Futbolda bir gerçek var... Tanınmamış, küçük takımlarla oynamak, büyüklerle oynamaktan daha zordur. Hele bir de Şampiyonlar Ligi gibi herkesin kendini göstermek için çabaladığı bir arenada, ülkenizden farklı hava şartlarında ve halı sahaları andıran suni çimde oynarsanız... Akıllı ve dikkatli olmanız, iyi top yapmanız gerekir.
Bu faktörleri bildiğini sandığım Hamza, zor maçta yine sürpriz yaptı. Bilal onbirdeydi! Uzaktan şutlar, Astana gibi takımlara karşı en önemli silahlardan biridir, doğru. Bilal golü atınca, Hamza’ya da nefes aldırdı. Hamza’nın düşüncesi, Bilal’in uzaktan şut özelliğinden yararlanmaktı ama, işin savunma tarafını unuttu. Galatasaray’ın kaptırdığı toplarla kontraya çıkıp gol arayan Astana’nın ekmeğine yağ süren isim, Bilal’di. Selçuk’a çok az yardım ettiği gibi, kaptırdığı kritik toplarla Kazaklar pozisyonlar buldu. Galatasaray’ın yediği ilk gol de Bilal’in lakayıtlığı sonrası geldi.
Astana, ikinci yarıda çok bastırıp pozisyonlara girerken, top kayıpları ile orta sahası düşen Galatasaray, kontratakları da değerlendiremedi.
Astana, bizim PTT 1. Lig ile 2. Lig arasındaki takımlara denk. Silahları çok koşup sert oynamak ve kontratak. Galatasaray; böyle bir takımdan, orta saha ve savunmada saç baş yolduracak hatalar da yapıp, inanılmaz baskı yerken; kenarda maçı bizim gibi seyreden bir hoca vardı. Gol bağıra bağıra geldi. Top tutamayan Galatasaray attığı ikinci golü bile koruyamadı. Neden? Sarı-Kırmızılılar artık büyük takım gibi oynamıyor. Çünkü idari ve teknik anlamda küçük düşünen insanların elinde! Kadro ve kenar yönetimi yetersiz. Sen Astana gibi Şampiyonlar Ligi’nin en zayıf takımı karşısında şartlar ne olursa olsun galip gelemiyorsan, bir şeyler ters gidiyor demektir. Bu takımın en çok koşan oyuncusu, en az koşması beklenen ama örnek bir profesyonel olan Sneijder. Ve yönetim, elindeki tek süperstar indirim yapsın diye bin dereden su getiriyor. Fazla söze gerek yok.