Fenerbahçe'de ciddi bir seçim süreci yaşanacağa benziyor. Aziz Yıldırım'ın basın toplantısına katıldım. Aziz Bey'in son altı yılda çok olumlu yönde gelişme kaydettiğini gözlemledim. Hatalarından ve hatta Ali Koç'un yaptığı yanlışlardan dahi dersler çıkardığını ifade etti. Sakin ve yapıcı bir dil kullandı. 2018 seçiminde olduğu gibi sosyal medyada yaşanabilecek siyasete dair tartışmaların daha en başından önünü aldı. İktidara yakın trollere ve fenomenlere set çekip, "Benim siyasi bağım yok. Benim tek bağım Fenerbahçe" dedi. Devlet ve hükümet kavramları arasındaki farkı herkesin anlayacağı bir dille ifade etti. Sonrasında da 3 Temmuz'un slogan haline gelen sözünü bir kere daha cesaretle tekrar etti. "İtenle (FETÖ örgütü), tutmayanı (polisi, hâkimi, savcısı, siyasisi) biliyoruz. FETÖ o tarihte hükümet erkine sirayet etmişti. Biz hem iten FETÖ ile hem de tutmayan hükümete sirayet etmiş FETÖ unsurları ile kavga ettik" dedi. Bu konu içinde bulunduğumuz günlerin de en tartışılan konusu ve bugün de polise, adliyeye, medyaya yansıyan illegal unsurlar. Buradan kimseye ekmek çıkmayacağını çok açık bir şekilde ifade etti Aziz Yıldırım.
Aziz Yıldırım gerekirse gayrimenkul satılabileceğini söyledi. Bu sözleri konuşmanın akşamında sosyal medyada tartışma konusu oldu. Tartışmayı yapanlar, Fenerbahçe Üniversitesi ve Fenerbahçe Koleji ile ilgili Ali Koç'un icraatlarını unutmuş olmalı. Aziz Yıldırım'ın gayrimenkul yatırım ortaklığı projesi ve gayrimenkul geliştirme projeleri de sanırım unutulan projeler. Gayrimenkul yatırım ortaklığı Sadettin Saran tarafından da proje olarak sunulmuştu. Hatta bu projeyi tarihinde ilk dillendiren Mehmet Ali Aydınlar'dır. Aziz Yıldırım seçilirse tek gayrimenkulü satmaz. Ama tıpkı Galatasaray ya da Beşiktaş gibi gayrimenkul geliştirme projeleri ile kulübe büyük bir kaynak girişi yapacağını biliyorum. Özetle bu konuyu Aziz Yıldırım aleyhine işleyenlere buradan da ekmek çıkmaz. Kaldı ki gayrimenkul satış yetkisi Genel Kurul Kararı ile yönetime verilen bir yetki. Bundan üç yıl önce bu yetki Ali Koç'a verildi ve Ali Koç bu yetkiyi kullandı.
O zaman bu konu tartışılmadı bile. Fenerbahçeliler satılan varlıklardan ancak satış sonrasında haberdar olabilmişlerdi. 9 Haziran'da yapılacak genel kurul gündeminde zaten böyle bir yetki de istenmiyor. İstense de bu konu dediğim gibi genel kurulun yetkisinde.
Benim görebildiğim kadarıyla sosyal medyada tartışılan bir başka konu ise başkan adaylarının listesi olacak gibi. Galatasaray'ın havuzunu kullanmak için Galatasaray Kulübü'ne üye olan Burhan Karaçam ve Galatasaray lehine attığı tweetler sonrasında Erol Bilecik'e dair büyük ve olumsuz tartışmalar çıktığından, Fenerbahçe taraftarı bu konuya daha önce göstermediği bir hassasiyetle yaklaşıyor. Ali Koç'un genel kurulda delegelere "yönetime almayacağız" deyip son anda yönetim kurulu listesinden çıkardığı, seçimi kazandıktan sonra Futbol A.Ş. yönetim kuruluna atadığı Sina Afra konusunu açmıyorum bile. Şimdilerde kimin listesinin daha zengin kişilerden oluştuğu tartışılıyor. Gerçekten de Fenerbahçe büyük bir savrulma yaşıyor. Türkiye'nin en zengini Ali Koç 6 yılda 0 başarı elde etmiş. Yeni yönetimine alacağı zenginlerle sorunu çözeceğine dair sosyal medyada gazlanıyor. Gülmemek elde değil. Eminim ki Aziz Yıldırım'ın da listesinde zengin iş adamları olacaktır. Ama benim yıllara dayanan tecrübem diyor ki, at binene göre kişner. Binici değişmediği sürece at aynı at olacaktır. Bugün Ali Koç yönetimindeki bazı yöneticilerin Ali Koç'un seçimi kazanması halinde profesyonel olarak görevlerine devam edecekleri söyleniyor. Gerçekten de Ali Koç tarihi tersten yazıyor. Makyajla ekibinin performansının değişeceğini sanıyor.
Koç, Fenerbahçe'nin şampiyon olabilmesini kendisinin Fenerbahçe'nin başında olmamasına bağlamadı mı? Bu kabule göre Ali Koç neyin, nasıl değişebileceğini düşünüyor?
Ben anlayamıyorum.
YÜREKLERE SU SERPTİ
Önümüzdeki günlerde diğer bir tartışma konusu ise Mourinho ve Conte konusu olacak. Aziz Yıldırım'ın bu konuya yaklaşımı beni çok etkiledi. Kazansa da kazanmasa da, yaşayan 5 büyük hocadan biri olan Mourinho'nun Fenerbahçe'ye gelmesini değerlendirmeye almış. Hatta kendisi seçimi kazanamasa bile Mourinho'nun ücretinin yarısını bizzat karşılayacağını söyleyerek inanılmaz bir Fenerbahçeli duruşu sergiledi. Bunu tarihte bugüne kadar hiçbir kulübün başkan adayı teklif etmedi.
Bir ilk...
Aziz Yıldırım ayrıca kulüp çalışanlarına güvence verdi. "Ben kazanırsam görevinizde kalacaksınız" dedi. Ali Koç seçildikten sonra ciddi bir personel kıyımı yaşanmıştı. Aziz Yıldırım'ın bu yaklaşımı da son derece yapıcı görünüyor.
Aziz Yıldırım'ın 90 dakika süren basın toplantısından sosyal medyada malzeme yapılan ve alıcısı olan bir başka konu ise Nihat Özdemir konusu.
Doğru ya da yanlış.
Aziz Yıldırım mert adam.
Bu konudaki fikri hiç değişmedi. Seçim kazanmak için bildiği doğruyu söylemeyebilir ve bu konuyu geçiştirebilirdi.
Nihat Özdemir, Fenerbahçe'den istifa etmiş. Tüzük değişmediği sürece geri dönüş yolu kapalı. Tüzüğü değiştirme yetkisi genel kurulda. Bu yetki genel kurul tarafından kullanılmadığı sürece geri dönmesi mümkün değil. Kapanmış bir konunun seçimde avantaj yaratmak için kullanılması çok çocukça geliyor bana.
3 Temmuz'daki pozisyonu, yaptığı ve yapmadıkları ile tartışılan Sadettin Saran'ın Ali Koç tarafından aday gösterilmesi, sonrasında Saran'ın Ali Koç lehine çekilmiş olması değil de bu konunun tartışılması balık hafızalı olduğumuzun en açık örneği.
Yine FETÖ tarafından yapılan 3 Temmuz darbesi sonrası Fenerbahçe'ye başkan yapılmak istenen, 3 Temmuz tapelerinde Trabzonspor'un şampiyon olabilmesi için Melih Gökçek ile konuşan Hamdi Akın'ın Ali Koç tarafından yeni yönetimine almasına söz söyleyemeyenlerin, kapanmış bitmiş bir konudan medet umması da trajikomik bir durum. Ali Koç yönetiminin ismi bu denli tartışmalı olan Hamdi Akın ismini Basketbol Müzesine koyması da bir başka ilginç durum. Diyebilirsiniz ki "Hamdi Akın müzenin kurulmasına sponsor oldu. İsminin konmasını hak etti."
Peki o zaman Aziz Yıldırım'ın forma sponsoru yokken, UEFA'nın mali Fair Play anlaşmasına uyabilmek için Acıbadem sponsorluğu almasını neden konu ettiniz?
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek (bu sene de şampiyonluk gelirse) iki sezon üst üste şampiyonluk yaşamış bir başkan olarak genel kurula karşısında bir rakiple gidecek. Altı yılda 0 şampiyonluk kazanan Ali Koç'a kulüp tarihinde en çok şampiyonluk kazanmış, onlarca yıl süren derbi zaferleri elde eden Aziz Yıldırım'a "Neden aday oldu? Ali Koç tek başına seçime girseydi" deniyor.
Fenerbahçe'nin 2-3 galibiyetle ayrıldığı Trabzonspor maçından sonra "Ben başında olduğum sürece Fenerbahçe şampiyon olamaz" diyen, ligden çekilmek için genel kurulu toplantıya çağırıp, koşarak gelen delegeleri konuşturmayıp, yaş gününü kutlayan, 20 günde yarıştığı tüm kupaları bir bir kaybeden Ali Koç yüceltilirken "Fenerbahçe'yi şampiyon yapacağım" diyen Aziz Yıldırım olur olmaz konulardan eleştiriliyor. 2012'de "Şahsi sevdam işime ve aileme zarar veriyor, benim de gözümün üstünde kaşım var" deyip arkasına bakmadan giden Ali Koç'un saha dışı faktörlerle mücadele edebilecek cesareti olduğu düşünülüyor! Ancak Fransa'dan cezaevine girmek için dönen, hapisteyken Ülker Arena'nın açılışını TV'den seyreden, dostu efsane Lefter Küçükandonyadis'in cenazesine katılma izni verilmediğinde ağlayan, en güçlü döneminde FETÖ ile tek başına savaşan Aziz Yıldırım'ın mücadele cesareti sorgulanabiliyor!
Gerçekten de ama gerçekten de ayıp.
Hem de çok ayıp.
Fenerbahçe seçiminde genel kurul üyeleri, Ali Koç'un "Ben başında olduğum sürece Fenerbahçe şampiyon olmaz" kabullenişi ile "Çocuklar, Fenerbahçeli olmuyorlar, üzülüyorlar. Fenerbahçe şampiyon olacak" vaadinde bulunan Aziz Yıldırım'dan birini seçecek.
Hugo'nun da dediği gibi, "Yüce sonuçlar, yüce kararların meyvesidir."
Aslında fazla söze gerek yok.
Ha yine bana Aziz Yıldırım'ın adamı diyenler çıkacak.
Yani 20 yıllık başkanlık döneminde en ağır eleştirileri yapan, akreditasyon yasağı olan bana!
Diyeceğim tek şey var:
Basın toplantısında da söyledim. Bir kez daha söyleyeyim. Aziz Yıldırım seçilir de, hata yaparsa, onu yine, hem de bu sefer öncekinden daha sert eleştiririm.
O vakit görürüz kim Aziz Yıldırım'ın adamı, kim değil.
Değil mi ismini vermek dahi istemediğim meslektaşlarım? Sizi gidi su kurnazları sizi...
GALATASARAY'DA NELER OLUYOR!
Galatasaray'da ise Dursun Özbek ve Süheyl Batum'un seçimi gittikçe ilginç bir hal almaya başladı. Dursun Özbek ve Erden Timur'un Florya konusundaki anlaşmazlığı, sezon içinde Ali Koç'a karşı yalnız bırakılan ve yönetim içinde izole edilen Timur küskün halde. Ahmet Yüce Ocaklı, Erden Timur'u ikna etmek için yoğun çaba harcıyormuş.
Ünal Aysal'ın Riva ve Florya konusundaki rahatsızlığı bilinirken seçime girme düşüncesi yoktu. Aysal'ın asıl hedefi, yönetimin yanlış karar almasını önlemek için denetleyici bir gölge yönetim oluşturmak.
Süheyl Batum ve ekibi, aynı endişeleri paylaşarak Aysal'dan destek istedi. Aysal ile Galatasaray camiasının önemli isimlerinden Alp Yalman da Dursun Özbek'in Riva gibi Florya'yı da heba edeceğinden endişe ediyordu. Ayrıca, Erden Timur'un yalnız bırakılmasından rahatsızlardı. Galatasaray'da tüm bunlar yaşanırken, Dursun Özbek seçimi kazansa da önümüzdeki iki yıl Ünal Aysal ve Alp Yalman liderliğinde güçlü bir gölge yönetimle karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.