İslam ülkelerinin sözde en önemli meselesi olan Filistin Sorunu maalesef Yüzyılın Anlaşması’yla kangrene dönüştü.
Kimsenin de umurunda değil. Arap Birliği günler sonra Trump ve Netanyahu’nun açıkladığı yüzyılın anlaşmasını reddettiğini açıkladı.
Filistin Özerk Yönetimi (sözde özerk gerçekte tutsak yönetim) de ABD ve İsrail ile ilişkilerini kestiğini ilan etti!
İslam İşbirliği Teşkilatı da nihayet toplandı. Ama şimdiden söyleyeyim aldığı kararlar kağıt üzerinde mürekkep olarak kalacak!
***
Aslında Filistin Yönetimi kararını uygulayabilse yani sadece İsrail ile ilişkileri kesebilse Batı Şeria’daki Filistinliler için özgürlük kapısı aralanmış olur. Tıpkı Gazzedekiler gibi. Gazzedekilerin hayat şartları çok ağır ama başları dik, İsrail’in esiri değiller, aksine onlar İsrail’in korkulu rüyası! En azından iç işlerinde özgürler.
Batı Şeria’dakiler öyle değil. Attıkları her adım İsrail gözetiminde ve İsrail iznine bağlı. Sözde devlet başkanı Mahmud Abbas bile İsrail’in izin verdiği oranda hareket etme imkânına sahip!
Çünkü Filistin’e giren ve Filistin’den çıkan mal ve hizmet ve de seyahat İsrail denetiminde. İsrail’in izni olmadan Mahmud Abbas dahil hiçbir Filistinli bir şehirden ötekine geçemez, İsrail’in izni olmadan dışardan ilaç dahil bir mal alamaz dışarıya bir mal satamaz.
***
Abbas’ın İsrail ile ilişkileri kesmesi söz ile mümkün değil ama gerçekleşebilecek ciddi bir tehdittir.
İsrail’e olan bağımlılığı azalttığı gün Filistinliler için zor bir dönem başlar ama tünelin ucundaki ışığı görürler.
Nasıl mı? Çok basit.
Suriye’yi saymıyorum, Ürdün, Lübnan ve Mısır Filistinlilerle olan hudud kapılarını sonuna kadar açtıkları gün, Filistinliler mal ve hizmet alışverişini sınırdaş olan bu üç ülke ile yapmaya başladıkları gün, Abbas’ın İsrail ile ilişkileri kesme tehdidi eyleme dönüşmüş olur. İşte o zaman İsrail tek taraflı anlaşma ilan etmek yerine masaya oturmak zorunda kalır ve Filistin sorununda gerçekçi bir mesafe alınmış olur.
İşte tam bu noktada sorulması gereken soru şudur?
Ürdün, Lübnan ve Mısır hudud kapılarını Filistinlilere soruna kadar açar mı?
Maalesef açmazlar, açamazlar!
Meselenin özü de budur. İİT veya Arap Birliği ne karar alırsa alsın Filistin’in özgür dünya ile irtibat kuracağı Ürdün, Lübnan ve Mısır’ın tutumuna bağlıdır Filistin sorununun geleceği.
***
Hadi Ürdün’ün ve Lübnan’ın eti ne budu ne diyelim.
Arap dünyasının bence devlet özelliklerine sahip tek ülkesi olan Mısır Abbas’ın İsrail ile ilişkilerini kesme kararını onaylayıp Gazze’deki Refah kapısını sonuna kadar açarsa, Sina tarafından da bir kapı açarak Filistin özerk yönetiminin mal ve hizmet alışverişine imkan sağlarsa Arap Birliği de buna destek verirse, Filistin sorunu çözüm yoluna girmiş olur.
Lakin üzülerek belirteyim ki, bunların hiçbiri mümkün değil.
Mısırdaki darbeci yönetim, bırakın kapıları sonuna kadar açmayı, Gazze’deki hastaların tedavisi için bile Mısır’a girişlerine izin vermeyen bir kukla yönetim. Mısır yönetimi Gazze halkına karşı İsrail’in bile cesaret edemediği zulmü yapan ABD İsrail güdümünde bir yönetimdir.
Merhum Mürsi’ye karşı niye darbe yapıldı, Suriye’deki muhaliflerin Esed’i düşürmesine niye engel olundu zannediyorsunuz?!
İsrail’in güvenliği için, İsrail’in işgalini sürdürebilmesi için!
***
ABD İsrail Yüzyılın Pazarlığı’nı açıklarken Mısır’ı ve petrol ülkelerini ikna etmeden mi açıkladı zannediyorsunuz?!
Va’d edilen 50 milyar doları kim verecek zannediyorsunuz?
Geçen hafta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in bir tivitini okudum. O hesap gerçekten de Kays Said’e mi ait bilemiyorum ama içeriği muhteşem.
Diyor ki:” Bir asırdan daha uzun bir süre önce Yahudi zenginleri, Yahudilerin Filistin’e göçmesine izin karşılığında devletin borçlarını ödemesi için Sultan 2. Abdulhamid’e topladıkları 50 milyon altın lirayı teklif ettiler. Abdulhamid bu teklifi kesin bir şekilde reddetti.
Bugün ise siyonizme hizmet amacıyla yapılan yüzyılın anlaşmasını uygulamak için 50 milyar dolar toplayanlar Arap yöneticilerinin ta kendileri!”
Evet acı gerçek bu.
Filistin’in esareti Mısır ve diğer güçlü Arap ülkeleri özgürleşinceye kadar devam edecek görünüyor!