Pazar günü yurdun dört bir yanında lağım patlamalarına şahit olduk!
Yaptıkları binbir ittifakla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanabilen CHP takiye yapmayı bırakıp aslî hüviyetine geri döndü. Sapkınların “Onur Yürüyüşü” dedikleri yürüyüşü gerçekleştirmek için sokaklara çıktığı Pazar günü CHP’li belediyeler de sosyal medya hesapları üzerinden destek mesajları yayımladılar. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da sapkınları, “Hür doğup, hür yaşayanlar” diye selâmladı!
CHP’nin sadece Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları’ndan bir ses çıkmadı. “Çıkmadı” yerine “Çıkamadı” mı desek, hani hassas dengeler ve ittifaklar var ya! Kimbilir belki de hazırlıksız yakalandılar. Onlar da, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yayımladığı, “Önümüzdeki senelerde birlikte yürümek dileğiyle. LGBTİ+Onur Haftası kutlu olsun” mesajında dediği gibi önümüzdeki senelerde gökkuşağı kıyafetleriyle yürüyeceklerdir. Ömrü olan görür!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan şer ittifakının birleşenlerini yazarken LGBTİ’yi de ekleyince alınanlar oluyor ve sitem dolu mesajlar gönderiyorlardı. Oysaki ben ne yalan yazıyordum ne de iftira atıyordum. Kabul etseniz de etmeseniz de ittifak ortaklarınızdan biri LGBTİ’di. Yahu CHP ile ittifak yapmayı midenizi kaldırıyordu da LGBTİ’le mi ittifak yapmak midenizi kaldırmıyor! Geçiniz…
CHP kendine yakışanı, yapması gerekeni yaptı. Şaşırmanın bir mânâsı yok. Pazar günü ortaya çıkan manzara CHP’li belediyelerin kaynaklarını kimlere nasıl kullanacaklarını da gösteriyor! Batı’dan fonlanan sapkın oluşumlar CHP’li belediyeler eliyle daha da rahat hareket edeceklerdir.
Evet CHP kendine yakışanı, yapması gerekeni yapıyor lâkin bu mevzuda AK Parti maalesef kendisine yakışanı, yapması gerekeni yapmıyor. Aksine, imza attığı uluslararası sözleşmelerle sapkınlığın okullara kadar girmesine sebep oluyor.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Nas değil, feshedilebilir” dediği “İstanbul Sözleşmesi” sapkınlığın ilkokullara kadar girmesine sebep oluyor. Batı nasıl ki “Demokrasi” diyerek fiilî işgallerini meşrulaştırıyorsa “İnsan hakları, kadın hakları” diyerek de zihinsel işgali meşrulaştırıyor. “İstanbul Sözleşmesi” adı verilen sözleşme de “Kadın hakları” denilerek perdelenen bir şenî faaliyetin kâğıda dökülmüş hali.
“Cinsiyet eşitliği” denilerek çocuklara bir cinsiyet sahibi olmanın önemli olmadığı, cinsiyet değiştirmenin hak olduğu, aynı cinsteki insanların evlenebileceği ve evlatlık yoluyla edinecekleri çocuklarla ‘aile’ kurabilecekleri anlatılıyor. Aile mefhumu yerlebir edilirken, devlet tarafından koruma altına alınması gereken nesebimiz kesilmeye çalışılıyor.
Bakınız, bu işin ne tevili ne de “Bizimkiler yapmış, vardır bir bildikleri” denilecek yanı yok. Mevzu oldukça ciddi ve bizler konuşmakta, tedbir almak çok geç kaldık. Pazar günkü sapkın yürüyüşe destek veren gençlerin sosyal medya hesaplarına girip bir baktığınızda ortaya çıkan profili görünce abartmadığımı göreceksiniz.
Bizler “neler oluyor” derken sapıklar LGBTİ’nin yanına bir de (+) eklediler. Sizce bu (+) ne olabilir; ensest mi pedofili mi, her ikisi mi? Şimdi açıktan yazamadıklarını, bizlerin sessizliğiyle zamanla yazacaklar. Tıpkı yıllar önce dört duvar arasında yaşadıkları sapkınlıkları bugün sokaklarda yaptıkları gibi.
AK Parti kendine yakışanı yapmalı!..