Gazetecilerin alıştığı klasik bir sorudur, “Ankara’dan nasıl görünüyor?”
Seçim öncesinde ise durumun Ankara’dan değil, meydanlardan, hatta meydanlara yansımayan kahvelerden, köylerden nasıl göründüğü önemlidir.
Seçim heyecanı sokaklara çok geç yansıdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ilk iki mitingini yaptığı Erzurum ve Sivas’ı izlerken, heyecanın sahaya yavaş yavaş inişine de tanık olmuştum.
Ardından muhalefet partileri de kampanyalarını başlatınca hareket geldi.
Başlangıçtaki bu sükuneti yorumlamak için bugünü beklemem iyi oldu. Belki daha ileri yorumlar için son iki haftaya girmek gerekir. Ancak geçen hafta yaptığım İzmir, Adıyaman ve Kahramanmaraş seyahatlerim, ‘sükunet’ hakkında bir şeyler söylemem gerektiğini gösterdi.
Adıyaman’ı bilmemek eksiklikmiş
Adıyamanlı çok yakın dostlarım olmasına rağmen bu şehre gitmemiş olmakla çok şey kaybetmişim. Bunu anlamam için bir gün yetti.
Ankara’da Adalet Bakanlığı’nın kara kutusu diye tanınan Bakanlık Yüksek Müşaviri Adnan Boynukara’nın adaylığı bu fırsatı verdi. Boynukara’yı STAR Açık Görüş’teki akademik makaleleriyle de tanıyorsunuz.
Adıyaman’ı ve çevredeki 4 köyü birlikte dolaştık.
İlk kez aday olanlarla ikinci veya üçüncü dönem seçime girenlerin seçmenle ilişkisi farklı. Yeni adaylar daha heyecanlı, daha ilgili. Daha az nutuk çekiyor, daha çok dinliyor.
Seçmen de ilk kez aday olanlara daha yakın davranıyor, talepten çok uyarılarda, nasihatlerde bulunuyor. Örneğin, “Seçimden sonra bizi unutmayın, yine gelin, halimizi hatırımızı sorun yeterli” diyorlar...
Deneyimli milletvekili adayları ise daha çok ‘taleplerini’ iletiyorlar, eksik bıraktıkları vaatlerini hatırlatıyorlar.. ‘Bilinçli seçmen’ dediğimiz artık sadece şehirlerde değil.
Adıyaman’ın bir de ‘Kürt sorunu, terör ve çözüm süreci’ bağlamında farkı var. Nüfusun çoğu Kürt olmasına rağmen ne terör yer bulabilmiş burada, ne de HDP’nin temsil ettiği ‘Kürt milliyetçiliği’...
Adıyamanlılar için ‘birlik’ hepsinden önemli. Bunu sağlayan da büyük ölçüde tarıma dayalı görece zenginlik, Kürt sorununu büyüten devlet baskısının görülmemesi ve inanç bağlarının güçlü olması...
Baraj gölleriyle ılımanlaşan iklimde ekin ekilmemiş, meyve dikilmemiş bir karış toprak yok. Zeytin ve kiraz ağaçlarını görünce Adıyaman için Doğu’nun Egesi dedim.
Kendi kendini büyüten Kahramanmaraş
Maraş, sadece milli mücadelede siyasi bağımsızlık için değil ekonomik bağımsızlık için de inanılması güç bir ‘kahramanlık’ ortaya koymuş.
Bütün dünyaya ve dünya markalarına ihracat yapan dev tekstil firmaları sessiz sedasız milyar dolarlık cirolara ulaşmış.
Bu büyümeye karşılık dışarıdan göç almamış Maraş, kendi ilçelerinden, köylerinden karşılamış işgücü ihtiyacını.
Hem bir sanayi şehri, hem de göç almamış...
Şaşırtıcı ama gerçek.
Kahramanmaraş, şimdi kendi markalarını da üreterek daha büyümek istiyor. Şehir dönüşüyor ama dikey olmasın, mahalle kültürünü yaşatsın istiyorlar. Dilerim rant galip gelmez ve başarabilirler.
Bu şehri ve köylerini AK Parti Grup Başkanvekili olarak ilk döneminde Ankara’nın etkin isimlerden biri olmayı başaran Mahir Ünal ile dolaştık.
Karakterinde girişimcilik ve üretim olan bir şehir Kahramanmaraş. Böyle olunca da en çok ‘sorunları, talepleri muhatabına ulaştırmak ve hızlı çözüm’ istiyorlar. Bu taleplerden ‘eski vekillere’ yönelik serzeniş de çıkardım. Bunu söylediğim bir ‘sandıkçı’ esnafı, “Mahir Başkan bizim gibi, sorun çözme yeteneği yüksek. Sözümüz daha çok yerel siyasetçilere” dedi. Yerel siyasette, aday belirlemede kendilerine daha çok danışılsın istiyorlar.
İzmir büyümek ama değişmemek istiyor
Bu başlığa sanırım İzmirliler itiraz etmeyecektir. Çünkü İzmir tarihi boyunca ticaret şehri olmuş. Her din, dil ve ırktan insan gelmiş, gitmiş, yerleşmiş... Bugün de dev bir tarım ekonomisi ve sanayisi var.
Ancak tarım ürünleri ticareti ve sanayinin büyümesi için vizyonu yok.
Bu vizyonu AK Parti hükümetleri ortaya koysa da, İzmirliler AK Parti’ye oy verme konusunda çekimser. “Yapacaksa CHP yapsın” diyorlar. Ancak orada da o vizyonu bulamıyorlar.
AK Parti ‘yeni İzmir’ vizyonunu bu kez Karşıyakalı bir adayla, Borsa İstanbul eski Başkanı İbrahim Turhan’la anlatıyor.
Turhan, Anadolu ve Balkanlar’ı Ege’de buluşturan aile kökleri ile yabancı okullarla, birinciliklerle, sınav şampiyonluklarıyla dolu eğitim kariyerine dayanarak Karşıyaka’yı dolaşıyor sokak sokak.
Başarısı, toplumsal kutuplaşmanın çözülmesi anlamında da büyük bir hizmet olacak.