Hafta, Ortadoğu’dan gelen acı haberlerle başladı. Doğu Guta’da kimyasal saldırıda bulunulduğuna ilişkin haber ve görüntülere, Filistinli cesur kız Ahed Tamimi’ye sorguda tacizde bulunulduğuna dair haberler eklendi. Derin bir kahır, derin bir isyan coğrafyası, dünyanın süper güçlere göre daha doğusu ve daha güneyi…
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman’ın şu demeci ile de içinizdeki kahıra derin bir isyan ekleniyor:
“Gazze’de kimse masum değil. Herkes HAMAS’lı ve oradan maaş alıyor.” Yani İsrail’in Savunma Bakanlığı koltuğunu işgal eden zat demek istiyor ki, “Gazzelilere her türlü cezayı verebiliriz, kimse itiraz etmesin.”
İki haftadır Cuma günleri Gazze’de “Geri Dönüş” yürüyüşü gerçekleştiren Filistinlilere ölüm yağdıran suçlu, suçunu böyle mazur göstermeye çalışıyor.
Çocuklara, sivillere bombalarla, kirli elleriyle uzanan kirli bir zulüm dur durak bilmiyor.
Suriye rejimi 2011 yılından bu yana sayısız kimyasal silah gerçekleştirdi. Batı ülkeleri de en çok “kırmızı çizgi” ifadesini kullanan çevreler oldular bu saldırılar karşısında. Ama parmaklarını bile kıpırdatmadılar.
Beşar Esad, değil kimyasal silahlarla yüzlerce kişiyi katletmek, elinde alev makineleriyle kentleri ölüm fırınlarına çevirseydi bile, Batı sesini çıkarmayacaktı. Çünkü Esad’ın devrilip ılımlı muhaliflerin iktidara gelme olasılığı Batı’daki İslam düşmanı duyguları harekete geçirmiş ve Beşar Esad’a sınırsız bir çek verilmesine neden olmuştu.
2011’den bu yana sayısız kimyasal saldırı gerçekleştirdi Esad.
Ama en çok bu saldırıdan sonra Batı’nın sesi çıkmaya başladı. ABD Başkanı Donald Trump, Esad’a “hayvan” ifadesini kullandı ve saldırının bedelinin ödetileceğini söyledi. Geçen hafta, Suriye’den çekilmek istediğini söyleyen ve ABD içindeki şahinlerden gözle görülür itirazlarla karşılaşan Trump...
Bu satırların yazıldığı saatlerde BM Güvenlik Konseyi toplantıya çağrılmış ve ABD Savunma Bakanı James Mattis’ten askeri seçeneğin gözardı edilmemesi gerektiği demeci gelmişti. Belki de bir havalimanının boş bir pistini bombalayacak ABD ve Esad’a bedel ödetmiş olacak. Tıpkı geçtiğimiz yıl tam da 7 Nisan’da Şayrat hava üssünü bombaladığı gibi. Ertesi gün Suriye uçakları aynı pistlerden kalkış gerçekleştirdikleri uçuşları icra etmişlerdi.
Tabi önceki akşam Suriye Haber Ajansı’nın geçtiği ve bazı Suriye hedeflerinin bombalandığı yönündeki haberlere ABD’nin “biz yapmadık” demesi, Rusya’nın bu saldırıların faili olarak İsrail’i göstermesi ve bu saldırılarda İranlıların da olduğu 12 kişinin öldüğü yönündeki bilgiler.
İsrail, Suriye bahanesiyle İran ile hesaplaşıyor ilk karede...
Bakalım başka hangi aktörler hangi hesaplarla hangi adımları atacak?
Zulüm sürerken…