Sağınıza solunuza baktığınızda siz de aynı hisse kapılmıyor musunuz?.. Gereksiz bir aksiyon.. Kaldırımları yenilenen sokakta oturan bir teyze isyan ediyordu önceki gün; “.. söküp söküp takıyorsunuz şunları, artık bir ellemeyin hele, iyiydi önceki hali..” Hepimiz biliyoruz değil mi nedenini?.. Yerel seçim makyajları.. Bakın bunu bir yere kadar anlarım. Neticede seçmen o ya da bu nedenle hizmet görüyor.. Fakat asıl takıldığım, ‘beni gör’ kampanyaları.. Genellikle mevcut belediye başkanları cadde/sokak her tarafa resimlerini asmış durumdalar boy boy.. Sanırsın karar vericiler, kimin daha çok resmi varsa onu aday gösterecek.. İyi de bu resimler hangi bütçeyle asılıyor?.. Belediyenin, hizmet için ayrılan bütçesiyle elbette.. Başkan şöyle düşünüyor herhalde; “.. şimdi harcadığım kadar harcayayım, yeniden aday olursam kazanır telafi ederim, aday olamazsam benden sonra gelecek olan düşünsün kasayı..” Bakın bu hoyratlık vatandaş tarafından da görülüyor, söylemedi demeyin.
Atatürk’ü kimseye döve döve sevdiremezsiniz
Gazi Musafa Kemal Atatürk’ün heykeli önünde saçma sapan hareketler yapan, ağza alınmayacak sözler söyleyen o zibidi ve o anları kaydeden arkadaşı tutuklandı.. Bundan sonrası yargının konusu.. Sonuçlarına göre konuşuruz.. Her türlü eleştiririz, ‘..az oldu, çok oldu..’ diye..Ancak tutuklanmadan öncesine ait bir görüntü izledim.. Dehşete düştüm.. Atatürk’e hakaret eden çocuğu yakalayan polis memuru, onu bir Atatürk büstü önünde tek ayakta bekletiyor, zorla annesine küfrettiriyor ve ardından da tekmeleyerek karakola sokuyordu.. Bir saniye.. Atatürk ortak değerimiz. Kimseye laf ettirmeyiz, tamam da burası da bir hukuk devletidir.. Kimse kendine ‘Şehrin Azizleri’ misyonu yüklemesin.. O çocuk Atatürk’e hakaretten ne ceza alması gerekiyorsa alsın fakat o polis de kendi yasalarını koymaya kalktığı için cezalandırılsın. Ayrıca söyleyeyim.. Böyle Atatürk’ü sevdirmeye çalışıyorsanız, sevdiremezsiniz.. Bilakis nefret ettirirsiniz.. Yani amacınız buysa yolunuz yol değil..
Uyuşturucu ile mücadelede çakmak gazı ve ojeye bakılıyor mu?
İçişleri Bakanlığının narkotik konusunda verdiği güçlü mücadele herkesçe görülüyor.. Polis, bilinen tüm uyuşturucu maddenin satıcısından gençlere ulaşmasını engellemek için, elinden ne gelirse yapıyor.. Fakat maalesef sorun bu kadar basit değil.. Bütün uyuşturuculardan çok çok daha kolay ulaşılabilen ve hemen hepsinden çok daha tehlikeli bir madde bağımlılığı tehlikesiyle karşı karşıyayız.. Büyük tehdidin adı, çakmak gazı.. Burada anne/babalara ve öğretmenlere büyük görev düşüyor.. Burası tamam.. Fakat bence polis, kendi sorumluluk bölgesindeki; mahalle bakkalı ya da market kasiyeri gibi kişilerle iş birliği yapmalı.. Çakmak, yapıştırıcı, oje, aseton, tiner gibi ürünleri satın alan çocuklar takip edilmeli.. Kurtarılmalı.. ‘Nereden bileceğiz ne amaçla aldığını?’ diyen olursa arz edeyim, bakkal yahut nalbur, bir bakışta anlar..
Laiklikle eşcinsellerin öpüşmesi arasında nasıl bir bağlantı var?
Gagabulut kullanıcı adıyla internette dolaşan ve eşcinsel kimliğini öne çıkararak fenomen olmaya çalışan bir tiple tanıştık geçen gün.. Kendince ‘doğruluk mu cesaret mi’ türü mini yarışmalar tertipleyip para ödülü veriyormuş.. İki erkek çocuğun öpüşmesi karşılığında da çocuklara 50’şer TL ödül vermesiyle gündeme geldi son olarak.. Bu eşcinsel imrendirme videosunun sonunda ise o sihirli sözcüğü söyledi; ‘Laiklik’… ‘Laiklik kazanacak’ dedi.. Şimdi bakın kavramlar nasıl bir operasyonla birbirine yaklaştırılıyor görüyor musunuz? Bu yarım zekanın bunu bilme ve anlama ihtimali yok. Ama ona sokaklarda dağıt diye para veren kimse, işte onun hesabı bambaşka..