GÜL: CHP'nin desteği olmasaydı dokunulmazlıklar kalkmaz, Demirtaş da yargılanmazdı.Tutukluluğa veya tahliyeye karar verenler bağımsız mahkemelerdir. Yasalar aday olan tutuklu serbest kalır demiyor.
CHP’NİN BAŞÖRTÜSÜ SİCİLİ BELLİ: ‘411 EL KAOSA KALKTI’
Kendisiyle Gaziantep’teki seçim çalışmaları sırasında buluşup konuştuğumuz Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, CHP adayı Humarrem İnce’nin insan hakları karnesini değerlendirdi: 16 yılda AK Parti’nin getirdiği bütün demokratik kazanımları Muharrem İnce geriye götürecektir. Mesela başörtüsü ile ilgili net şekilde “bu bir özgürlüktür, sonuna kadar destekliyorum” demiyor. İnce’nin söylemi ötekileştirici, kamplaştırıcı ve endişe verici bir söylem. Nitekim geçmişte bu konuda yaptığı açıklamalarda ‘başörtüsünün özgürlük değildir’ diyor. Zaten bunlar rövanşist yaklaşımda muhalefet. AK Parti’nin getirdiği ekonomik, siyasi, demokratik kazanımları geriye götürüp insanların elinden almaya yönelik bir tutum içindeler. 24 Haziran’ı iple çekiyorlar, bir yere kadar geliyor kendilerini zor tutuyorlar. CHP’nin ne yaptığı ortada. “411 el kaosa kalktı” anlayışı ve bunu AYM’ye götüren CHP’nin ta kendisidir.
Meclis aritmetiği HDP’nin barajı aşmasına bağlı olarak değişecek. Demirtaş da cumhurbaşkanı adayı ama terörden dolayı tutuklu. HDP kampanyasını mağduriyet üzerine kurdu. Millet İttifakı bileşenleri HDP’yi ittifaka almadılar ama Demirtaş’ın salıverilmesini istiyorlar. Demirtaş neden içeride, neden dışarıda değil?
CHP istediği için içeride. CHP’nin verdiği oylarla dokunulmazlık kalktı ve Demirtaş yargılandı. Bağımsız mahkemelerin verdiği karar tutuklama ve yargılama da sürüyor. Burada Hükümetin, AK Parti’nin tutuklama ya da diğer süreçlerle ilgili söyleyeceği bir şeyi yoktur. AK Parti ve MHP dokunulmazlıkları kaldırdı çünkü ya terörle aranıza mesafe koyacak ya siyaset yapacaksınız. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında AK Parti ve MHP’nin oyları yetmez, HDP’nin oy verecek hali yok, demek ki CHP de oy verdi. Anayasa değişikliğinde Meclis böyle bir tercih yaptı, bağımsız mahkemeler de böyle bir karar verdi. Tutuklu birini aday gösteren HPD’dir. Kimse buradan mağduriyet kahramanlığı çıkartamaz.
YASALAR ‘ADAY OLAN SALIVERİLİR’ DEMİYOR
Sadece HDP değil İnce, Akşener ve Karamollaoğlu da şunu ima ediyor; “Erdoğan kendine rakip olmasın diye Demirtaş içeride”.
Net söyledim; CHP’nin desteği olmasaydı dokunulmazlık kalkmaz, yargılama olmazdı. Tutuklamaya ya da tahliyeye karar verenler bağımsız mahkemelerdir. Ayrıca kişi tutukluyken aday gösterildi, belli kısıtlamalara tâbi olabileceği biliniyor. Başka tercih yapılabilirdi yapılmadı. Böyle bir gerekçe tahliye kanunumuzda yok. Aday kişi serbest kalır, demiyor yasalarımız.
YARGI AK PARTİ’NİN DEĞİL TÜRK MİLETİ’NİN
Partiler bunu nasıl söylüyor peki? Yürütmenin yargıya müdahale etmesini talep etmek demek değil midir bu aynı zamanda?
Serbest kalsın demek öyledir. Yargı AK Parti’nin yargısı değil, Türk milletinin yargısı ve bağımsız. Kimsenin bunu söylemeye cüret etmeye hakkı yoktur. Bu, yargıya haksızlıktır. Böyle bir şey kabul edilemez. Herkesin de bu sürece saygı göstermesi lazım.
PENSİLVANYA’DAN İNCE’Yİ Mİ ARADILAR?
CHP Cumhurbaşkanı adayı İnce “Amerikalılar beni aradı, Türkiye Gülen’i usulüne uygun istememiş” dedi…
Amerika’dan aradılar dedi ama kim aradı, nereden aradı söylemedi. Washington’dan mı, Pensilvanya’dan mı? Açıklaması lazım. Muhtemelen işletmiştir birileri.
Hükümet İnce’yi davet edip dosyaları açtı. CHP adına inceleme yapan heyet de bir rapor hazırladı ama İnce iddiasını sürdürdü. Dedi ki; 1) 120 klasör verdik dediler, 27 klasör var 2) Elden verdikleri dosyaları göstemediler 3) Suç tarihi belirsiz, 2011’e bile atıf var. Adalet Bakanı olarak cevabınız nedir?
İnce ilk başta usule uygun değil dedi. Sonra esasa geldi, deliller yeterli değil dedi. Darbeyi FETÖ’nün yaptığına dair delillerin yetersiz ve ilişkisiz olduğunu söyleyenler FETÖ’cülerdir oysa. ABD bile bunu söylemedi. Dosyalarla ilgili de şu kadar, bu kadar diyorlar ama tarafımızdan ABD’ye 86 klasör teslim edildi. Muhatabımız ABD’dir. Usulüne uygun olarak da teslim edildi. 26-27 Ekim 2016’ta Bekir Bozdağ Bey -Adalet Bakanı idi- tüm belgeleri muhatabına veriyor. Sonra dosyalar yine resmi kanallarla bir daha veriliyor. Bize göstermediler dedikleri dahil bütün belgeleri incelediler ama daha neyi incelediklerini bile bilmiyorlar. Diyor ki iki dosyada talep geç verilmiş bekletilmiş.Gecikme de yok bekletme de.
İADE TALEBİ YARGISAL FAALİYETTİR
Bir defa şunu bilmeleri lazım. İade dosyaları hâkim-savcılar, yargı makamınca hazırlanır. Adalet Bakanlığı hazırlamaz. Yargı hazırladıktan sonra evrak Bakanlığa gelir. Bakanlık posta tenzil memurluğu değildir. Dosyayı alır, uluslararası sözleşme literatürüne uygun mu değil mi diye inceler, sözleşme ve mevzuata göre evreke ilave edimlesi gereken hususlar varsa mahallinden yani mahkeme veya savcılıktan ister, sonra -binlerce sayfayı bulan- evrakın İngilizceye çevirisi yaptırılır ve gelir gelmez de muhataplarına gönderilir. Türkiye Cumhuriyeti iade hususunda dünyadaki en yetkin hukukçulara sahiptir. Bakanlığımızdaki hâkim ve savcılarımız çok yetkindir. Yani bir, bu yargısal bir faaliyettir, taleplerin içeriğini biz belirleyemeyiz, bu yargının işidir. İki, Adalet Bakanlığı sürecin sözleşme ve mevzuata uygun biçimde ilerdlemesini sağlıyor, aracılık yapıyor. Üç, delil yok verilmemiş gibi bir şey mümkün değildir. Zaten ürettikleri bütün bu iddialarla başta dile getirdikleri ama altında kaldıkları ilk iddialarını karartmaya çalışıyorlar.
ÖNCE ABD’YE, FETÖ’YÜ İADE EDİN DEMESİ LAZIM
Cumhurbaşkanlığına aday bir isim temelsiz bir iddiayı nasıl atabilir ortaya?
15 Temmuz’u FETÖ’nün yaptığına dair kesin deliller, mahkeme kararları var. Gülen’in iadesi ile ilgili gerçekten samimi olunsa ABD’ye, onu arayanlara yüksek sesle şunu söylemesi gerekir:
“Sen ne hakla beni arıyorsun, siz önce Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği talebi yerine getirin”.ABD’ye “terör elebaşını niçin koruyorsun” diye yükleneceğine gelip Türkiye Cumhuriyeti’ne yüklenmek hiçbir siyasetle ve hukukla bağdaşmaz.
Biz hodri meydan deyince iddianın hata olduğunu gördüler. Eksik olsa CHP’nin incelemesine izin verilmez. İncelettik. Hata eksik bulamayınca mızrak ellerinde kaldı, çuval arıyorlar ama bulamazlar çünkü doğru değil. Türkiye Cumhuriyeti eksiksiz, usule uygun ve tüm delilleriyle vermiştir iade talebini. Olması gereken ABD’nin dosyayı yargı mercilerine mahkemeye iletmesidir, Amerikalılara söylenmesi gereken de budur.
KEMAL KILIÇDAROĞLU İNCE’Yİ YALANLADI
CHP Genel Başkanı, dosyaları inceleyen heyetin üç sayfalık rapor hazırladığını, bir nüshasını kendine, bir nüshasını İnce’ye ilettiğini, rapora göre talebin usulünce ve tam olduğunu söyledi. Yorumunuz nedir?
Tablo şu: CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, CHP Genel Başkanı tarafından yalanlanmıştır. Herşey ortada, iddiaların ciddiyetsizliği ortada. Bu tablo karşısında fazla bir şey söylemeye gerek yok sanırım.
BİZ REFORMCU BİR HÜKÜMETİZ
15 Temmuz’dan sonra askeriyenin, yargının, emniyetin içerisinde FETÖ’cü terör mensuplarını ne yapacaksınız? İhraç için OHAL’e ihtiyaç var. Bugün çıkmazsa ne zaman çıkacak OHAL? Türkiye’nin birliği ve kamu düzeni için OHAL kararı alınınca CHP 20 Temmuz darbesi diyor. FETÖ’cülerin yaptığı darbeye darbe diyemiyor, buna diyor. OHAL anayasal bir yönetim biçimi. Anayasal kalkışma, anayasal düzeni ortadan kaldırma halleri olduğunda MGK talebi, Meclisin onayıyla yürürlüğe giriyor. Bir kişinin kararı ile değil. OHAL sürecinde hukuka uygun davranıldı. Amacımız normalleşmedir. OHAL ile ilanihaye gidecek bir hükümet değiliz, reformcu bir hükümetiz.
DERDİMİZ SKOR DEĞİL ADALET ZATEN İTİRAZ YOLUNU BİZ AÇTIK
KHK’larla mağdur olan ihraçların tesipiti ve adaletin tecellisi için ne yapacaksınız hükümet olarak?
FETÖ darbe girişiminden sonra FETÖ ile irtibatlı kamu görevlilerinin ihracıyla ilgili kanun hükmünde kararnameler çıktı. Bunlar memur ama kamu hizmetinde değil örgütün emrinde. Sizin bunları ihraç etmeniz gerek. 100 bin civarında ihraç var. Elbette hukuk çerçevesinde delillerle yapıyorsunuz ama bir kişi için bile yanlış varsa mekanizmalarını kuralım dedik hükümet olarak. OHAL Komisyonu kuruldu. Normalde atılan kişinin başvuracağı yer yoktu, komisyonu hükümetimiz kurdu. Bu işlemlere karşı yargı yollarını açan hükümetimizdir.
Hükümet terörle mücadele ederken oluşan mağduriyetleri gidermekten de sorumlu mu diyorsunuz?
Biz FETÖ ile mücadele ediyoruz. Skor değil bizim derdimiz, adalet. Devleti terör örgütü ve uzantılarından korumak, bunu da adalet ve hukuk çerçevesinde yapmak için titizlik gösteriyoruz. Elbette kararı OHAL Komisyonu verecektir. Komisyon bağımsız bir kurum. Bizim beklentimiz Komisyonun hızlı karar vermesi. Vatandaşımızın da öyle.
Başvuru çok Komisyon yetişemiyor şikâyetleri var?
Her üyenin tetkik manada raportörleri var. 230 civarında çalışan var. İlgili kurumlardan gelen hâkimler, müfettişler dosyaları çalışıyor. Mühim olan bu tarihe kadar olmayan mekanizmanın kurulmasıydı. Yeni sistemde takipsizlik kararları, banka, bakanlık verileri, savunmaları gerekçeleri hepsi sisteme entegre. Kuruluş tamamlandı, teknik çalışmalar bitti, sistem hızlandı.
MİLLETİN İRADESİNE MUHALEFET
Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemine geçişin temel adımlarından ilki 2007 kriziydi. Bugün parlamenter sistem güzellemesi yapanların parlamenterleri odalarına kilitledikleri herkesin malumu. Millet “vekili aradan çıkarıyorum Cumhurbaşkanını ben seçiyorum” dedi. Millet seçiyor artık Cumhurbaşkanı’nı. Milletin evet dediği anayasa değişikliğinin daha mürekkebi kurumadan milletin gözüne baka baka diyorlar ki “sen anlamazsın”. Milletin değerleriyle, duygusuyla, reyi ile dalga geçmektir bu.
MİLLETİMİZ 7 HAZİRAN’I UNUTMADI
7 Haziran sendromunu milletimiz unutmadı. AK Parti birinci parti çıksa da hükümeti kuracak sayısı olmayınca halkımız o akşam “eyvah” dedi. Ben vermesem de olur dediğinde, AK Parti’nin Türkiye’de huzur, istikrar ve kardeşliğin teminatı olduğunu 7 Haziran öğretti Türkiye’ye. Kürt kardeşlerimin evinin önünde çukurlar kazıldı, Ceylanpınar’da polislerimiz şehit edildi. Şehirler terörize edildi. Siyasi istikrarla birlikte ekonomik istikrar bozuldu, fabrikalar işçi çıkarmaya başladı.