ŞİKAGO (ABD)
Savunma amaçlı kurulmuş NATO nicedir savaşlara da taraf oluyor. ABD’nin Afganistan macerası bir süreden beri NATO operasyonu olarak sürdürülüyor; Libya’da Muammer Kaddafi’nin sonunu getiren müdahale de NATO kapsamında gerçekleştirildi. 28 üye ülkeden oluşan NATO her uluslararası ihtilâfa burnunu sokacağı görüntüsü veriyor...
Oysa Sovyetler Birliği’nin tehdidine karşı ve Varşova Paktı’nı dengelemek üzere bir savunma örgütü olarak kurulmuştu NATO; bu özelliğiyle bakıldığında, Berlin Duvarı’nın çöküşüyle birlikte NATO’ya da ihtiyaç kalmaması gerekirdi. 1991 yılında İskoçyanın Turnberry kasabasında yapılan NATO Zirvesi sırasında, dönemin İngiliz Başbakanı Margaret Thatcher’ın girişimiyle, NATO, ‘yeni düşman’ algılamasıyla hedef değiştirdi.
Herkesin ‘NATO çözülür’ beklentisi içerisine girdiği bir sırada, NATO’nun bir savunma örgütü olmaktan çıkıp dünyanın dört bir tarafında asker bulunduran savaşan bir örgüt haline dönüşmesinin taşları ilk 1991 Turnberry Zirvesi’yle döşendi.
Şikago’da toplanan NATO ülkeleri liderlerinin örgüte farklı bir gelecek biçmeleri beklenmiyor; radikal kararların alınacağı bir zirve değil bu. Hatta radikal kararlarını yeniden değerlendirip bazı müdahalelerden vazgeçebilir NATO... Çekirdek kadroyu oluşturan ülkeler askerlerini Afganistan’dan çekecek; ABD’nin 2014 sonunda çekilmesiyle NATO’nun Afganistan misyonunun tamamlanması bekleniyor.
NATO Suriye’yle zaten başından beri pek ilgilenmemişti; anlaşılan ilgisizliği sürecek...
Afganistan’a ne olacak?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Zirve’nin ilk akşamı verilen ve beklenenden uzun
süren yemekte, diğer liderlere hitaben, “Kendi kendimizi aldatmayalım; onbinlerce askeri araç, yüzbinin üzerinde konteynır dolusu malzeme bulundurulan Afganistan’dan topluca ayrılınca on yıl öncesine dönülmesi kaçınılmaz” merkezli bir konuşma yaptığını biliyoruz. Türkiye’nin müttefiklerinden istediği, artık Afganistan halkının hayrına işlerle uğraşılması...
Liderlere “2014 yılı sonuna kadar daha çok insani işlere yoğunlaşalım” demiş Cumhurbaşkanı Gül...
Türkiye Afganistan’da asker ve polis eğitimine katkıda bulunduğu gibi kızların bilgili yetişmesini sağlayacak okul hizmetine de koşuyor. Başka ülkeler muharip sınıftan asker bulundururken Türk askeri eğitmen olarak Afganistan’da. Bundan böyle yapılması gereken, daha yoğun bir eğitim seferberliği eşliğinde, genel olarak Afgan halkını özel olarak da ordusunu kendine güvenir hale getirmek olmalı...
“Sivili bir tarafa bırakın Afgan askerinin bile gönlünü kazanamıyoruz...” diyen Cumhurbaşkanı Gül, fukaralığı üzerinden akan Afgan ordusu mensuplarının donanımlı NATO askerini gördüğünde moralinin bozulduğu görüşünde. Şu tespit de Gül’ün: “Sarf edilen paraların çok azıyla Kâbil’in caddeleri asfaltlanabilirdi...”
Muharip güçlerin terk etmesinden sonra Afganistan’ın ihyası işi -galiba- Türkiye’nin omuzunda kalacak. 1921 yılında iki ülke arasında imzalanmış ve ardından Afganistan’dan asker-sivil unsurların eğitim için Türkiye’ye akın ettikleri dönemler yaşanmasını sağlamış ‘işbirliği anlaşması’nı yenilemek söz konusu. Stratejik boyutu da bulunacak yeni bir anlaşmayla, Türkiye, Afganistan’ın inşasını üstlenecek gibi...
Dışlanmış Pakistan’ın da denklemin içine çekilmek istenmesinin sebebi bu... “Pakistan’ın yakın işbirliği sağlanmadan Afganistan’da başarılı olmak mümkün değil” görüşünde Cumhurbaşkanı Gül...
NATO’yu konuşmaya devam edeceğiz...