Filmler oyuncularıyla anılır. Oysa o isimlerin ardında bir de menajerler vardır. Oyuncuların ne giyeceğinden, nereye gideceğine, hangi filmde oynayacağına onlar karar verir. Yeşilçam ile bugünün sinemasını karşılaştıran menajer Duygu Başara, eski sinema ortamının daha güzel olduğunu söyledi.
Sinemada starları star yapan gizli kahramanlardır menajerler... Ünlü isimlerin ne giyeceklerine, hangi film veya dizide oynayacaklarına karar veren bir nevi yaşam koçları gibidirler. Bu hafta onlardan birini konuk ettik: Duygu Başara! Günümüz oyuncularının Yeşilçam starlarından çok farklı olduğunu söyleyen Başara özellikle yeni neslin çok çabuk tüketmeye ve tüketilmeye açık olduğunu belirtti.
- Nasıl seçtiniz bu mesleği?
1992 yılında cast ajansı olarak kurulduk. Buna sonra seslendirme eklendi. Beş sene önce de menajerlik’i kattık bünyemize. Ekipçe butik olarak ilerlemeye karar verdik ve casttan da uzaklaşmış olduk.
- Sinemamız kurumsallaşamıyor. Bunlardan siz de rahatsız mısınız?
Bir şeyler yapılıyor ancak yine de eksik. Öyle insanlar var ki; hem cast direktörlüğü yapıyor hem cast ajansı var. Dünyada olmayan örnekler yaşanıyor.
- Peki sizin film tecrübeniz var mı?
Bir reklam filmiyle girdim zaten sektöre. Tek bir reklam filmiyle hayatım değişti. Zuhal Olcay ile bir deterjan reklamıydı.
- Sinema artık diziden çıkan oyuncularla besleniyor. Bir menajer olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yeşilçam dönemi dediğimiz yıllarda alaylı dediğimiz, filmlerde rol ala ala gelişen kişilerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bence onlar gerçek sinemacı. Şimdilerde her şeyi çok çabuk tüketiyoruz, tüketim toplumu olmamızın paralelinde gelişen bir şey.
Internette işin ucu kaçtı
- Oyuncu bir mekana gider çat çat fotoğrafları çekilir ve haber yapılır. Bunu menajerler mi organize eder?
Tabii ki yok böyle bir şey. En azından ben kendim ve oyuncularım adına konuşabilirim rahatlıkla. Bu karakterdeki insanlarla çalışmam mümkün değil zaten. İnternetin mesela ucu kaçtı. Her şey sanal artık. Dışında kalmaya ne kadar dikkat etsem de içine girmek zorundayım. Dışında kalırsam sektör beni dışlar. Mecburen görev gibi yapıyoruz. “Ben buradayım hadi gelin” yapılarını barındırmamaya çalışıyoruz.
Her rol her isme gitmez!
- Oyuncuların hangi filmde yer alacağı konusuna müdahil oluyor musunuz?
Onu yapmak zorundayız zaten. Çetin Tekindor’a bir sinema filmi gelmişse başka, Duygu Yetiş’e sinema filmi gelmişse başka bakmak zorundayız. Çünkü hepsinin bir yolu var beraberce saptadığımız. Çetin Bey her filmde rol alamaz, almamalı. Onun için ayırmak gerekiyor. Taner Birsel mümkünse festival filmi tadında filmlerde rol almayı tercih etmiştir. Tabii ki onlar belirliyor çizgilerini fakat yönlendirme konusunda ben de yardımcı oluyorum.
- Yeşilçam döneminde bir star çizgisi vardı. Şimdiki durum nedir?
Tabii ki gerçek starlar Yeşilçam ekolünden gelme. Geçmişe fazla bağlı bir insanım ben. Keşke bu yüzyılda yaşamasaydım dediğim çok oldu. Günümüzdeki star olgusu da tartışılır. Az ve özler.
İsimsiz oyuncu da başarılı olur
- Ya isimsiz oyunculara çalışmak?
Aslında isimsiz oyuncuları parlatmayı biz de çok seviyoruz. Tabii ki bir oyuncunun yükselmesi, star pozisyonuna gelmesi çok güzel bir şey ancak böyle bir oyuncu bulabilmek çok zor. No name oyuncuların bazılarına başrol bile verebiliyoruz ve çok da başarılı oluyorlar. Fakat sonra değişebiliyor insanlar. Ama altyapısı sağlam olan insan star da olsa, ummadığı pozisyonlara gelmiş de olsa kişiliğinden, mütevazılığından ödün vermiyor. İşte bizim aradığımız profil de bu.
- Peki sinema açısından?
Geçen sene de, bu sene de çok fazla Türk filmi yapıldı. Orada parlamaya hazır veya parlamış sayı olarak da çok fazla kişi vardı. Yeşilçam’daki oyuncular sayıca daha azdı ama çok fazla film çekiyorlardı ve aynı oyuncuları çok fazla görüyordu insanlar. Belki onunla ilgilidir. Günümüzde ise oyuncu anlamında çok isim var. Yelpaze çok geniş. Ama star olarak görebildiğim çok az oyuncu var.
Genç oyuncular asla ‘Ben oldum’ dememeli
- Yeni oyuncular için gördüğünüz en büyük tuzak nedir?
Bir kere yola “Ben oldum” diye başlamamalılar. En büyük tehlike bu. Çok çabuk tüketirler kendilerini. Çünkü sektör öyle dışardan gözüktüğü gibi pespembe değil. Sağlam bassın ayakları yere.Ve en önemlisi doğru insanlarla ilerlesinler. Bu iş gerçekten tecrübe işi, şans işi. Şansa çok inanan biriyim ben. Şanslarını iyi değerlendirmek konusunda onlara çok iş düşüyor. Doğru kararlar vermek çok önemli. Ben şimdiki halimi on sene önce asla düşünemezdim. Daha dinginleştiğimi ve vizyonumun daha açıldığını düşünüyorum geçen her yıl.
Oyuncu adaylarım beni üzmemeli
- Piyasada çok fazla aday var. Oyuncu seçerken olmazsa olmaz kriterleriniz nedir?
Sinema anlamında herkesin önlerinde saygıyla eğilebileceği, asla magazinel olmayan, magazinle daha da parlamaya çalışmayacak insanlar seçimim. Magazin de bir ihtiyaç. Her oyuncunun, abartıya kaçmadan tabii ki magazinle ilgisi oluyor. Çok düzgün olması da kriterlerden biri. Bu sektörde 23. yılımdayım, biraz yıprandığımı hissediyorum. Beni üzmeyeceğini düşündüğüm insanlarla ilerlemeyi düşünüyorum.
Saatlerce bekledi... Sesini çıkarmadı
- Yeşilçam’ın ustalarıyla zamane oyuncularının aralarındaki farklar nedir?
Bu soruya çok taze bir örnekle en doğru cevabı verebileceğimi düşünüyorum. Dün Ayşen Gruda’nın röportajları vardı tüm gün. Saatlerce bekletildi ama hiç sesi çıkmadı biliyor musunuz? Bu örnek jenerasyon farkıyla da ilgili. Yeni dönem oyuncularının çoğu böyle bir durumda bu kadar anlayışlı davranmazdı. İşte davrandığı için Ayşen Gruda o. Durumu ise bize “Bazen Polyanna olmak gerekir” diye özetledi sadece. Kaç insan böyle bardağın dolu tarafına bakabilir ki?