Bugünü konuşurken son 15 yıla referans vermenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde bugün konuştuğumuz her ne ise havada kalıyor ve muhalefetin sıkça yaptığı gibi, Türkiye'nin başına gelenleri, uğradığı saldırıları görmezden gelip sadece aldığı pozisyonu sorunsallaştırmak gibi ucube bir durum ortaya çıkıyor. FETÖ'nün darbe girişimini es geçerek OHAL ilanını eleştirmek, Hendek teröründe HDP'li belediyelerin PKK'ya yardım ve yataklık yaptığını konuşmadan bazı HDP'li belediyelere kayyum atanmasını eleştirmek gibi abesle iştigal eder duruma düşülüyor. Ve maalesef bu kusurlu yaklaşım şekli alıcı bulduğu gibi söz konusu yapıların Türkiye karşıtı algı çalışmalarına da katkı veriyor.
Bugünden geriye bakınca yapılan her şeyin doğru ve yerinde olduğunu iddia etmek için söylemiyorum bunları. Lakin bir süredir hükümetin takip ettiği normalleşme siyasetine dönük eleştirilerin ana eksenini oluşturan "şimdi mi akınıza geldi" söylemi hafızayı tazelemeyi zorunlu kılıyor.
Misal bir vakitler Türkiye'nin BAE ile ilişkileri çok gergindi. Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Veliaht Prensi ağırladı, BAE'ye resmi ziyaret gerçekleştirdi. Mısır'la ilişkilerimiz de malum uzun bir aradan sonra yeniden kuruldu. Türkiye'nin menfaatleri de zarar gördü bu kopukluktan. Ama tüm bunlar söz konusu ülkelerin Batılı müttefikleriyle birlikte Türkiye'ye karşı hasmane tavır almaları, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin çıkarlarını hesaba katmayan planlar geliştirmeleri ve doğrudan Türkiye'nin içine dönük müdahaleci tavırları neticesinde oldu.
Ancak bunu görmeyip devamlı surette hükümeti zemmeden yaklaşımlar içinde olmak ve bunun giderek Türkiye'nin aleyhine bir hal aldığını görmezden gelmek maalesef bizde muhalefetin milli sporu olageldi. Bu yüzden de son 15 yılda mütemadiyen bu yöntemi izleyerek yaptıkları muhalefet netice vermedi.
Aynı durum şimdi de DEM parti üzerinden işleniyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin TBMM açılışında DEM Partililerin yanına giderek tokalaşması, sohbet etmesi ve daha sonra da bu hamlesini, ezkaza, ya da öylesine bir şey olmayıp yeni bir sürecin başlangıcı olacağına dair cümlelerle sahiplenmesi "Ne oldu da Cumhur İttifakı buna ihtiyaç duydu?" ile başlayan ve "Artık Kürt oylarına mecbur tabii" ile biten panik ifadesi tepkilere yol açmış durumda.
Uzunca bir süredir PKK'ya müzahir siyasi hareketi takip ediyorum. Türkiye Kürtlerinin siyasi enerjisinin yüksek olduğu herkesin malumu. Ama bunun müstakilen Kürt siyaseti olarak okumanın ve PKK'ya mal etmenin çok yanlış olduğu ortada.
Açılım süreçlerinin Türkiye siyasetine kazandırdıkları gibi kaybettirdikleri de oldu. Ama siyaset her yeni durumda çıkış yolu aramak zorunda. Dolayısıyla bugün MHP Lideri'nin sözleriyle oluşan iklimin pozitif okunmasının Türkiye lehine olacağı muhakkak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "iç cepheyi sağlamlaştırmak" tabir ettiği politik vizyonun MHP tarafından bu şekilde algılanması ve bir yeni siyaset üslubuna dönüşmesi elbette Türkiye'nin hayrınadır.
Bazı konuları görmediğinizde etkisini azaltır, varlığını sonlandırabilirsiniz. Ama Türkiye'yi de aşan Kürt etnik kimliğini temel alan şiddet temelli siyaset artık böyle bir şey değil. Dolayısıyla MHP'nin bu konunun içinde olması başlı başına bir kazanımdır. Bahçeli'nin Diyarbakır'a, Van'a gitmesi, Ulucami önündeki taburelerde oturması bile sürece çok büyük katkı yapacaktır.
AK Parti'nin başlattığı açılım politikaları bölgesel konjonktürden nemalanmak isteyen PKK ve akıl danıştıkları tarafından akamete uğratıldı ve hatta bu süreçte Türkiye bölgesel bir savaşın içine çekmeye varacak virajlara sokuldu. Oralardan dönüldü. Ama nasıl? Muhalefetin mütemadiyen itiraz ettiği tezkereler, PKK'yla sınır ötesinde müdahaleye imkan verecek MİT kanunu vs. sayesinde bugün bu etkin mücadele yapılmamış olsaydı; PKK'nın beli bükülmemiş, Türkiye Afrin'e girmemiş, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekatları gerçekleşmemiş, Pençe Kilitler yapılmamış olsaydı bugün bambaşka şeyleri konuşuyor olurduk.
O yüzden bugün ne konuşuyorsak mutlaka son 15 yılı gözümüzün önünden geçirelim.
Açılım mı normalleşme mi?
Ben buna "açılım" demiyorum. Normalleşme...
Olması gerekene dönme.
İnşallah tez zamanda...