Cuma günleri, yeniden yazılması elzem yeni anayasa hakkında bir-iki şey karalıyorum aylardır, araya önemli başka bir konu girmez ise.
Bugün de bu tavrımı sürdüreceğim ama Pazar günü de çok önemli bir seçim var.
Aslında yeni anayasa yazımı ve seçimler konuları belki de ortak noktası çok olan konular.
Başbakan Sayın Erdoğan güçlü bir ihtimalle Pazar günü Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı seçilecek.
Sayın Erdoğan ilk turda seçilemezse bile ikinci turda bu kez çok daha güçlü bir ihtimalle Çankaya’ya çıkacak.
Beni daha ziyade ilgilendiren meseleler de zaten Ağustos sonrasına ilişkin meseleler.
Sayın Erdoğan’ın isteği başkanlık sistemini içeren yeni bir anayasa.
Bu konuda görüşümü daha önce de belirtmiş idim, şahsi tercihim parlamenter sistemdir ama başkanlık sistemi de, parlamenter sistem kadar meşru bir sistemdir, siyaset, seçmen böyle bir tercihte bulunur ise, bu tercihin, gerekli denetim mekanizmaları, mesela Sayıştay, güçlendirildiği, etkinleştirildiği ölçüde ülkemizi diktatörlüğe götüreceği iddiasını anlamakta zorlanırım.
Tevatür, ne kadar doğrudur bilemem, Sayın Erdoğan ilk turda yüksek bir oy oranı ile seçilir ise, bir erken seçimin gündeme geleceği, cumhurbaşkanlığı seçimi rüzgarının etkisiyle de AK Parti’nin TBMM’de anayasa değişikliğini tek başına yapabileceği bir çoğunluğu arayacağı.
Bu sürece de şahsi bir itirazım yok zira TBMM’den, bugünkü kompozisyonla, yeni, evrensel hukuka uygun bir anayasanın çıkması imkansız.
Demirel’in bir sözü vardı, “neyin olabileceğini görmek için, neyin olamayacağını görmek lazım” derdi, galiba biz de mevcut TBMM kompozisyonu ile neyin olamayacağını gördük.
Çok uzun bir süredir, kendimi ikna ettim, Türkiye sıfırdan bir anayasa ve Siyasal Partiler Kanunu (SPK) yapamaz ise ülkeyi kimin, nasıl bir siyasi destekle yönettiğinin bir önemi kalmıyor çünkü bu anayasa, bu SPK ile gidilecek yer, alınacak demokrasi mesafesi, daha da önemlisi, yakalanacak büyüme oranları artık belli, sınırlarına çoktan geldik.
Sorun, şayet, zamanında ya da erken bir genel seçim ile AK Parti anayasa yapabilecek bir parlamenter çoğunluk yakalar ise, bu siyasi gücünü nasıl kullanacağı.
Sadece parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi içerecek bir yeni anayasa teklifine şahsi olarak hayır diyeceğimi şimdiden deklare ediyorum.
Başkanlık sistemi değişikliği mutlaka yanında çok daha önemli başka dönüşümlerle beraber olmalı.
Bu süreç muhtemelen BDP ya da HDP’nin de bir ölçüde desteğini isteyeceği için kürt meselesinin çözümünün anayasaya yansıması muhtemelen en kolay radikal dönüşüm olacak.
Ancak, benim de kulağıma hoş gelen “yeni Türkiye” sloganının bu yeni anayasa ile içinin doldurulması lazım.
Çankaya’da genel oyla seçilmiş birinin bulunmasının, tek başına, yeni Türkiye kavramının içini doldurması mümkün değil.
Bir köşe yazısına gerekli değişiklikleri sığdırmak kolay değil ama neler yapılamaz ise Türkiye’nin 21. Yüzyılı ıskalayacağından bir ölçüde eminim.
Milli Güvenlik Kurulu gibi bir kurumun anayasal statüsünü koruduğu (Anayasa M.118), Genelkurmay Başkanı’nın Milli Savunma Bakanı’na bağlanamadığı (M.117), çift başlı yargının yani askeri yargıtayın, askeri danıştayın (AYİM) olduğu, Devlet Denetleme Kurulu’nun TSK’yı denetleyemediği bir Türkiye’ye yeni Türkiye demek komik kaçacaktır.
Kürt meselesinin özü Anayasanın 66. maddesinde ifadesini bulan “Her vatandaş türktür” saçmalığıdır, yani vatandaşlığın bir etnisiteye sıfat olarak gönderme yapılarak tanımlandığı bir sistemdir, 66. madde tamamen hukuk sistemimizden atılmadan yeni Türkiye olmaz.
YÖK sisteminin (130, 131), Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mevcut finansman sisteminin (136) sürdüğü, anayasanın dibacesinde resmi bir milliyetçiliğin tanımlanabildiği, bir resmi ideolojiye gönderme yapan bir sistemin yeni Türkiye kavramı için çok paradoksal olduğu ortadadır.
Yeni Türkiye kişiler üzerinden değil kurumlar, anayasa, başta SPK olmak üzere yasalar üzerinden tanımlanmalıdır.
Yeni bir anayasa yazılır ise, çok muhtemeldir başkanlık sistemi gündemde olacaktır, yukarıda belirttiğim ve medeni bir ülke için olmaz ise olmaz niteliğinde gördüğüm dönüşümler gerçekleşmez ise, yeni bir arayış anlamsızdır.