Önce ‘karaktersiz’ kelimesini kullandım. Sonra değiştirdim.
‘Karakter oyuncusu’ diye bir tip vardır. En alası Erol Taş’tır. Bilal İnci, Kazım Kartal, Danyal Topatan, kadınlardan Suzan Avcı, Mualla Sürer... Ne bileyim daha bir çok var.
Hani, bizim ilk gençliğimizde, filmlerin fragmanlarında ‘esas çocuk’ ve ‘esas kız’ takdim edildikten sonra söylerlerdi. “Türk sinemasının önde gelen karakter oyuncularından Altan Günbay...”
Bu oyuncuların canlandırdığı karakterler, karaktersiz değildi. Çoğu zaman kötü karakterleri canlandırıyorlardı. Yani ahlaksız adam rollerini.
(İyi karakterleri de canlandırırlardı tabii ki. Kadir Savun, Süleyman Turan gibi tipler tercih edilirdi iyi karakterler için.)
Mamafih, Türkçe’de ‘karaktersiz’ diye bir kelime de vardır. (Galektersiz, denilince daha çok hoşuma gidiyor bu kelime.) Bu kelimeyi aşağı yukarı ‘ahlaksız’ anlamına kullanırız.
İşte, böyle düşünürken, ben de karaktersizi ahlaksız diye değiştirdim.
Hastadır, ‘ahlaksız yatırımcı’lar. Kur’an-ı Kerim’de ‘Kalplerinde maraz vardır’ buyrulur ya. Öyle, hastadırlar.
Hiç insani sayılmazlar.
Bizans mizacı, İttihat Terakki damarı, Ergenekon ruhu, firavun egosu. (Minare gölgesi, davul tozu gibi...)
Sanki bu kirli mirasın usarelerini almışlar, kazanda karıştırmışlar, bir kötülük iksiri yapıp bu ‘ahlaksız yatırımcılar’a içirmişler.
Temiz düşünemiyorlar.
İyi olamıyorlar.
Kim bunlar?
Kim oldukları bu bahiste önemli değil. Çünkü onları ‘kimlik’leri kirletmiyor. Yaptıkları ‘kirli yatırımlar’ kirletiyor.
Yani önemli olan, kimlikleri değil, yaptıkları yatırımlar.
Mesela, ‘terörün bitmemesi’ne yatırım yapıyorlar.
Bir şey olsun, bir aksaklık. Şu çözüm süreci bir yerden patlak versin. Terör yeniden başlasın. Yeniden, cenazeler gelsin. Yeniden cenaze namazları. Yeniden gözyaşları. Yeniden kan...
Bunu, kan içmeye olan iştiyakları sebebiyle yapmıyorlar.
Ya hükümetin hanesine ‘sevap’ yazılmasın diye yapıyorlar.
Hükümet zararlı çıksın. Hükümetin zararlı çıkması için millet de zarar görsün. Hiç önemli değil.
Ya da, çözüm, kendi akıllarının üstünde bir akıl tarafından icra edildiği için yapıyorlar.
Bir ağızlarıyla, teröre istidalar yazıyorlar. ‘Ucuza gidiyorsunuz’ diye ağlayıp sızlıyorlar.
Öteki ağızlarıyla ‘memleket elden gidiyor’ diye veryansın ediyorlar.
Aynı kirli akıl, aynı ahlaksız, bir PKK’ya gaz veriyor, bir ‘ulusalcı rezervler’e...
İster sol kılıklı olsun bunlar, ister sağ, kuyrukları, arkadan birbirine bağlı. Aynı kafada iki ağız, biri öne konuşuyor biri arkaya.
Başka marifetleri de var ‘ahlaksız yatırımcılar’ın...
Mesela, Başbakan Erdoğan’ın rahatsızlığına yatırım yapıyorlar.
Başbakan birazcık aksırsa, dökülüyor senaryoların en pespayeleri. Yolda giderken yolunu değiştirse, yine senaryo.
Bu, insan cinsinin ulaşabileceği en adi durumdur.
Bu çirkinliğin üzerine siyasi hesaplar, kitaplar yapıyorlar, planlar kuruyorlar.
Sadece siyasiler mi yapıyor bunları. Hayır. Bunları yapanların arasında her cins var. Akla gelebilecek her cins.
Daha hangi ahlaksız yatırımı yapıyorlar?
Başbakan Erdoğan’la Cumhurbaşkanı Gül’ün arasında üretilebilecek herhangi bir uyumsuzluğa yatırım yapıyorlar.
Küçük küçük, ucuz ucuz tuzaklar kuruyorlar.
Analizler, yorumlar. Kıyaslamalar.
Onlar da, hemen düşecekler tuzağa! Üç beş köşe yazarının, üç beş uyduruk analistin keyfi için hemen ihtilaf edecekler!
Gül’ü ve Erdoğan’ı tanımıyorlar.
Onların, nasıl bir ‘hakikat’için beraber olduklarını anlamaları imkansız.
Onların, o ‘hakikat’e sahip olmak için nasıl ateş çemberlerinden geçtiklerini bilmiyorlar.
Onların, hangi siyasi ve gayrı siyasi tuzakları nasıl birer birer aştıklarını unutuyorlar.
‘Ahlaksız yatırımcılar’ın vazifesi kötülük. Şeytanın köleleri, başka ne yapsınlar?
Ne diyeyim. Sizin 28 Şubat’ınızı yenen bu millet... 367 hilelerinizi, kapatma davanızı, sarıkızınızı, yakamozunuzu daha bir sürü şeytanlıklarınızı çöpe atan bu millet, şu küçük numaralarınızı yutar mı sanıyorsunuz?
Yutmaz.
Biz, yine de tedbirimizi alalım, duamızı unutmayalım: Allah, kötülere, namussuzlara fırsat vermesin.