Bu sezon, Türkiye’ye gelir gelmez sahaya sürülen futbolcu ordusu ile karşı karşıyayız. İki gün içinde maça çıkarılan yabancılar, daha takım arkadaşlarının adını bile öğrenemeden maça çıktılar. Çok riskli bir uygulama ve traji-komik bir durum. Bazı örnekler başarılı olsa da, genel toplamı baz aldığımızda; aceleciliğin ters teptiği görüldü. Trabzon’da Nwakaeme ve Ekuban, Bursa’da Sakho gibi isimler sükseli bir başlangıç yapsalar da; yıldırım hızıyla gelip kadroya girenlerin çoğu hayal kırıklığı oldu.
F.Bahçe’de Reyes; geldi,girdi, oynadı... İkinci kez kadroya ne zaman gireceği belirsiz. Çünkü ortada yoktu. Ayew de aceleyle sahaya sürülen isimlerden biri... O oynuyor ama kimseye umut/coşku/heyecan vermiyor. İlkonbirden her an kesilebilir,
Beşiktaş’ta Roco, Akhisar’a karşı oynadı ama, oyundan alındı. Sonraki maçta yüzüne bakan olmadı. Harun, Frey, Karius, N’Diaye de; iyi bir başlangıç yapamadı.
Slimanı dersen, ehh... Onyekuru sırıtmadı. Ama yetmez!
***
Geçen gün yazdığım bir yazıda, ligimizin geçmiş yıllarında gelir gelmez sahaya sürülenlerin acı akibetlerini tek tek anlatmıştım. Örnekler çok ve acılarla dolu...
Yeni takımıyla birlikteliği az olan yeni futbolcular; daha adlarını bile bilmediği takım arkadaşlarıyla ortak paydada buluşamıyor. Genelde uyum sorunu yaşıyorlar. Arada fırlıyanlar, yapılan işlemin doğru olduğu kanısını pekiştirmemeli... Temel kural, aceleci davranmayı reddeder.
Geçmişe dayanan kurallarımızdan biri; yeni gelen transferlerin, aradan 15 gün geçmeden sahaya sürülmelerine izin verilmemesiydi. Sanki o mecburiyet, yeniden gelmeli. Çünkü büyük dramlar yaşanıyor.
***
Yeni gelen futbolcuyu, en kısa sürede sahaya sürme rekoru F.Bahçe ve Ali Şen’e ait... Cuma günü gelen oyuncu varsa; Ali Şen federasyona fazla mesai yaptırıp gece yarısı çıkarttığı lisansı, ertesi gün yürürlüğe sokuyordu. F.Bahçe’nin idman sahasını bile göremeden, sahaya sürüldüler. Kimbilir kaç kere oldu.
Bunlar yanlış şeyler... Yaptığınız işte heyecanınız ve aceleciliğiniz değil, önce mantığınız hakim olsun.