Söylenmek istenen şu mu? Türkiye en küçük bir krizde bile siyaseti alt üst olacak ve yüreği ağzında sağa sola savrulacak bir ülke! Bunun tam aksini göreceğiz.
Önümüzdeki dönem Türkiye siyasetinde ezberlerin bozulacağı bir dönem olacak. Maddeler halinde bakalım.
Bir: Üç dönemlik Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı, bakanların on yılı aşan görevler yapabileceği, seçimlerin ‘erken’ telaşından uzaklaştırıldığı bir dönem olarak siyasi tarihe geçti. Öncesini hatırlayanlar bu söylediklerimin ne anlama geldiğini pekala bilecektir.
İki: Erdoğan’ın liderliği, karizmanın bu topraklarda hala ne kadar önemli ve değerli olduğunu bize bir kez daha öğretmiş; toplumun değerlerini sahici olarak üzerinde taşıyan siyasi aktörlerin en zor anlarda bile tercih edildiğini ortaya koymuştur.
Üç: Erdoğan, bu on iki yıllık dönemde, ne siyasi aktörlerin, ne de bürokrasinin milletle kendisinin arasına girmesine izin vermemiş; daima kendi sıcak temasını koruyarak milletin taleplerini temsil kabiliyetini en üst düzeye taşımıştır.
Dört: Şimdi bir sonraki aşamaya, yani şu ana kadar sembolik değer taşıyan cumhurbaşkanlığı makamının milletin dokunabildiği bir yere dönüşeceği sürece giriyoruz. Merhum Turgut Özal’la başlayan bu bütünleşme, şimdi bambaşka bir anlam kazanacak.
Beş: Türkiye’nin enerjisi, yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen siyasi sınırlarına sığmıyor. Tam da bu nedenle siyasi sistemi yeniden inşa ediliyor ve bu inşa süreci yakın tarihte büyük hizmeti olan pekçok isme de teşekkür ederek sürecek. Siyasetin her zaman olduğu gibi ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı var ve Erdoğan yola devam edebilme potansiyelini önemli ölçüde bu cesaretine borçlu.
Altı: Neden güçlü cumhurbaşkanı ve güçsüz başbakan? Ya da neden güçlü cumhurbaşkanı ve uyumsuz başbakan? Bu yorumların iyi niyetle filan ilgisi yok. Pekala bir güçlü cumhurbaşkanıyla güçlü ve uyumlu bir başbakan mümkün. Bunu da hep birlikte göreceğiz.
Yedi: Yeni cumhurbaşkanı, tıpkı meydanlarda olduğu üzere, Ankara’nın gündemine sıkışıp kalmayacak. Gazze’de olacak, Bosna’da, Kafkaslarda, Bağdat’ta, Erbil’de olacak. Ankara’ya mahkum olup dünyaya kapanan anlayış tümüyle tarihe karışacak.
Sekiz: Yeni başbakan, son oniki yıldır çizilen Türkiye vizyonunu daha ileriye götürecek, Ankara’nın değil, bölgenin ve dünyanın nabzını elinde tutacak, aynı zamanda bu alandaki sorunlara hakim bir isim olacak. Tekrar altını çizelim. Güçlü ve uyumlu bir aktör olacak.
Dokuz: AK Parti’de siyaset yapanların önemli bir bölümü, Türkiye’nin yola devam etmesinin böyle bir yenilenmeye bağlı olduğunun pekala farkındalar. O nedenle sanıldığının aksine herhangi bir dış etken ya da tahrikle ciddi bir ayrışma ya da çatışmanın olma ihtimali çok düşük.
On: Buna rağmen siyasetin yeni yol haritasını kabullenmeyen, farklı arayışlara giren isimler, eninde sonunda siyasi tarihimizde pek de makbul karşılığı olmayan ‘küskünler’ girdabında yok olup gideceklerdir.
Bizi elbette gergin, ama beklenenden daha kolay çözülecek sorunların/krizlerin olduğu bir dönem bekliyor.