Türkiye’nin Afrin’i terörden temizleme çalışmaları artık sona geldi denilebilir. Bunu artan diplomatik ve askeri trafikten, yapılan açıklamalardan anlıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili mesajı oldukça netti. Erdoğan “Afrin’i, Münbiç’i, Tel Abyad’ı teröristlerden temizleyeceğiz” dedi. Erdoğan’ın bu açıklamayı yaptığı günlerde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ABD, Irak, Rus ve İngiliz Genelkurmay Başkanları ile bir araya geldi. Sınıra askeri sevkiyatın yoğunlaştığı sırada gerçekleşen bu görüşmeler, Ankara’nın güvenlik politikalarını yakından izleyenlerde Afrin’e operasyon beklentisini yükseltti.
Ben de bir süredir Ankara’nın Afrin’deki terör örgütlerine yönelik olası operasyonuyla ilgili görüşmeler yapıyorum. Kaynaklarıma bu operasyonun planlaması ve kapsamı ile ilgili sorular yöneltiyorum. Aldığım cevaplar Ankara’nın bu konudaki kararlılığını gösteriyor. Afrin’in teröristlerden temizlenmesiyle birlikte Türkiye’nin güney sınırının daha güvenli hale getirileceğine inanılıyor.
Ancak şunu da vurgulamak gerekiyor: Ankara Afrin konusunda kılı kırk yarıyor. Acele etmiyor, serinkanlı davranıyor. Hazırlık planlarını detaylı ve titiz bir şekilde hazırlıyor. Tüm detaylar gözden geçiriliyor, farklı senaryolar masaya yatırılıyor, demografik ve sosyal açıdan Afrin’in tepeden tırnağa röntgeni çekiliyor.
İşin bir de diplomasi boyutu var. Bölgede etkili olan aktörler malum; dakikalar içinde fikir, saatler içinde müttefik değişebiliyor. Bir noktada ittifak eden aktörler birkaç kilometre ötede boğaz boğaza gelebiliyor. Aynı şey Afrin için de geçerli. ABD’nin Ankara’nın Afrin hamlesine karşı çıktığı, İran’ın bölgeye milis göndermek istediği, orada askeri gözlemci güç bulunduran Moskova’nın önce “karışmam” dediği, ancak gelinen noktada süreci bir şekilde uzattığı biliniyor. İşte senaryolar oluşturulurken bu dengeler de gözetiliyor. Türk uçakları Suriye hava sahasına girerse ne olacak, uçaklar girmezse nasıl bir operasyon yapılacak hepsi aşama aşama hesaplanıyor.
Peki, bu operasyon nasıl yapılacak? Üst düzey bir kaynağım Afrin merkezli gelişmeleri konuşurken önemli bir konuya dikkatimi çekti. 28 Kasım’daki MGK toplantısının ardından yapılan açıklamada bir vurgunun özellikle yapıldığını, kelimelerin özenle seçildiğini söyledi. Bu görüşmenin ardından açıklamayı bir daha, dikkatle okudum. Olası operasyonun şifresinin açıklamadaki şu cümleye gizlendiğini düşünüyorum: “TSK unsurlarının İdlib gerginliği azaltma bölgesinde başarıyla sürdürdüğü bu görevin Batı Halep ile Afrin yakınlarında da yerine getirilmesiyle huzur ve güven ortamının gerçek manada sağlanabileceği mütalaa edilmiştir.”
Yani? Bu açıklama Ankara’nın ilk aşamada Afrin civarını kontrol altına alacağını gösteriyor. Bunun önemli bir sebebi var. PKK’lı teröristlerin daha çok ilçe merkezinde değil ilçe çevresinde, kırsalda konuşlandığı belirtiliyor. Terör örgütüne ait bu unsurlara yapılacak hava ve kara operasyonunun Afrin’in kontrol altına alınmasını kolaylaştıracağı ifade ediliyor.
Afrin kırsalının terörden temizlenmesinde hem İdlib’deki TSK unsurlarının hem de Türkiye sınırına yığınak yapan birliklerin kullanılabileceği belirtiliyor. Operasyonun zamanlaması için diplomasi trafiğinin tamamlanması bekleniyor.
Ankara Afrin’i çok önemsiyor. Çünkü Afrin’den sonra sıra -düşünülenin aksine- Kuzey Irak’taki terör örgütü varlığına gelecek. Müttefik bildiklerimiz Türkiye’ye örtülü ambargo uygulayıp özellikle tankların yedek parçalarında sorun çıkarsa da Ankara’nın terörle mücadelesini sınır ötesine taşımaktan geri durmayacağı anlaşılıyor.