Fenerbahçe, (Hatta taraftarı bile) epey sinirliydi. Çünkü kolay lokma gördükleri ve daha 40. saniyede bile Emenike ile pozisyona girdikleri Alanya; umdukları gibi lokum çıkmadı... Volkan’ın ilk devrede iki kritik kurtarış yapmak zorunda kalışı, durumu açıklıyor.
Güle oynaya maç kazanacaklarını sananlar, direnen/karşılık veren/pozisyon bulan Alanya’ya fena içerledi. Düşünün ki; ilk yarının topla oynaması yüzdesinde daha fazla pay sahibi olan, gene onlardı.
Diyeceksiniz ki; topla oynamaya değil, sonuc bak... Evet, soyunma odasına 1-0 önde giden F.Bahçe oldu ama; kendi sahanda topu başkası daha çok kullanıyorsa, bunda bir terslik yok mudur? 1-0 önde olmak, neyin garantisi?
***
F.Bahçeli futbolcular (Rakip ajite ya da tahrik etmediği halde) sinirliydi. Volkan Demirel’in yanlış bir korner verildi diye, bağıra-çağıra yan hakemin üstüne kadar öfkeyle yürümesi; bir kaptana yakışan bir davranış değildir. Mehmet Topal bile çileden çıkıyorsa, gerisini siz düşünün...
Alanyaspor evet biraz sert oynadı ama, amacı pislik yapmak değildi. Gerilimden pay kapma niyetinde değildi. Maç öncesinde, hafife alındığı açıkça belli olan bir rakip karşısında; pozisyon üretmekte zorlanınca, F.Bahçe’nin siniri alt-üst oldu. Dikkatı dağıldı, isabet oranı düştü. Oyun disiplini de hasar gördü. Böyle olmaz!
***
Bütün bunların elbette bir cezası olacaktı.. İkinci yarıda Candeias, hafife alınışın faturasını kesti. Skordaki 1-1’e ilk tepki, Emenike’nin derhal dışarı alınmasıydı. Yerine dışlanan Aatıf girdi. Sonra Stoch.. Garip şeyler oluyor!