Geçen hafta Elazığ’ın Maden ilçesinde ve Mersin Silifke’de hortum oldu. Çok ilginçtir, Elazığ’da olan Türkiye’de yaşanan ilk hortummuş muamelesi gördü. Oysa Türkiye’de her sene en az 2-3 kez hortum yaşanır. Hiç kuşkusuz Elazığ’daki hortumun bu denli ilgi alaka görmesinin, büyük olay olmasının nedeni yaşanan can kayıpları! Türkiye’de maalesef can kayıpları yaşanmadan, hava olayları önemsenmiyor. Oysaki hortum Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde yaşanan meteoroloji kaynaklı önemli afetlerden biri.
Türkiye’de önceki yıllarda gökkuşağı izler gibi hortum izledik. Hortumun bir afet olduğundan, yön değiştirebileceğinden, izleyenleri metrelerce savurup sürükleyerek öldürebileceğinden habersiz... Afetlere karşı pembe gözlüklerimiz var bizim. Böyle durumlarda hemen onları takıyor, riski değil manzarayı düşünüyoruz, risk aklımıza geldiğinde ise sadece panik oluyoruz.
DAHA ŞİDDETLİSİNE HAZIR OLUN
Hortum genellikle okyanus ya da deniz üzerinde gelişip kara üzerine taşınan tahrip edici bir hava olayı. Özellikle okyanus kıyısında olan tayfunlarla birlikte oluşan hortumlar çok ciddi can ve mal kayıplarına neden olabilir. Hatta Elazığ örneğinde olduğu gibi Keban Barajı’nın etkisiyle denize kıyısı olmayan illerde de pek tabi hortum oluşabiliyor. Yer seviyesindeki hava ile yukarı seviyedeki hava sıcaklığı arasındaki farkın artmasıyla hortum oluşma riski başlıyor. Geçtiğimiz hafta bu fark 20 derecenin üzerine çıktı ve hortum için uygun zemin hazırlanmış oldu.
Uzun yıllardır iklim değişiminin Türkiye’deki olası sonuçları arasında kuraklık, aşırı yağış ve ekstreme hava olaylarının (fırtına, aşırı yağış, sel, hortum, aşırı sıcak ve aşırı soğuk hava dalgaları gibi atmosferde yaşanan aşırı uç hava olayları) sıklaşması ve şiddetlenmesi olduğunu sık sık söyledik. Günümüzde küresel iklim değişikliğinin sonuçları gözle görülür bir hal aldı. Hem dünyada hem de Türkiye’de ekstrem hava olaylarının yüzde 30 artan bir sıklık ve şiddette yaşandığı belirlendi. Dünyadaki tropikal iklim kuşağı Türkiye’nin yaklaşık 150-200 km güneyindeyken, artık sınırlarımıza dayandı.. Küresel ısınma hızla artmaya devam ettiğine, iklim değişimi de durdurulamayacağına göre önümüzdeki yıllarda hortumların sıklaşacağını ve şiddetleneceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bütün Akdeniz ve Ege sahili, Güney Ege, İç Anadolu’nun güneyi, Doğu Anadolu’nun batısı ve güneyi, Güneydoğu Anadolu’nun batısı risk altında olan yerler...
HORTUM TAHMİNİ YAPABİLMELİYİZ
Hortumların sıklıkla ve çok daha şiddetli şekilde yaşanacağı yüksek ihtimal dahilinde olduğuna göre yapılacak en önemli şeylerden biri nasıl korunmak gerektiğini öğrenip, öğretmektir. En önemlisi bunları yapabilmek için hortum tahminlerinin hassaslaştırılması gerekiyor. Meteoroloji tahminleri radarlardan alınan verilerin matematik modellere yansıtılması yoluyla yapılıyor. Türkiye’de hava tahmini yapmak konusunda yetkili kuruluş Devlet Meteoroloji İşleri (DMİ). Şu an DMİ’nin hali hazırda kullandığı altı radar var. Sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Balıkesir, Zonguldak illerinde olan bu radarlardan alınan verilerle 81 il ve pek çok ilçe için hava tahmini yapılmaya çalışılıyor. Doğu’da henüz radar yok ve radar olmadan Elazığ hortumunu Antalya’dan, Zonguldak’tan ya da Ankara’dan tespit edebilmek çok güç. Meteoroloji radarlarının kurulması ve işletilmesi yüksek maliyet gerektiriyor tabii ama maliyet ve insan hayatı aynı terazinin kefelerine koyup tartılabilir mi, bilemiyorum.
Engellemek ya da yok etmek mümkün olmadığına göre hortumdan minimum hasar ve kayıpla çıkabilmek için önce hassas hava tahmini yapabilmeliyiz. Uyarı verildiğinde, hiç istisnasız herkes o bölgedeki korunaklı alanlara geçmeli. Her bölgede yapılar daha kuvvetli rüzgara dayanıklı hale getirilmeli. Uyarı sonrasında tehlikeli bölgede korunmasız hiçbir malzeme bırakılmamalı, araçlar bile kapalı alanlarda saklanmalı. Herkes evinde bile olsa camdan uzak, küvet içi gibi korunaklı alanlara geçmeli, çöküp kapanarak tehlikeden korunmalıdır. Ya önlem alacağız ya da rüzgara kapılıp hortumun derinliklerinde metrelerce savrulacağız, bunun başka yolu yok!