Hatırlıyorsunuz, Afrin’de Rusya bayraklı bir tablo var idi. Aynı sırada, YPG terör örgütü içerikli Amerikan bayraklı bir tablo da söz konusu idi. Burada anlaşılan; taraflar, “bayraklı gösteri ile operasyon yaparsan, karşında beni bulursun” mesajı vermekteydi. Küresel aktörler, Amerika ve Rusya gibi, alanda kendi varlıklarına “itinasızlık olursa, savaşırım” modundadır.
Burada dengenin kimin lehinde gelişeceği kadar, “Türkiye’nin, bu dengede hangi tabloda yer alacağı” sorusu, esasen kilit soru olarak karşımızdadır.
Son günler de yaşanan Afrin istikametindeki hareketliliği de bu anlamda okumamız lazım.
Görünen odur ki; Afrin’e operasyon kapıda!
Rusya’nın asker çekmesi; bunun esas işaretleri kadar, Türkiye silahlı kuvvetlerinin o istikamete odaklanmasını gösteren fiili durum da, bu konuda konjonktürel ortamın pekiştiği anlamını taşımaktadır.
Dikkat ederseniz; Trump’ın DAEŞ’le mücadele temsilcisinin alelacele Türkiye’ye gelişi, twitter hesabından “Türkiye’nin gururunu okşayan ve bir parmak bal verir” niteliğindeki tivitleri ile ortamı sakinleştirmeye, Türkiye’yi yola getirme çabasında olduklarını da göstermektedir.
Rusya ile Amerika arasındaki kapışmadan “Türkiye iyi anlamda faydalanmalıdır” tespitini uzun zamandır yapmaktayım. Tabii ki savaş kötü bir şey ve bu gerilim savaş ortamına geçerse, buradan herkesin zararlı çıkacağı aşikârdır. Lakin ortada fiili durum söz konusudur. Rusya ve İran dâhil bölgedeki tüm aktörler denge oluşturmak zorundadırlar. Türkiye’nin konumu, faaliyeti ve yapacakları bu anlamda hayatidir. Ve sadece Türkiye çıkarları için değil, bugün denge arama zorunda kalan Rusya ve İran için de bu geçerli bir gerçekliktir. Baktığımızda dengeyi Esat rejimi de kurmaya gayret etmekte.
Afrin’e olası operasyon, bu dengenin önemli taşı olacağı aşikârdır. Ve Rus askerlerinin geri çekilişi, bunun farkındalığının ve bununla razılaşmanın göstergesi olarak karşımızdadır.
Türkiye; Fırat Kalkanı ile çok önemli bir hamleyi başarmış oldu. Şimdi de Afrin operasyonu ile birlikte Amerika’nın oluşturmak istediği, Akdeniz’e bir ucu dayanacak terör devletçik hattına ciddi engel ve önleyici hamle olarak masada.
Rusya; Amerika’nın bu dayatmasından zaten rahatsız ve o nedenle taşını Türkiye’den yana kullanmak istemekte. Nedeni basit, geçen yazımda da bunun altını çizdim. Rusya; ABD’nin küresel hegemonyasına, her nerede mümkün olacaksa “taş koyma” projesini hafife almayacaktır.
Türkiye’nin hangi konumu benimsemesi ve hangi stratejik hamleyi yapması Amerika kadar Rusya’nın da bölgedeki planlarını etkileyecektir. Buradan onların değil, bizim nasıl bir kazançla çıkacağımıza odaklanmamız gerekiyor. Rusya ile doğru denge oluşumu, şimdilik sözde müttefikimiz Amerika’nın da eylem ve söylemlerini sınırlı ölçüye çekeceği aşikârdır.
Afrin hayatidir ve Türkiye bu hayati durumu, aynen Fırat Kalkanı ile kurmak istediği düzeni oluşturma çabası için akıllıca kullanacağı gözükmektedir.
Jeostratejistler iyi biliyor. Konjonktürel şartlar çok önemlidir. Onun için büyük kurgular zamanı ya oluşan işe yarar konjonktür kullanılır veya bu konjonktür oluşturulur.
Türkiye’nin ağırlığı ve bugünkü konjonktürel şartlar içerisindeki varlığı, biraz konjonktürün lakin esasen aklı ile oluşturulan konjonktürel ortamın getirdiği olumlu veridendir.
İşte tam da bu önemli satranç hamlesi diliminde, Türkiye içerisindeki yürüyüş kalkışması, adalet için olmaz. Olsa olsa tam da yanı başımızda oluşturulmaya gayret edilen dayatmaya hizmet eden bir detay olur.
Küresel gelişmeleri okuyamadan, içeride yapılmak istenilen (iyiniyetli olduğuna inanmak istesek bile) adımlar, Türkiye’nin masadan zayıf kalkmasına yöneliktir.
O sebepten kapıdaki Afrin operasyonu, ileride bize dayatılan terör devletçiği projesine ciddi engel oluşturan Türkiye Devleti’nin ya yanında olursun yada aynen terör örgütleri ve bu devlete yönelik kirli planları olan himayedarların planlarına hizmet ederek, karşısında durursun.
Türkiye’nin bu büyük savaştan zaferle çıkacağından, benim şahsen kuşkum yok. Lakin bunun sancısını azaltmak, yarasına merhem olmak, Erdoğan’ın omzundaki yükü hafifletmek için kim ne yapacak, onu açıkçası en az bu fiili durum kadar merak ediyorum. Unutmamak gereken çok önemli bir nokta var. Ya kodlarında adalet yatan Türkiye ile buyursun yada tarihin arşivine yürüsün. Teklif var, ısrar yok!