Haziran’da, sayfa 20’deki ‘Çocukken çekilen çok miktarda tomografi hastalıkları çağırıyor’ başlıklı sağlık haberi bir okurumuzu üzdü.
Habere bakalım: “Çocukken fazla bilgisayarlı tomografi çekilenlerin ileriki yaşlarda beyin ya da kan kanserine yakalanma riskinin artabileceği belirlendi. Newcastle Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptığı araştırmaya tomografi ışınlarına 22 yaşın altındayken maruz kalan 178 bin 604 kişi katıldı. Araştırmada, çocukken 2-3 kez beyin tomografisi çekilmesinin 60 miligray radyasyonun alınmasına neden olduğu, bunun da ilerde beyin kanseri riskini 3 kat artırabileceği açıklandı. Kemik iliği tomografisi çektirenlerin ise 50 miligray radyasyon aldığı, bu durumun da kan kanseri riskini 3 kat artırabileceği belirtildi...”
Emekli öğretmen olduğunu belirten Tamay Erdoğan’ın e mail’i: “Haberiniz yüzünden hasta olan torunum iki gündür ağlamaktadır. Kendisi daha önceden hastalığından ötürü tomografi çektirdiği için haberinizde yer alan ‘Çocukken fazla tomografi çekilenlerin ileriki yaşlarda beyin ya da kan kanserine yakalanma riskinin artabileceği’ yönündeki ifadeleri görünce morali bozuldu. İki gündür gözleri kıpkırmızı. Böyle bir haber yaparken önce araştırın. Eminim haber bir yerlerden kopyalanmıştır. Eski gazeteci olduğum için biliyorum. ABD’de bir asistanın yaptığı bir araştırma haber diye alınıp, ezbere sayfaya konuyor. Hastanelerde bu şekilde hasta binlerce çocuk var. Şikayet etmiyorum ama biraz daha dikkat lütfen. O haberin üstünde yer alan ‘Reflü kansere neden olabilir’ haberi de aynı şekilde yanlış. Ben 8 yıldır reflü hastasıyım. Kanser mi olacağım şimdi. Biraz daha dikkat edelim lütfen.”
Ajanslar her gün çok sayıda sağlık haberi geçiyor. Ancak, belki de geçerliliği henüz kanıtlanmamış araştırmalarla ilgili haberler okura iddialı başlıklarla sunulun- ca sonuçları da önemli olabiliyor.
Gizlenen ve gizlenmeyen isimler
Geçen hafta düzenlenen bir uyuşturucu operasyonu gazetelere konu oldu. STAR’da da 13 Haziran sayfa 19’da yayınlanan haberin başlığı ‘Sosyetede torbacı paniği’ idi.
Haber şu: “İstanbul’da sosyete ve sanat dünyasına yönelik yapılan uyuşturucu operasyonunda, aralarında işadamları, ünlü yapımcılar, mankenler ve şarkıcıların da bulunduğu bazı kişiler gözaltına alındı. Narkotik şube ekipleri tarafından 6 ay izlenen sokak satıcılarından uyuşturucu aldıkları tespit edilen müzik yapımcısı İzzet Ö, manken V.P. işadamları Y.B. ve E.B, şarkıcılar M.E, D.B. ve M.Ş’nin de aralarında bulunduğu 16 kişinin ifadesi doğrultusunda gözaltı sayısının artabileceği öğrenildi. Uyuşturucu satışı yapan torbacılarla ilişkileri tespit edilen ünlü isimler, uyuşturucu kullanıp kullanmadıklarının tespit edilmesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Burada zanlılardan kan örnekleri alındığı öğrenildi.”
Benzer haberlere her zaman aynı eleştiri geliyor. Umay Sakin’in e mail’i: “Uyuşturucu operasyonlarında gözaltına alınan kişiler ünlüyse basın, onların adını açıklıyor, diğer kişilerin adını gizliyor. Bu çifte standardı anlayamıyorum. Ya herkesin kimliğini açıklayın ya da saklı tutun. Yoksa gerçekten garip bir durum ortaya çıkıyor.”
Hapishane nerede?
‘Alcatraz’dan kaçış o kaçış’, 11 Haziran arka sayfadaki bir haber. Spotu: “Amerikan polisi için bugün, ülkenin en ünlü hapishanesinden kaçışın 50. Yıldönümü.”
Haberin devamında şu detayları okuyoruz: “Tarihin en uzun süreli soruşturmalarından biri olan olay 11 Haziran 1962’de gerçekleşti. Banka soyguncuları Frank Morris ve John ve Clarence Anglin kardeşler, ‘kaçılması imkansız’ denilen yüksek güvenlikli ada hapishanesinden firar etti. Clint Eastwood’un ‘Escape from Alcatraz’ filmiyle şöhreti yakalayan bu kaçış, sayısız filme ilham kaynadığı oldu...”
Kerem İşman haberde eksik bilgi olduğu görüşünde: “Haberde her şey anlatılmış ama Alcatraz’ın ABD’nin neresinde olduğunu yazmak unutulmuş! Ülkenin en ünlü hapishanesi olabilir ama biz yerini bilemeyebiliriz.”
Okurumuz haklı, bu bilginin haberde yer alması daha doğru olurdu. Alcatraz hapishanesi ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nde, San Francisco şehrinde, sahilden 2.5 km uzaklıkta bir adada.