Sabri Gündüz... 32 yaşında...
15 Temmuz işgal teşebbüsüne karşı, o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü’nde işgalciye direnirken vuruldu, gazi oldu.
İşgalcinin püskürtülmesinin üzerinden geçen 19 ayda Sabri Gündüz 46 ameliyat oldu. Ay başına düşen ameliyat adeti, 2,4!..
Bu satırları yazdığım 20 Şubat 2018 tarihinde, yani dün, Sabri Gündüz 47. ameliyatına girecekti. Ameliyat öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Gündüz’ü evinde ziyaret etti. 15 Temmuz gazisi Sabri Gündüz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, işgalcinin vurduğu ayak düzelmeyince ayağını kestirme kararı aldığını söyledi.
Sabri’nin ayağı kesilirken bir yerlerden de “kalbime bıçak saplanıyor, içim burkuldu” sesleri duyuluyordu. Yanlışlığa mahal vermemek adına hemen belirteyim, bu lakırdılar Sabri Gündüz için değildi!
Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan, yargılandıkları Fethullahçı Terör Örgütü davasından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldılar. İşte bu ceza birilerinin kalbini sıkıştırmış, içini burkmuş.
Mezkûr 3 isim, 15 Temmuz akşamına kadar FETÖ’nün medyasında söyledikleriyle ve yazdıklarıyla terör örgütünün tabanını diri tutmuş isimler. Tıpkı 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta olduğu gibi, gazeteci ve yazar hüviyetleriyle cemiyete ülkenin gidişatının kötü olduğunu ve acilen müdahale edilmesi gerektiği fikrini aşılamaya çalıştılar.
İşte bu isimlerin ve Ali Bulaç gibilerin FETÖ’den yargılanmaları, ceza almaları adalete, hukuka aykırıymış, kalpleri burkuyormuş!
Mâdem gazeteci ve yazarların yargılanmaları, ceza almaları adaletsizlikse halkı bombalayan askerlerin de yargılanması adaletsizlik! Halkı bombalayan genç bir yüzbaşı, “Ben bunların yazılarından etkilenerek darbeye kalkıştım, onlar yargılanmıyorsa benim de yargılanmamam gerek” derse verilecek cevabınız var mı?.. Yanlış hatırlamıyorsam 12 Eylül darbesi sonrası kendilerini eleştiren bir gazeteciye darbeci generallerden bir tanesi şunu söylüyor: “Sizin yazılarınızı okuyarak bu işe kalkıştık!”
Ilıcak ve Altan kardeşler ağırlaştırılmış müebbet değil de birkaç yıl hapis cezası alsaydılar da aynı şeyler söylenecekti. Mevzu hak hukuk değil, mevzu, geçmişte aynı sofralarda oturmanın getirdiği ahbap çavuş ilişkisi. Vefa duygusu diyelim de hassas kalpleri incitmeyelim!..
Bu hassas kalplerin, 15 Temmuz akşamı FETÖ’ye ait televizyon kanalında canlı yayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ölmediğini duyunca eli ayağı karışan ‘gazeteci’ Kerim Balcı için de aynı rikkati göstermeleri gerekmiyor mu; neticede o da bir gazeteci, yıllarca örgütün yayın organı Zaman gazetesinde İsrail’in sesi oldu!..
Mensuplarını katalogla evlendirdiği gibi örgütle bağlantılarını saklatarak kadını kocasına, kocasını karısına takip ettiren ajan bir yapılanmada yer alanlara kefil olanlar demek ki örgütü çözmüşler! Bir zahmet bildiklerini devlete de anlatsınlar da, ankesörlü telefon kullananların peşinde olan polisimiz rahat bir nefes alsın. Daha dün sabah, ankesörlü telefonla irtibat sağladıkları tespit edilen 170 FETÖ mensubu asker hakkında gözaltı kararı çıktı; 170 şüphelinin 106’sı hâlen orduda muvazzaf asker! Bu rakam size bir şey ifâde ediyor mu?..
Evet, ben de adalet istiyorum! Sabri’nin kesilen bacağının tekrar eski sağlığına kavuşturulmasını, zindan arkadaşım Halil’in 15 Temmuz’da alınan canının tekrar geri verilmesini, FETÖ’cülerin tankla ezdiği Türkan Türkmen Tekin ablamın 3 çocuğuna tekrar sarılmasını istiyorum! Bu talepleri yerine getirin ben de sizlerin adalet istediğiniz konusunda ikna olayım!
Hem FETÖ’cülerin elimizden aldıklarını bizlere geri veremiyorsunuz hem de FETÖ’cülerin işledikleri cürümlerin fikir babalarına ceza verilince ah vah ediyorsunuz.
Sizin adalet dediğiniz nasıl bir şey yahu, acıkınca yiyebiliyor muyuz!..