Bu aralar çevremdeki birçok insandan ‘televizyon aile bütçemizi’ sarsmaya başladı şikayetini duyuyorum.Konu çizgi filmler ve çizgi film karakterlerinin oyuncak olarak pazarlanması konusu... Yerli yabancı bir sürü çizgi film karakteri oyuncakçılarda ciddi fiyatlara satılıyor. Hadi yerli karakter sayısı az ama yabancı karakterlerin durumu fena.Be-Ten saatlerinden tutun da diğer karakterlere kadar özellikle orijinal olanların fiyatları el yakıyor. Çağımızın kaçınılmaz pazarlama stratejileri bu sonucu yarattı ama yapılabilecek şeyler var.Herhalde bunlardan en doğrusu çocukların ekran başında olduğu saatleri kontrol altına almak. Ancak televizyonlar dadı muamelesi gördükçe bu konuda ne kadar mesafe alınabilir, orası soru işareti...
Çağlayan 24 TV’de
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Sansürsüz’de Yiğit Bulut’un konuğu oldu. Bugün dair konuşulanlar, diğer Avrupa ülkelerinde yaşananlar akla gelince elbette keyifliydi ama kaynamaması gereken bir noktanın altını çizmek lazım zira o nokta geleceği alakadar ediyor. Bakan Çağlayan, kadro seçiminde bir Türkiye klasiği olan “İlgili fakülteler” kısmının üzerini çizmiş. “Sınavlarımızdan geçen, yabancı dili çok iyi olan herkes bizimle çalışabilir” dedi. Günümüzde özellikle Amerika’da giderek yaygınlaşan bir uygulama bu.Artık iyi öğrenciler yerine fark yaratabilecek isimler aranıyor ve onlara ulaşmak için de kısıtlamalar giderek kaldırılıyor. Böyle bir konumlama gelecek açısından son derece önemli, o yüzden altını çizmek istedim...
Özür var mı özür...
Galatasaray’ın Sneijder transferi çabası sürüyor hemen hergün bu konuda haberler yapılıyor.Geçen gün bir kanalımız Sneijder’i uçağa koydu, İstanbul’a getirdi.O habere inanan bir grup taraftar da kalkıp alana gitti. Sonuçta uçaktan kimse çıkmadı ve klasik bir medya kandırmacası yaşanmış oldu. Peki bunun için seyirciden özür dileyen kimse oldu mu?