Yine yaptılar yapacaklarını...
Propagandaya sarılıp, Türkiye'yi boşa çıkarma gayretleri gerçekten gülünç.
Acziyetlerini bütün dünya görmüşken...
Cumhurbaşkanlarının düşen helikopterinin enkazını bulan Türk TİHA'sına karşı spekülasyon yapmayı bile denediler.
Cumhurbaşkanı ölmüş...
Dışişleri bakanı ölmüş...
Akıl işte!
Ama lime lime dökülüyorlar.
Acziyete bir bakın...
Cenazeye katılan ülkelere teşekkür için hazırladıkları panoda Türk bayrağı konusunda tahrifatı ancak bir acem yapabilirdi.
Kendi cenazelerine bile saygıları yok diyeceğim ama...
Kazadan iki saat sonra Hamaney'in "Merak etmeyin İran'da devlet işleri aksamaz" sözü aklıma geliverdi!
Neden?
Reisi'nin kimliğiyle alakalı biraz da.
Hakkında çok yazıldı, çizildi.
Onun 79'dan itibaren, rejim için neler yaptığı biliniyor.
Muhalefetin en çok korktuğu adamdı.
Siyasi mahkumların idam kararını alan "ölüm komitesinin" dört üyesinden biriydi.
Rejim kendi işini kendi gördü, Hamaney'in sözü başka nasıl açıklanabilir ki.
Her neyse biz dünden alışığız bu oyunlara.
İran'ın Pers imparatorluk stratejisi için yaptığı katliamlara bile jeopolitik zorunluk uydurabilen, buna karşın Türkiye'ye ahlaki sorumluluk yükleyen şu muhipler bana kızacak ama...
Propaganda üzerine yükselen mezhep perdeli Pers/yani Fars siyaset teolojisinin marifetlerini en iyi bilen millet biziz.
Her şey araçsal, ölümler bile.
Hatta ölümler rejimin yakıtı.
Ama mızrak çuvala sığmıyor.
Kriz her geçen gün derinleşiyor.
Kimileri, Batı-İran denklemini iki farklı özne bağlamında ele alıyor.
Oysa, İran, hiçbir zaman bir kopuş yaşamadı aslında...
Bilakis İran, varlığını ABD-jeopolitik denkleme bağlamış bir ülke.
Diğer taraftan bölgemizde mesiyanik Siyonist İsrail sayesinde mehdicilik inancıyla iç politik dengesini koruyabiliyor.
En azından şimdiye kadar böyle oldu.
ABD güvenlik şemsiyesi olmadan bu da mümkün değildi ya...
Ne mi diyorum?
"Şii hilali" diye sunulan mezhep perdeli Pers/yani Fars yayılma stratejisinin hangi bölgelerde gerçekleşiyor, bir bakın.
Vekil örgütleri kimleri katletti.
Kimse başını kuma gömmesin;
Her şey gözümüzün önünde gerçekleşiyor.
Ama propagandanın ahlakı yuttuğu bir çağdayız.
Propagandanın en mahir örneklerini verenlerden biri İran.
Takiyyeyi, kitmanı icat etmiş, hatta itikadın parçası yapmış...
Daileri, meddahları seferber etmiş bir siyasi teolojiden bahsediyoruz.
Hep söyledik, propaganda sisini dağıtmak için tekrar edeceğiz...
İki bin yıllık devlet söylemi, esatirden başka bir şey değil.
Bırakın geleneği, devlet mi örgüt mü hukukla ilişkisi nedir belli olmayan bir yapı var karşımızda.
Asırlarca kayıp imamı bekleyen Acemin hikayesi aslında hep buydu.
Batıni teolojinin şekillendirdiği bir inanç ve örgüt refleksi.
Biz her kritik eşikte işte bu yapıyla karşı karşıya geldik.
Daha açık söyleyeyim...
Mezhep perdeli Pers jeopolitik denklemi ile batı denklemi hep örtüşmüştür.
Üstelik bu yeni de değil...
Tarihi çok eskilere dayanıyor.
Kimsenin mezhebiyle, inancıyla derdimiz yok.
İran'ın jeopolitik denklemi, evet, Amerika'nın toza dönüştürdüğü coğrafyalarla kesişiyor.
Bu denklemi bozan tek güç var, hadi bilin bakalım o da kim?
Dailerin, meddahların yorumlarına bakın yeter.