Bizde transferler, genellikle emmebasma tulumba tekniği ile yapılır. Üç büyüklerden biri, transfer yaparak yeni futbolcuları emer; hemen arkasından diğerleri basarak karşılık verir. Olanlara bir bakın... Beşiktaş Aboubakar’ı alır almaz; G.Saray De Jong’u, F.Bahçe ise Lens’i kaptı. Biraz kaba kaçacak (Afedersiniz) ama, halk arasında buna sidik yarışı denir... Çünkü bu durumda, öncelik ihtiyaç değil; rakipten geri kalmamak gelir!
İşler böyle yürüyünce de, ilk tökezlemede sızlanmalar başlar. Aldıklarını nasıl elden çıkaracaklarını düşünmeye koyulurlar. 3 büyükler arasındaki son transfer taaruzları, yine bu eksen etrafında oluşmasına rağmen; sanki isabet oranları bu kez yükseldi. Mesela Aboubakar ve Gökhan İnler’in Beşiktaş’a gelişi... Mesela Lens’in Fenerbahçe’ye katılımı... Mesela De Jong ve Siqthorsson’un Galatasaray’a koşması... Hatta Vagner Love’ın Monako’dan Alanyaspor’a transferi, “Ne çıkarsa bahtına” türünden alımlar olmadığı belli... Beşiktaş, eski oyuncusu Arınç’ı kiralayarak stoper sorununa çözüm ararken, aynı mevkide Cruzerio’dan Massias takviyesiyle de son noktayı koymak üzere... Bir de Eto’o konusu var. Oldu gibi ama, kesinleşmedi... Gelirse iyi olur. Çünkü Aboubakar konusunda çok emin değilim. Adamın daha ilk idmanında ayağı burkuldu. Gökhan İnler iyi seçim.
Caner’in, özel hayatı ve sportif yaşamında geçirdiği son dönemler yüzünden; pek de eski günlerinde olduğunu düşünmüyorum. İnter’e gitti, çok çabuk döndü... Bunun psikolojik travması öyle çabuk gitmez. Adam durmadan darbeler yiyor... Çıkıp harika oynaması beklenemez.
G.Saray, De Jong ve Sigthorsson dışında, Serdar Aziz ve Tolga takviyesiyle de iyi bir harç yaptı. Ama F.Bahçe’nin Sow’u bu kez kiralamasına pek sıcak bakamadım. Açıkçası Lens de gözümü doyurmadı. Umarım yararlı olurlar. Geçen yıl yaptığı onca transfere rağmen; en acılı sezonlarıdan birini yaşayan Trabzonspor’un, yeni kadrosuyla ne yapacağını bir tek Allah biliyor. Bakacağız ve göreceğiz.