Türkiye ile aynı gün, 3 Ekim 2005 günü AB müzakerelerine başlayan Hırvatistan önümüzdeki hafta resmen AB’nin 28. Ülkesi oluyor.
Türkiye ise üç yıllık bir aradan sonra, Gezi olaylarının tozu dumanı arasında, yeni bir fasıl açıyor.
AB, son zirvesinde alarm zilleri çalan işsizlik için reçete yazmaya çalışırken, Suriye konusunda Batı’daki eksen kaymasına adapte olmaya çabalarken, Türkiye ile mesafeli ve seviyeli bir ilişkide kararlı. Suriye konusundaki hassasiyeti paylaşan AB ülkelerinin Türkiye konusundaki sorumlu reflekslerini bir kenara not edelim.
Ankara’da da, Brüksel’de de ve hatta bütün AB başkentlerinde herkes biliyor ki, Türkiye’nin tam üyeliği yakın gelecekte gerçekleşmeyecek. Ancak, AB süreci Türkiye’nin katetmesi gereken bir güzergah.
Bu güzergah terkedilecekse bile, AB üyesi bir ülkenin seçim takvimi değil, bizzat Türkiye’nn kendi dinamikleri belirleyici olmalı.
Türkiye’nin AB süreci Sarkozy’nin Fransası’nın her seçim sürecinde malzeme yapıldı. Şimdı sıra Almanya’da sonbaharda gerçekleşecek seçimlerde... AB’de Türkiye kadar etkili bir seçim malzemesi yok.
Türkiye’de yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelere mal bulmuş mağribi gibi atlayan çevrelerin abartılı refleksleri süreci zorladı. Ancak şu nokta da unutulmamalı ki, yine bu gelişmelerden çıkış reçetesi de AB ile işbirliği halinde hazırlansa daha fazla etki gücüne sahip olacak.
Gezi olaylarının tozu dumanı indikçe tablo biraz daha netleşiyor. Muhasebesi herkes için uzun sürecek. Artıları ve eksileriyle herkes birbirinin yüzüne bakacağı ve birarada yaşayacağı için yine çözüm önerilerinin ve saptamaların bizden olması elzem.
Sorumsuz karikatürist
Dışarıdan ahkam kesenlerin peşin yükümlülüğü ve sorumsuzlukları ise ayrı bir tartışma konusu. Bu sorumsuzluklara ısrarla imza atan isimlerden birisi de Le Monde’un karikatüristi Plantu.
Plantu, Fransız Le Monde gazetesiyle özdeşleşmiş bir isim. Günlük karikatürlerinde yaşanan politik gelişmelere kendi yorumunu katıyor.
Türkiye’yi de yakından tanıyor. Mesleki ve kişisel bağları çok yakın Türkiye ile.
Türk meslektaşlarıyla ve de arkadaşlarıyla sürekli yakın temasta. Bütün bu yakın temaslarına karşın, Plantu Gezi olaylarıyla ilgili karikatürlerinde alenen manipülasyon yapıyor. Türkiye ile ilgili kültürel kodlarda provokasyon sınırına yaklaşacak yorumlar yapıyor. Türkiye’deki olaylarla ilgili karikatürlerde kullandığı cami ve başörtüsü gibi sembollerde İslamofobik çizime imza atıyor.
Başında sinekler uçuşan bir Başbakan Tayyip Erdoğan resmediyor!
Karşısında da hortumla tazyikli su sıktığı bir AB üyelik süreci!
Önceki bir karikatüründe de cami minaresini silah olarak kalabalıklara yönelten bir Başbakan çizmişti.
Gezi olaylarına farklı yorumlar ve yaklaşımlar getirilebilir. Ancak dışarıya yansıyan yorumların ve onların sonuçlarının ortaya çıkardığı Türkiye tablosu oldukça üzücü.
Türkiye öğrenci Konseyi’nin Paris çıkarması
Türkiye’deki Frankofon üniversite öğrencileri bir inisiyatif başlattı . Önce hazırlık amacıyla Paris’i ziyaret ettiler. Senatörler, milletvekilleri ve sivil toplum örgütleri temsilcileriyle görüştüler. Özetle, “iki ülke arasında çıkan krizlerden memnun değiliz, çözüm için kafa yoralım,” temalı bir çerçeve belirlediler. Devamında da iki günlük bir toplantılar zincirinde Türkiye-Fransa ilişkilerini ele aldılar.
Türkiye Öğrenci Konseyi üyesi öğrenciler, ilki Maison de l’Europe’da düzenlenen yuvarlak masa toplantısında, ardından da Fransız Senatosu’nun bir salonundaki değerlendirme toplantısında Türkiye-Fransa ilişkilerini mercek altına aldılar. Paris’in prestijli salonlarında düzenledikleri toplantılar iiçn genç öğrenciler kendi çabalarıyla arı gibi çalıştılar. Adrenalini bu kadar yüksek memleket gündemi arasında bu titiz çalışma dikkatlerden kaçmasın derim.