Mustafa Kemal Paşa, İzmir'de Latife Hanımın konağına gittiğinde girişe Yunan bayrağı sererler. Paşa hemen bayrağın kaldırılmasını ister: "Bayrak milletlerin onurudur; asla ayaklar altına alınmaz! " der.
Bu, hiç de saygıyı hak etmeyen, İzmir ve çevresini işgali sırasında yapmadığı rezillik kalmayan Yunanlıların bayrağına bile saygı duyulması gerektiğini vurgulayan bir Türk'ün soylu duruşudur. Ama Yunan'ın böylesi bir duruşu yoktur. Olmadığını da Selanik'de Türk bayrağını yakarak kanıtlamıştır.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u Doğu Roma İmparatorluğundan aldı. Yunanistan'la uzaktan yakından ilgisi olmayan bir devletten yani.
İstanbul Birinci Dünya Savaşı sonrasında işgal edildi. Türk ordusu 6 Ekim 1923'de istanbul'a girerek kenti işgalden kurtardı. İstanbul'un ne işgaline ne de sonrasına bir tek Yunanlının katkısı vardır. Kısacası İstanbul hiç bir zaman Yunan toprağı olmamıştır. Aya Sofya'nınsa ne yapılışında ne de sonrasında Yunanlıların varlığı söz konusudur!
Türkiye söz konusu oldu mu akıllara zarar bir aşağılık duygusu içinde çırpınan Yunanistan, salt Hristiyan olması nedeniyle Avrupa'nın koruyucu kanatları altında kendine bir yer edinmiş ve Türkiye'ye diş geçiremeyeceğini bildiğinden salt havlamakla yetinmiş bunca yıldır.
Türkiye'nin son yıllarda hem Güney Avrupa hem de Orta Doğu'nun hatta Kuzey Afrika'nın en güçlü ülkesi konumuna gelmesi salt Yunan'ı değil Macron gibi "kifayetsiz muhterisleri" bile çileden çıkardı. Macron ve Fransa'nın korkusu Afrika'da hala sömürdüğü ülkelerden kovulma korkusudur. Sömürgelerden edindiği gelirler olmadan ayakta duramayacağını anlayan Fransa, Türkiye'nin Libya hamlesinden sonra iyice korkuya kapılmış, Yunanistan'ı hamisi gibi davranmaya başlamış ve uzaktan tehditler savurmaya yeltenmiş. Ancak karşısında son derece kararlı ve güçlü bir Türkiye görünce de AT'ın NATO'nun kapısını çalarak yardım dilenmiş ancak bu iki kapı da suratına çarpılmış.
Bundan böyle Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'da Türkiye'siz herhangi bir sorunu çözmek mümkün değildir. Fransa ve çırağı Yunanistan'ı çileden çıkaran da budur işte!