Okulda başarı gösteremeyen, çeşitli sorunlar yaşayan çocuklara babaların en büyük tehdididir “Seni sanayiye, bir ustanın yanına vereceğim böyle giderse..”.
Peki ya dünyanın gidişatının ortaokul ve lise çağlarındaki gençlerin sanayideki ustanın yanında çırak verilmeye evrildiğini duysaydınız ne düşünürdünüz?
Ahilik kültürünün en önemli yapı taşlarından usta-çırak ilişkisini uzunca bir süredir Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok akademisyen “Akhiness” başlığı altında inceliyor. Anadolu topraklarından çok daha fazla belge ve yayın üretilmiş durumda. Evet, bir yönetim bilimi olarak Ahilik kültürünü inceliyorlar.
Bizim işletmelerimiz “Six Sigma” gibi, “Kaizen” gibi Japon iş felsefelerini işletmelerine uyarlamak için büyük çaba sarfederken üstüne bastığımız toprağın altında büyük bir güç fışkırmak için sabırsızca bekliyor: “Ahilik”
Malumunuz, okullar tatile girdi. Liseler geçtiğimiz haftalarda tatile merhaba derken, üniversiteler de finalleri tamamladı/tamamlamak üzere.
Gencimiz hangi meslekte ilerleyecek olursa olsun çok mütevazı ama çok işlevsel bir tatil geçirme yöntemi seçeneği var önümüzde. Çıraklık.
Diğer adıyla staj da diyebiliriz buna. Bundan sonraki kısımda staj diyeceğim ama siz çıraklığı da aklınızın bir köşesinde tutunuz.
Genç işsizliğinin tavan yaptığı, üniversite eğitiminin de hayata atılmak için yetersiz kaldığı günümüzde en iyi çözüm STAJ.
Çünkü işletmeler yüksek asgari ücret taban rakamı nedeniyle yetiştirmek üzere gençleri istihdam edemiyorlar.
Yazılarımı takibe alanlar bu konuda yazdığım “Dayak yemeyi göze alarak yazdım, Asgari Ücret 100 lira olsun” yazımı hatırlayacaktır. Orada mübalağa yaparak bahsettiğim konu tam da buydu işte; kimse net 3000 lira civarında bir maliyetle sıfır tecrübeye sahip bir genci alıp altı ay ila bir yıl arasında yatırım yapmak istemiyor. Onun yerine yetişmiş personele yöneliyor. Böylece gençler bir paradoksun içine düşüyor. Tecrübesizsen iş bulamazsın, iş bulamazsan tecrübe kazanamazsın.
İşte ben de aynı zamanda bir işveren olarak kendi şirketimde bu yıl bir farklılığa gittim ve staja başvuran tüm gençleri kabul ettim. Bunu sosyal medyada kendi twitter hesabımda paylaştığımda ciddi bir ilgi oldu paylaşıma.
Bu gençlerin en az staj süresi olanı bir ay bizimle olacak. Ve bu bir ayda eminim ki hem hayata bakışı, hem geleceğe dönük planları hem de özgüveni çok değişecek.
Çünkü gençlerin istediği şey bir yerlerden bir şekilde kapağı içeriye atmak. Bir şekilde onlara bu şansı vermemiz lazım.
Sadece söylenerek, sadece öğüt vererek onlara hiçbir katkı sağlayamayız.
İşverenler, biraz risk alacak ama yetiştirilmek üzere, staja ya da çıraklığa, -adını siz koyun- gençleri alacaklar.
Keşke stajın işletmelere olan maddi külfetini azaltabilsek de her yetişmiş çalışanın yanına üç-dört stajyer verebilse şirketler.
Bunu sağlayabilirsek genç işsizliği ciddi bir oranda azalacak. Çünkü ekonomik krizin neresinde olursak olalım işlerin devam edebilmesi için genç, dinamik ama işi de tek başına yapabilecek kadar deneyime sahip çalışanlara ihtiyaç var ve daha da olacak.
Ailelere önerim, çocuklarını, ister ortaokul, ister lise, ister üniversite öğrencisi olsun, ister üniversiteden mezun olup iş bulamıyor olsun, resmi ya da gayriresmi staj, hangisini bulabiliyorsanız yaz aylarında bir işletmeye göndermeleri.
Elbette çocuklarınız yoruldu, elbette dinlenmeleri de gerekiyor. Ama rekabet çok sıkı ve dinlenmeyi birkaç yıl sonraya erteleyebilirlerse, haftasonlarına sıkıştırabilirlerse birkaç yıl sonra yaşıtlarıyla, rakipleriyle aralarında ciddi bir fark oluşacaktır. Ondan sonra tatilleri keyifle, uzun uzun ve ceplerinde daha fazla parayla zaten yapacaklardır.
DELL NASIL YAPTI?
Amerikan Bilgisayar şirketi DELL’in patronu Michael Dell’in kendi kaleme aldığı hikayesini okumuştum. Oradan naklediyorum.
DELL bir dönem öylesine büyüyor ki, işe alımla ilgili şöyle bir yöntem geliştiriyor.
Her sabah 1000 yeni genç DELL’e işbaşı yapıyor. Hızlı bir eğitim alıyorlar ve hepsi aynı gün sahaya çıkıyor. Yaptıkları iş basit bir saha satışı ve anında kurulumu olduğu için eğitimi çok da zor olmuyor.
Ve sıkı durun. Akşama kadar çalışan 1000 kişi akşam ofise geri döndüklerinde içlerindeki en iyi 100 genç DELL’de işi kapmış oluyor. Kalan 900’ü DELL’e veda ediyor.
Ertesi gün tekrar bir 1000 genç, ertesi gün tekrar.
Çok acımasız bulacak olanlar vardır eminim. Bence de. Ama kafamızdan “İşletmeler çocuğumu kullanıyor/sömürüyor” algısını da atmamız gerekiyor. Zira işletmeler çocuğunuzun şuanki halini kullanmak istese de kullanamaz. Onlar bir şeyler öğretmek istiyorlar ve o öğrettiklerini de hemen kapıp uygulayabilecek, geliştirebilecek gençler arıyorlar.
Düşünün ki DELL’in yaptığını bugün Türkiye’de yapmaya kalksanız o bir gün için bile sigorta yapmanız gerekir. Akşama çıkardıklarınızın birçoğunun kulağına eş-dost fısıldayıp iş mahkemesine gitmesini, hakkını (!) aramasını söyleyecektir. Kısacası al başına belayı.
Çalışan hakları elbette çok önemli. Ama çalışanlarına haksızlık yapan üç-beş işveren bozuntusunun yaptığı suistimalin yolunu kapatmak için iyi niyetli işverenlerin de önü kesiliyor. Bu da bir sorun.
Kısacası, çocuklarınıza kıyın, hayat onlara kıymadan önce siz kıyıp mutlaka yazın bir işi, bir ustalığı, bir sektörü, bir yeteneği öğrenmelerini, keşfetmelerini sağlayın.
Belki bu yaz size kızacaklar ama hayatları boyunca size teşekkür, Allah’a şükür edecekler.