Hükümetin çıkardığı vergi affına iş dünyasından farklı tepkiler geliyor. Bir kesim affı olumlu bulurken, diğer kesimlerde dürüst iş adamının cezalandırıldığı düşüncesini taşıyor. Vergi affı dürüst mükellefi cezalandırma anlamı taşır mı? Eşitlik, adalet ve güven duygusunu yok eder mi? Bu sorulara farklı pencerelerden bakılabilir.
Son yıllarda yaşanan ekonomik ve mali problemler birçok mükellefin vergi borçlarını ödeme konusunda sıkıntıya düşmesine neden olmuştur. Yaşanan ekonomik krizler nedeniyle işletmelerin vergi borçlarını ödeyemez duruma gelmeleri, vergi affının gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu nedenle hükümetler zaman zaman piyasayı canlandırmak için af düzenlemelerine gitmiştir. Artan vergi borçları nedeniyle ekonomik ortamdan çekilmeyi düşünen bu mükelleflerin devamlılığını sağlamak için mali af desteğine uygulamasına gidilmiştir. Konuya yeni bir iş kurma maliyetleri açısından bakarsak bugün ülkemizde yeni bir iş kurmanın maliyetinin, varolan bir işi kurtarmaktan daha yüksek olduğunu hatırlatmak isterim. İkincisi ise dünyadaki diğer uygulamalara bakarsak; ekonomik krizlerde iş dünyasını ve ticaret hayatını rahatlatmak amacıyla bu tür uygulamalara yer verildiği görülecektir.
Aflar adaleti yok eder mi?
Öncelikle kişisel görüşümü belirtmem gerekirse ekonomik krizlerin bütün dünyayı sarstığı bir dönemde bütün işadamlarımızı kötü niyetli ve borcuna sadık olmayan insanlar olarak görmeyi doğru bulmuyorum. Benim olaya bakışımı özetlemek gerekirse Şeyh Edebali der ki; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Ben bu anlayışı temel unsur olarak görüyorum.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü Başkanı Prof. Dr. Keramettin Tezcan, “Tek taraflı kararlarla ortaya çıkan af uygulamaları gelecekteki vergi kültürünü, mükellef psikolojisini bozacaktır” diyerek mali aflara karşı çıkıyor. Hocam kusura bakmasın ama ben iyi niyetli ama zor koşullarda üretim yapan işadamı penceresinden bakıyorum. Ne sürekli af olsun tarafındayım, ne de hiç af olmaması tarafındayım. Ekonomik gelişmelere bağlı olarak ve ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibinin esasına dayalı olarak, dürüst ve vergisini zamanında ödeyen mükellefin de mutlaka ödüllendirilmesi şartıyla mali afların kesinlikle gerekliliğine inanıyorum. Zor koşullarda üretim yapan mali darlığa düşen iyi niyetli işadamının yolunu açmak sosyal devletin de gereğidir. Hatta bu konuda bir adım daha ileri giderek afların daha geniş kapsamlı olmasının gerekliliğine inanıyorum. Çünkü bu aflar zor şartlarda olan işadamı ve esnafa büyük bir nefes alma imkanı sunuyor. Vergi afları mükelleflerin kendilerini toparlamaları, geçmişlerini temizlemeleri ve vergi anlamında devletle barışmalarını sağlarken piyasanın canlanmasına da katkı sağlayacak bir gelişme olarak bakıyorum. Her zaman vatandaştan fedakarlık beklenirken, yeri geldiğinde devletin fedakarlığını istemek de o devletin bireylerinin hakkıdır. Bütün bunlara karşın sürekli af uygulamasını da doğru bulmadığımı belirtmek isterim.
Diğer taraftan, vergisini tam ve zamanında ödeyen işadamının da mutlaka ödüllendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu eşitlik, güven ve adaleti tesis etmede önemli unsur olacaktır. Nitekim bu konuda görüşlerine benim de katıldığım Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, bakışını şöyle dile getiriyor: “Biz güvenilir ve dürüst işletmelere ve mükelleflere ek vergi indirimi yapılmasını ve yeni teşvikler verilmesini istiyoruz. Vergisini ödeyen mükelleflerin de vergi indirimi ile ödüllendirilmesini, vergide yüzde 5 oranında indirim uygulanmasını, yatırım teşvik uygulamalarında enerji, arsa tahsisi, gümrük indirimi desteği verilmeli.”
Nasıl ki vergi affının gerekliliğine inanıyorsam, dürüst mükellefinde Ender Yorgancılar’ın dediği gibi ödüllendirilmesini aynı şekilde destekliyorum.