Dünyanın en nâzik işidir adalet dağıtmak; nâzik olduğu kadar da onurlu bir iş... En büyük övgüler adaletin keskin kılıcına yöneltilir. Bavyeralı köylü hakkını gaspetmek isteyen hükümdara“Berlin’de hâkimler var”diye meydan okuyan, yanılma ihtimalini minberde dile getiren İslâm büyüğüne,“Seni kılıçlarımızla doğrulturuz”itirazını yapan insanlar çıkmıştır.
Güveniriz yargı mensuplarına, saygı da gösteririz.
Hep unuttuğumuz gerçek ise şudur: Yargı mensupları yasaları uygular... Bu sebeple yasaların âdil olması gerekir. Karakuşi hükümlere yol açacak türden aşırı cezalar da, ülkenin birlik ve dirliğini bozma sonucunu doğuracak gevşek olanlar da adaleti sağlamaktan uzaktır. Caydırıcılığı tadında bırakmak, hoşgörüyü de sınırlı tutmaktır esas olan...
Bizde toplumsal olaylarla ilgili yasal çerçeve uzun süre ülke gündemini meşgul eden‘sol-sağ’kavgalarının gölgesinde belirlenmiş, son 30 yıla damgasını vuran‘etnik kökenli’terör eylemleri çerçevenin daha da daraltılmasına yol açmıştır. Boynuna poşu takan gence veya gösterilerde taş atan çocuğa uzun hapis cezaları verilebilmesi, yayıncının, gazetecinin, öğretim üyesinin‘terörist’diye cezaevine kapatılması bu sebepledir.
Yani, yasaların terör gölgesinde yazılmış olmasının...
Sadece bizde böyle değil; 11 Eylül (2001) eylemleri sonrasında gereksiz bir paranoyaya kapılan ABD de, birbiri ardına çıkartılan yasalarla, ‘dünyanın en özgür ülkesi’ olma amacından sapmıştır. Geçen gün burada yazdım: İnternette kolayca ulaşılabilen bir metni tercüme etti diye Arap asıllı bir Amerikalı 17,5 yıl hapis cezasına çarptırılabilmiştir. Koyu renkli olmak veya Arapça isim insanların başına iş açmaya yetmektedir ABD’de...
Aşırı ceza ülkelerin imajlarını bozduğu kadar amacına ulaşsa bari; hayır, tam tersine, ülkenin kuruluş amacından sapması pek çok Amerikalı’yı tepki vermeye sevk etmekte, bizde ise devlet ile millet arasındaki bağı zayıflatmaktadır. Sert yasalar işe yarasa Arap ülkelerinde hareketlenmeler yaşanamazdı.
“Yasalar gevşek”yaygarasıyla sertleştirilen yasal çerçeve terörü durdurdu mu, yoksa daha mı azdırdı ülkemizde?
Denge önemli; hayatın her dalında olduğu gibi adalette de önemli...
TBMM şu sıralarda Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanmış ‘3. Reform Paketi’ni görüşüyor; Bakanlar Kurulu da bu hafta yine aynı bakanlığın ‘4. Reform Paketi’ni gündemine alacak. Paketlerde son zamanlarda tartışmalara sebep olmuş, içte ve dışta eleştiri konusu yapılan bazı yasa maddelerini ıslah edecek düzenlemeler var. Yargılama süresini kısaltmaya, tutukluluk uygulamasını zorlaştırmaya,‘eylemci’tanımını daraltmaya yarayacak düzenlemeler...
‘Özel yetkili’savcılar ile yargıçların yetkilerinin daraltılmasına itirazlar geliyor; hem de geçmişte adalet mekanizmasının kendi aleyhlerine çalıştığını bildiğimiz çevrelerden... Oysa şimdiki yasal çerçeve yüzünden gelen eleştirilerin önemli bir bölümü hükümete yakın itirazcı çevrelerin imajını içte ve dışta zedeliyordu; eleştirileri daha da koyulaştıracağı için, uygulamaların devamına esas onlar karşı çıkmalı.
Vaktiyle demokrasi ve özgürlük standartlarının yüksekliğiyle iftihar eden -ABD gibi- ülkeler yarıştan koptular; Türkiye bu alanda liderliği ele almanın yollarını aramalı.