ABD’nin terör örgütü YPG’ye tek desteği gönderdiği 5 bin TIR dolusu silah değildi. YPG’nin terör faaliyetlerini daha gizli sürdürebilmesi için Washington teröristlere bir CİHAZ daha verdi. Onu anlatacağım ancak ilk önce Zeytin Dalı operasyonuna değinmek istiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Operasyon fiilen başlamıştır” dediği 20 Ocak günü bazı gazeteci dostlarımla birlikte İDLİB’TEYDİM. Bu gelişmeyi duyar duymaz Türkiye tarafına geçtim. Uçaklar 17.00’de bombardımana başladığında sınırdan gelişmeleri takip ediyordum.
Önce oradaki izlenimimi aktarayım: Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon için müthiş bir hazırlık yapmıştı. Afrin doğu, batı ve kuzeyden kuşatılmıştı. Terör örgütü PKK’nın tüm hareketleri uzun bir süre izlenmiş, bütün yığınakları, sığınakları, beton mevzileri tespit edilmişti. PKK, TSK’nın Zeytin Dalı operasyonuna doğudan, yani Azez’den başlayacağını tahmin ediyordu. Çünkü Hatay tarafı dağlıktı. TSK’nın dağlık ve ormanlık arazi yerine Suriye tarafından operasyon yapacağına inanmışlardı.
Ancak ilk bombardıman PKK’nın beklemediği yere yapıldı. 72 uçağın katıldığı bu bombardıman için üst düzey kaynaklar “ÇOK BAŞARILIYDI” diyor. Çünkü söylenene göre bu operasyonda PKK’nın çok derine gömülen mühimmatı hariç cephaneliğine çok önemli bir DARBE VURULMUŞ.
Ardından kara operasyonu başladı. Sizler de izliyorsunuz. Mehmetçik hem Hatay hem Kilis hem de Azez tarafından terör örgütü YPG’ye karşı operasyon yürütüyor. ÖSO birlikleri de TSK ile birlikte çatışmalara katılıyor.
Kaynaklarım ilk iki gün operasyonun planlanandan hızlı ve başarılı gittiğini söylüyor. Ancak üçüncü gün özellikle doğu kesimine hakim olan sis askerlerimizin hareket alanını oldukça etkilemiş. Bir kaynağıma göre “orada göz gözü görmüyordu.” Bu hava şartlarında SİHA ve helikopterlerin operasyona katılımı da kısıtlandı. Ancak bu şartların cumaya kadar süreceği belirtiliyor. Hava şartlarının iyileşmesiyle Afrin sahasından daha iyi haberler alacağımız bir sürece gireceğiz.
***
Elbette operasyon sadece sahada yapılmıyor. Bunun bir de DİPLOMASİ ayağı var. Ankara operasyonun diplomasi boyutunu oldukça başarılı yürütüyor. Operasyon öncesi ve sırasında tüm aktörler hızlı bir şekilde bilgilendiriliyor. Buna operasyon haberi bir nota ile kendisine iletilen ŞAM rejimi de dahil.
Ancak Zeytin Dalı operasyonu bize şunu da gösterdi: Ne yazık ki uluslararası ilişkiler artık MAFYATİK kurallarla işliyor. Küresel aktörler tatlı dilden değil kaba güçten anlıyor. Türkiye’nin uzun bir süredir dile getirdiği haklı talepler müttefikleri tarafından kabul görmüyordu. Türkiye terörle mücadelede yalnız bırakılmıştı. Ancak Ankara TSK’yı sahaya sürünce söyledikleri önem kazandı. Bunun en somut örneği ABD’den gelen manevralardır.
Pentagon’un “YPG’liler Afrin’e giderse desteği keseriz” açıklaması ile ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın “Suriye sınırında 30 kilometre derinliğinde güvenli hat oluşturalım” teklifi Washington’un Türkiye ile yeniden iletişime geçme çabasıdır. ABD Zeytin Dalı operasyonunun sahadaki statükoyu kıracağını görmektedir. TSK’nın Afrin’den sonra Menbiç’e yönelmesi ihtimali ABD’nin kurduğu oyuna büyük bir darbe vuracaktır. Washington bu yüzden Ankara ile iletişime geçerek onu kontrol altında tutmak, AFRİN’İ FEDA EDEREK MENBİÇ’İ KURTARMAK istemektedir. Bunu Türkiye’nin dudağına bir parmak bal çalarak yapmayı hesaplamaktadır. ABD’nin bugüne kadar Suriye’de verdiği hiçbir sözü tutmadığını hatırlatarak asıl meseleye gelelim.
Soru şu: Afrin’deki PKK’lı teröristleri kim yönetiyor? Yapılan tespiti söyleyeyim: Afrin’deki teröristler, sahadaki tüm hamleleri doğrudan KANDİL tarafından yönetiliyor. O halde, Kandil-Afrin arasındaki iletişim nasıl sağlanıyor? Cevabı burada: ABD’NİN TERÖRİSTLERE VERDİĞİ KRİPTOLU TELEFONLARLA.
Olmaz demeyin. Eli kanlı örgüte TIR’larca silah gönderenler teröristlerin iletişim güvenliğini de mutlaka düşünmüştür.
ELEKTRONİK HARP
Zeytin Dalı operasyonunda TSK önemli teknolojiler de kullanıyor. Bunlardan birinin ne olduğunu bilmiyorum ancak becerilerini bizzat yaşayarak tecrübe ettim. Mehmetçik tanklar eşliğinde Gül Baba’dan Suriye tarafına geçerken elektronik karartma yapıldı. Geniş bir bölgede, saatlerce hiçbir iletişim aracı çalışmadı. İletişim hatları Afrin içinde de engellendi. Bazı PKK sitelerinde Afrin’deki iletişim araçlarının çalışmadığı yazılıp çizildi. İşi bilen dostlarım bu karartmayı yapan elektronik harp cihazının KORAL olduğunu söylüyor. Ancak bu konularda çok bilgim olmadığı için ben buradan ileriye gitmiyorum.
Zeytin Dalı’nda kullanacağımız diğer teknolojimiz İHA ve SİHA’LAR. İnsansız Hava Araçları bu operasyonda çok işimize yarayacak. Şurası açık: Terör örgütü Mehmetçik karşısında direnemez. Bu yüzden coğrafyanın kendisine sağladığı imkanları kullanarak Afrin şehir merkezi ve kırsalında gerilla taktikleri uygulayacak. Küçük gruplar halinde dolaşarak Mehmetçiğe kayıp verdirmeye çalışacak. İşte burada SİHA’lar devreye girecek.
BİR İHA HİKAYESİ
Burada İHA’lara bir parantez açmak gerekiyor: Yeni yüzyılın savunma sanayiinde en önemli gelişme nedir diye sorarsanız bu İHA’lardır. Artık küresel aktörler yatırımlarının ve AR-GE çalışmalarının önemli bir kısmını İHA’lara yapıyor. Bu alanda müthiş bir yarış var. Kimi en ağır bombayı taşıyan SİHA yapma telaşında kimi arı büyüklüğünde İHA filosu kurmaya çabalıyor. Türkiye de çok az sayıda ülkenin katıldığı bu yarışmanın en önemli aktörlerinden biri olmayı başardı. Bakın burası çok önemli. Çünkü biz savunma sanayiinde çok geç kalmış bir ülkeyiz. Piyade tüfeğimizi daha yeni üretebildik. Atak helikopterimizi daha yeni yapabildik. Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır yerli otomobil diyor, o alana henüz girebildik. Son on yılda yapılan çalışmalarla önemli bir mesafe kat ettik ancak bu küresel yarışta yeterli değil. Küresel aktörlerle mücadele için bu çalışmaların belki de 50 yıl önce yapılmış olması gerekirdi. Biz yarışmaya çok geriden katıldık.
Ancak yeni yüzyıl öyle değil. Türkiye’nin İHA hamlesi çok önemlidir. Türkiye bu kez bu en önemli alanda geç kalmış bir ülke değildir. Bilakis modern savaş teknolojisi yarışının en önemli aktörlerinden biridir. Bununla gurur duymak gerekir.