Bizim yargının sabıkası kabarıktır. ‘Bizim yargı’ ne? Niye bu kadar sahipleniyorum?
Yok, sahiplenmiyorum. Olsa olsa ‘teberri’ edebilirim. ‘Teberri?’ Teberri, ‘beri’ olduğunu ilan etmek. ‘Beri olmak?’ Uzak olmak. Üstlenmemek.
Burada, ‘bizim’ demek, bir benimseme ifadesi değil. Bizim ülkemize, bizim tarihimize ait olduğunu anlatmak için.
Yoksa nesini benimseyebilirim, İskilipli Atıf Hoca’yı zulmen öldürmüş bir yargının?
Evet, oradan başladı. İstiklal Mahkemeleri’nden.
Evveli var mıdır? Vardır elbet. Yoksa nereden çıkacak, ‘Kadı efendi, benim halimi unutma’ hikayeleri.
(Adam, kadıya halı vermiş, rüşvet olarak. Muhakeme sırasında da, verdiği halıyı hatırlasın, yanlış yapmasın diye öyle uyarıyor. Hikaye işte!)
Ankara’da, Samanpazarı’nda sıralanan idam sehpaları nedir? O idam edilen insanların boyunlarına asılı yaftaları kim yazdı, kim mühürledi?
Tarihin en büyük yargı rezaletlerinden birisidir Yassıada. Kimdi, adadaki hakim, savcı, mübaşir kisveli hokkabazlar?
Al 12 Mart’ı vur 12 Eylül’e. İkisi de birbirinden kirli. Çok yazdım, tekrar etmeyeyim.
İdam şart mıdır, zulüm olması için?
12 Eylül’de milletin Metris’te, Mamak’ta, Diyarbakır’da gördüğü işkencenin haddi hesabı yok.
28 Şubat’ta az mı gittik mahkemelere?
‘Vicdan’ ve ‘cüzdan’, facianın derinliğine nazaran, ‘drama’nın en sığ, en basit replikleridir.
Kötüdür, ‘bizim yargı’nın sabıkası.
Yargıladığı insanlardan dahi kötüdür.
Yakın misaldir, paralellerin yargı üzerinden yaptığı kumpaslar.
İşadamından sözümona himmet sızdırmak için.
Polis müdürünü tasfiye edip yerine kendi paralel adamlarını koymak için...
Dinlemeler, gözetlemeler, suç üretmeler, delil üretmeler...
Hesap edin, paralelci, ihaleye rakipsiz girsin diye, rakip firmanın adamlarına pat, bir soruşturma. Topla hepsini, iki gün sorgula. Paralel ihaleyi aldıktan sonra sen sağ ben selamet.
Paralel subayı terfi ettirmek için, paralel olmayan subaya soruşturma açmalar, dava açmalar.
Bunlar hep yargı işleri.
Hazret-i Ömer’dir, “Adalet mülkün temelidir” sözünün sahibi.
İsterseniz, ‘mülk’ kelimesini ‘yönetmek’ olarak tercüme edin.
İsterseniz ‘iktidar’ olarak.
(Ama sakın ‘emlak’ olarak tercüme etmeyin, buraya uymaz.)
Arapçasında ‘esasül mülk’ deniliyor. ‘Mülkün esası.’
‘Temel’ kelimesinin zihinlerdeki çağrışımını genişletmek için ‘esas’ kelimesini de gösterme ihtiyacı duydum.
Cümlenin daha doğru anlaşılması için, şöyle bir tercümeyi öneririm: ‘Yönetmenin aslı, adalettir.’
İki türlü anlayabiliriz, bence ikisi birden doğru: 1- Yönetmenin dayanağı adalettir. Yani, adalet, meşruiyetin kaynağıdır. 2- Yönetmenin maksadı, adalettir.
‘Yönetmek’le veya ‘iktidar’la ilgili kavramlar içinde, -hani derler ya ıssız adaya gitsen neyi götürmek istersin- hangisini tercih edersin deseler, ‘adalet’ derim.
Adaleti isterim.
‘Adalet’ olursa, gerisi tamamlanır.
Paralel HSYK, adalete yönelmiş büyük bir tehditti. Şimdilik atlatıldı.
Ben, yeni HSYK’nın, bütün fiillerinde, bütün kararlarında, adaleti, sadece adaleti gözetmesini, kirli bir sicili temizlemeye uğraşmasını temenni etsem, çok mudur?
Çoksa çok. Allah’ın hazinesi namütenahidir.
Neydi Hz. Ömer’in sözü? Adalet, mülkün temelidir.
Adaleti, sadece ‘yargı’ üretmez. Çünkü adaletin alanı, salt suçlar ve cezalar değildir.
‘Sosyal adalet’ diye bir şey vardır.
Adaleti, yasama, yürütme ve yargı birlikte üretir.
Dilimin ucunda bir cümle. Bunu birçok yerde söyledim. TV programlarında da defalarca söyledim.
Şimdi, ‘Adalet mülkün temelidir’ düsturunun ardından, burada yazmam, kayda geçirmem lazım.
Olağanüstü şartlarda, olağanüstü tedbirler almak, anlaşılır bir şeydir. Olağanüstü şiddet, olağanüstü hileler... En azından, insanların bir kısmı bunu anlar.
‘Olağanüstü’ istisnaidir. Veya istisnai olmalıdır. Bir süre sonra ortadan kalkar. Kalkmalıdır.
Cümlem, şudur:
Doğru bir idarenin hedeflemesi gereken kalite, azınlıkların, çoğunlukların, dinlerin, mezheplerin, farklı fikirlerin, grupların, bireylerin hepsinin haklarının ve hukuklarının,iktidarlar değiştikçe değişmeyecek şekilde garanti altına alınacağı bir hukuk düzenidir.
Bence, ‘Adalet mülkün temelidir’ sözüyle varmamız gereken nokta, burasıdır.
Altını çizdim: İktidarlar değiştikçe değişmeyecek şekilde.