24 Ocak'ta yaşanan yoğun karın sebep olduğu trafik tıkanması sırasında ve sürecinde gece gündüz çaba sarf eden belediyeler dâhil tüm kamu görevlilerine teşekkür etmek insanlık borcudur.
Böylesi durumlarda ekipler ve ekipmanlar yetersiz kalabilir. Yeter ki ekipler zafiyet göstermesinler ve imkânlarının tamamını seferber etsinler.
Buna rağmen afetle baş edilemiyorsa kimseyi kınamamak gerekir.
Mesela ulaştırma bakanlığının sorumluluk alanında bulunan İstanbul çevresindeki 867 km'lik yolun 23 km'sinde tıkanma yaşanmış bakanlık ekip ve ekipmanları gayret etmişler ve bu tıkanma kısa sürede giderilmiştir.
Kaldı ki, orada ihmal varsa yönetim zafiyeti varsa o da hem eleştiriye hem de kasıt yahut ihmal varsa soruşturmaya tabidir.
İBB'de ise durum tamamen farklıdır.
İBB yönetim zafiyeti sergilemiş ekip ve ekipmanlarını kullanmamıştır.
Çünkü hazırlık yapılmamış meteorolojinin ikazına rağmen gereken tedbir alınmamıştır.
Tedbir alınmaması da doğrudan yönetimle alakalıdır.
Her zaman söylediğim gibi İBB başkanlığına seçilen şahıs makamın hakkını verebilecek kapasiteye, kabiliyete, ufka ve birikime sahip değildir.
İBB bu şahsa birkaç beden büyük gelmektedir.
Teslim aldığı belediye saat gibi tıkır tıkır işleyen bir kurumsal yapıya sahipti. Partizanca tutumlarıyla birikimli kadroları devre dışı bırakıp İstanbul'u benzer afetlere karşı dirençsiz hale getirdi.
Mesela, AK Parti döneminde halk ekmek 2 bin 945 (536 büfe 2409 market bakkal) noktada halka ekmek ulaştırılırken CHP döneminde bu sayı 910'a(603 büfe 307 nokta) düşürüldü. Haliyle kapatılan noktaların müşterisi açık olanlara yüklendi ve kuyruklar oluştu. Bunu da hükümet aleyhine pahalılık algısına malzeme yaptı.
Aynı beceriksizliği kar krizinde de sergiledi. Aklı fikri başka yerlerde olan şahıs, sadece AK Parti döneminde ne yapıldığına bakıp onu uygulasaydı bu kadar eleştirilmezdi.
Kabiliyet meselesi!
Hazır yeri gelmişken AK parti döneminde karla mücadeleyi özetleyelim:
1-Eylül-Ekim aylarında araç, tuz ve solüsyon gibi eksikler için ihaleye çıkılırdı.
CHP'li şahıs Eylül-Ekim'de ihaleye çıkmadı, 10 Ocak 2022 tarihli 100 bin ton tuz alım ihalesini de iptal etti!
2-Kasım ayında AKOM'da kışla mücadele toplantısı yapılırdı.
3-Kış öncesi kış tatbikatı yapılırdı.
4-Meteoroloji verilerine göre muhtemel 3 gün önce AKOM'da acil durum ekipleri hazır edilirdi.
5-Belirlenen güzergâhlara belirlenen ekipler ve araçlar konuşlandırılırdı.
Mesela 2018 kış hazırlıklarını rakamlarla özetleyelim:
Bir-7 bin 373 km'lik güzergâha 363 müdahale noktası belirlendi.
İki-7 bin 83 personel 1.357 araç görevlendirildi.
Üç-Köy içi yollarda kullanılmak üzere ilave 147 kar küreme bıçağı takılmış şoförlü traktörler görevlendirildi.
Dört-6 adet kar kaplanı 53 adet çekici vinç hazır hale getirildi.
Beş- Metrobüs güzergâhı için 33 kışla mücadele aracı konuşlandırıldı
Altı-Kritik nokta ve kavşaklara 10 bin ton tuz bırakıldı.
AK parti döneminde bunlar yapılırdı.
Kısa bir mukayese:
2017'de AK Parti döneminde karla mücadele için 136 bin ton tuz 539 ton solüsyon kullanılmış.
2022 CHP dönemi belediye 55 bin ton tuz, 31 ton solüsyon kullanmış!
Kar afeti boyunca vatandaş karla mücadele için CHP yönetimindeki İBB personel ve aracını aramış ama görememiştir!
Beyoğlu'ndaki ana arteri bile ilçe belediyesi temizledi! Hatta İBB kendi binasının önündeki yolu bile temizlemekten aciz kaldı!
Böylece, CHP'li başkan İBB'yi yönetecek ehliyete sahip olmadığını bu afette bir kez daha göstermiş oldu.
Sürpriz mi oldu? Hayır. Şahsın kabiliyeti ve gücü bu kadar!
Yüz kilo taşıyabilecek adama 500 kilo yüklerseniz olacağı budur!
Liyakat ve ehliyet sorununun ötesinde bir de kişilik sorunu var.
İstanbul'un maruz kaldığı afetlerde şahıs ya tatilde ya da İstanbul dışında bir yerlerde.
Eleştirilince de 'tatil bana yakışıyor!' diyerek kendisini İstanbul'un fevkinde gören bir garip kibir ve pişkinlik var!
İstanbullu karla boğuşurken İngiliz sefiriyle balık lokantasında fotoğrafı düşünce sosyal medyaya, yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı dâhil taraftarları haberin yalan olduğunu fotoğrafın yaza ait olduğunu iddia ederek ve fotoğrafı yayınlayanları trollükle suçlayarak meydan okudular.
Ne yapsınlar böylesi bir afette o denli sorumlu bir şahsın lokantada fotoğraf vereceğini akıllarının ucundan bile geçirememişler.
Zaten sorun da burada taraftarları bile bu mücadele anında lokantada olunmayacağını düşünmüşler.
Ama çok geçmeden şahsın lokantada olduğu ortaya çıkınca hepsi mahcup oldular tivitlerini silmek zorunda kaldılar.
Şahıs kendi sevenlerini de mahcup etmişti.
Kişilik sorunu burada bir kez daha nüksetti ve kalktı şahıs, 'Bir saatlik mola'hakkından bahsetti. Sonra da ortaya çıktı ki millet karla boğuşurken şahıs tam üç saat lokantada sefir ağırlamış.
'Üç beş aklı evvelin gündemi değiştirme çabasına hiç alet olmadık, biz işimize baktık.' diyerek halkın tepkisini üç beş aklı evvel şeklinde aşağıladı.
Halbuki İstanbullu karla boğuşurken şahıs da ayağında çizmesi karla mücadele ekiplerin yanında fotoğraf verseydi bu çileye rağmen kimse onu eleştirmezdi 'afet büyüktü o elinden gelin yaptı' denirdi.
O tersini yaptı. Dedim ya kişilik sorunu var. Kalktı bir de, 'Tepkileri umursamıyorum. Büyükelçi ile görüşmem karla mücadele kadar önemli' diyerek İngiliz'i memnu etmeyi halka hizmetle eş tuttu.!
(Kısa sürede İngilizlerle üç kez görüşmesi ise ayrı bir konu. 7 Aralık 2021'de İngiliz büyükelçisini İBB'de ağırlamış, 21 Ocak 2022'de İngiltere İstanbul konsolosuyla görüşmüş, 24 Ocak'ta da büyükelçi ile tekrar bir araya gelmiş! Aynı günlerde millet ittifakının bir diğer ortağının il başkanı da İngilizlerle görüşmüş!)
Her neyse, ebette ki İstanbul gibi büyük bir şehrin başkanını kimi diplomatlar ziyaret eder bunda şaşılacak bir şey yok!
Ancak şahıs bu görüşmeyi gizli tutmak istemiş ki kendi genel başkan yardımcısına bile bildirmemiş adamı mahcup etti!
Bu konular ayrıca tartışılır ama hepsini geçtim bir öngörüsüzlük yapmış diyelim.
İnsan bari doğruyu söyleyerek bir erdemlilik gösterir. Önce gizli tutuyorlar, sözcüsü dâhil taraftarları inkâr ediyorlar, sonra gerçek ortaya çıkınca mahcup oluyorlar ama şahsın hiç umurunda değil. İngiliz'le buluşmasını karla mücadele kadar önemli görüyor!
Çıkıp deseydi ki 'hata ettim özür dilerim' taraftarları bile birazcık olsun savunurlardı. Ama bakıyorum biraz objektif düşünenler lokantada ki üç saati savunmuyorlar olmaması gerekirdi diyorlar.
Ama şahıs 'Üç beş aklı evvelin gündemi değiştirme çabasına hiç alet olmadık, biz işimize baktık.' diyerek, 'Tepkileri umursamıyorum. Büyükelçi ile görüşmem karla mücadele kadar önemli' diyerek kendi dünyasında yaşayıp duruyor.
Doğrusu bana hiç sürpriz gelmedi. Şahıs hem kendi liyakatinin boyutunu ispat etmiş oldu hem de muhtemel bir CHP iktidarında Türkiye'nin neler yaşayacağını göstererek seçmeni uyarmış oldu! Bu itibarla kendisine teşekkür bile edebiliriz,
Tabii böylece cumhurbaşkanlığına adaylık hülyasının da sona erdiğini söylemeye gerek bile yok.