1 Kasım’da yeniden sandık başında olacağız. Neden? Çünkü 7 Haziran seçimlerinde halkın verdiği “Ak Parti MHP koalisyonu olsun” mesajını MHP lideri Devlet Bahçeli elinin tersi ile ittiği için!
Kolayca kurulabilecek bir koalisyon Bahçeli’nin anlayamadığımız git gelleri yüzünden kurulamadı.
CHP ile Ak Parti arasında kurulması istenen koalisyon ise şükür ki kurulamadı.
Bana göre 1 Kasım seçimlerine giderken Ak Parti’nin ve HDP’nin izleyeceği strateji seçimin kaderini belirleyecek.
Size önce 13 yıllık kesintisiz Ak Parti iktidarını sona erdiren formülü ilk kez kimin dillendirdiğine yönelik bir yakın tarih hatırlatması yapmak istiyorum.
HDP’nin arkasındaki güç: ‘Herkesi şaşırtacak işbirliği’
Sonar Araştırma şirketinden Hakan Bayrakçı, 3 Ocak 2015’te peş peşe 10 tweet atıyor.
Özetle “Ak Parti’yi 276’nın altına düşürmenin” iki yolu olduğunu söylüyor.
Bunlardan birincisinin “CHP ve MHP’nin ciddi oy artışı sağlaması” olarak gösteriyor. Ancak bunun hiçbir seçimde başarılamadığının altını çiziyor.
İkinci formülün ise “3. bir muhalif parti veya partiler birliğinin % 10 barajını geçerek milletvekili çıkarabilmesidir” diyor. (3.01.2015)
Bayrakçı üç gün sonra bu kez “Şimdi oy potansiyeli olan siyasi partilere düşen, herkesi şaşırtacak bir mantık ve akıl ile işbirliği yapmalarıdır” (06.01.2015) diye yazıyor.
Ve HDP seçime tek başına girme kararı alırken tek bir slogan ile oy istiyor, “Seni Başkan yaptırmayacağız!”
Bu slogan başlı başına Ak Parti karşıtı, Tayyip Erdoğan karşıtı kesimleri HDP etrafında toplamaya yetiyor.
Beyaz Türkler, marjinal sol, Kandil, PKK, KCK, PYD, Paralel Yapı vesaire vesaire...
Velhasıl Hakan Bayrakçı’nın “Herkesi şaşırtacak bir mantık ve akıl ile işbirliği” neticesinde HDP barajı aşıyor 13 yıllık Ak Parti iktidarı sona eriyor.
Şimdi 1 Kasım’da yeniden seçim var. Bakalım polis ve asker şehit ederek tekrar kan döken PKK terör örgütünün her gün ayar verdiği HDP bu kez “herkesi şaşırtan bir mantık ve akıl ile işbirliği yapanların” desteğini alabilecek mi?
Ak Parti Uhud’u unutmazsa
Ak Parti’nin 1 Kasım seçimlerine giderken alması gereken iki kritik viraj var.
Bunlardan ilki 12 Eylül’de gerçekleştireceği kongre...
Diğeri, milletvekili listeleridir.
Ak Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun yüzde 41 oy almasına rağmen tek başına iktidar olamamış partisini yeniden iktidara taşıyacak formülü bulması gerekiyor.
Uzun yıllar iktidarda kalmanın getirdiği handikapları bilerek partisinde yenilikten daha çok “öze dönüş”ü sağlamasını bekliyorum.
Parti yönetiminde yapılacak değişikliğin bize mutlaka “Ak Parti bir erdemliler hareketi olarak doğmuştur ve öylece varlığını sürdürecektir” mesajı vermelidir.
7 Haziran seçimleri döneminde gösterilen “rehavetin” nelere mal olduğunun bilinmesi ve Uhud psikolojisinden mutlaka çıkıldığı mesajı 12 Eylül’deki kongrede verilmesi gerekir.
Ak Parti’nin keskin hatlarla belirlenmiş fabrika ayarları var. Bu ayarlara geri dönüldüğü takdirde birinci virajın kolaylıkla alınabileceğine inanıyorum.
İkinci viraj ise 7 Haziran seçimlerindeki başarısızlığın ana kaynağıdır.
“Yüzde 41 oy başarısızlık değildir” diyebilirsiniz.
Elbette yüzde 41 büyük bir oy oranıdır...
Ama seçim sisteminin abukluğu nedeniyle bu yüksek oy oranına rağmen Ak Parti iktidarı kaybetmiştir.
Ak Parti için başarı tek başına yeniden iktidar olmaktır.
Başarıya giden yollardan biri de milletvekili listeleridir.
7 Haziran’da gördük ki cv’si güçlü, diplomaları afilli bir çok adayın millet nezdinde hiçbir karşılığı yok..!
Yine gördük ki doğu ve güneydoğu gibi bölgelerde yerel dinamiklerin hiç hesaba katılmaması Ak Parti’nin bölgeden süpürülmesine neden olmuştur.
Şimdi Ak Parti kurmaylarına özellikle de Sayın Ahmet Davutoğlu’na düşen vekil listelerinde “siyasetin gereğinin” yapmasıdır.
Tekil birey olarak çok nitelikli olabilirsiniz. Kişisel başarılarınız, kariyeriniz üst düzeyde olabilir. Ama Anadolu’nun bir şehrinde, bir kasabasında bir köyünde karşılığınız yoksa siyaseten karşılığınız yok demektir.
Ak Parti eğer 7 Haziran’ı bir Uhud olarak kabul ederse...
Eğer Ak Parti yaşadıklarından ders alırsa...
Ak Parti kaybettiği oyları yeniden toparlayabilir.
Aksi halde Ak Parti 1 Kasım’da da tek başına iktidar olamaz.
Hocam Abdullah Çatlı öleli çok oldu
Kendisini tanırım. Kıvrak zekalıdır. Akıllıdır. Kurmay zekaya sahiptir. Aynı zamanda savrulmalara açık kişiliği nedeniyle yıllarca hep sağında solunda onu toparlayan isimler olmuştur.
Lakin bugünlerde onu gazlayanlarla düşüp kalktığı için sevgili dostum İbrahim Karagül’ü hedefe koyup tehdit emiş!
“Bana çizmelerimi giydirmesinler” narası atmış. Oysa Hocam, gün 2015 aylardan Ağustos... Ne 80 öncesindeyiz, ne 90’lı yıllardayız. Dahası Abdullah Çatlı öleli çok oldu be Hocam!
Sen en iyisi mi parmak arası terliklerini giy ve Oktay Usta’nın yemek tarifi kitabındaki musakka tarifini yapmaya başla!
İnan hocam bu psikolojine daha iyi gelecek...