Son yüzyılın şekline ve olayların gelişmesine baktığınızda, yıkımların üzerine inşa edilen bir tasarım mimarisi olarak Anglo Sakson ittifakını görmekteyiz.
Daha sonra kurdukları İsrail’le birlikte bu dağılımın dozajını yükseltebildiler. Peki, neden dağıtmak üzerine bir inşa etmeyi başarı olarak bize sunmaktalar? Sadece soğuk savaş dönemindeki savaş ve krizlere baktığınızda, yavaş yavaş genelden özele doğru hareket ettiklerini anlıyoruz. Şu anda Suriye özeline baktığımızda nasıl bir dağılım sürecinin peşinde olduklarını görmemek elde değil. Peki, 100 yıllık hedeflerden vazgeçecek bazı açıklamaların manası nedir? Burada samimiyet testine gerek kalmadan şunu söylemek mümkün! Amerikan çıkarları, stratejilerinin de üstüne basa basa anlattıkları gibi, var oluşunu başkalarının elinde olanları sahiplenmede görmekte. Kalıcı olmaları için, dar gelirli insanların ve ülkelerin cüzdanına göz dikecek kadar da barbar yaklaşımla karşı karşıyayız.
ABD; “Suriye’den askerimi çekeceğim” beyanında bulundu. Trump, bunu Erdoğan’ın baskısı ve kararlı duruşu üzerine söylemek ve bunu eyleme dönüştürmek zorundaydı zaten! Çünkü uzun zamandır gizlemeye gayret ettikleri oyunlarını, yüzlerine vura vura onları ikna etmeye çalışan bir Erdoğan gerçeği karşısında, biraz hareket etmeleri gerekirdi. İşte Suriye’de, Türkiye’nin karşısına çıkmadan da gireceği yerlerde bulunmamayı doğru bulan, taktiksel bir yanaşma olarak bakarsak olaya, ilerideki önümüze çıkarılacak yeni kurgu ve oyunları doğru tespit etmemize yardım etmiş oluruz. Erdoğan önemli bir dünya lideri. Trump bunu anlayacak kadar akıllı ve hesap kitaplı. Askeri olarak çıkılacak yerlerde Türkiye'nin varlığı önem kazanacaktır. Her şeye rağmen sabırlı ve tedbirli olmak şarttır.
Şimdilik önemli olan şey şudur. Türkiye bunlara, oyunlarını askıya almaya veya değiştirme zorunda bırakan baskıyı ve aklı kullanmakta. Türkiye gerçeği bunlara gidişatı değiştirmek için yeni oyunların peşine düşürebilecek güce sahip. Lakin halen buralardan tamamen çekileceklerini düşünmek mümkün değil. Esasında doğru olanı budur, tamamen çıkmaları ve coğrafyanın kaderini yerel unsurlara bırakmaları şarttır. Bu durumda neler olur? Tabii ki sancı uzun sürer. Tabii ki yerel faktörler içerisinde İran dahil herkesin kendi hamleleri devreye girer. Fransa filan bu durumda boşluğu doldurmak isteyecek. Coğrafyanın en büyük tehdidi İsrail Devleti'nin yönetiminin zihniyeti büyük felaketlerin süreceğini bize anlatmakta. Lakin şu da bir gerçek ki; Türkiye'nin coğrafya üzerindeki olumlu etkisi ve en önemlisi İslam coğrafyasına bakış açısı ileride büyük olumlu değişimin çimentosudur. Buralara varana dek ön kesme işlemleri devam edecek. Yeni oyunlarını, Türkiye'nin içine yansıtmak isteyecekleri dalgaları şimdiden göz önünde bulundurmak zorundayız. Trump'la Erdoğan arasındaki sıcak ilişkilerin önemi var.
Ve elbette İsrail Başbakanı Netanyahu'nun sinirli beyanının ve kaotik ortamı derinleştirme çabasına hizmet etmesinin bile, Trump-Erdoğan arasındaki son mutabakatlarla alakası vardır. En büyük terör göstergesinin mimarı, Netanyahu'nun Erdoğan'ı ve Türkiye'yi hedef göstermesi, nasıl bir oyunu bozduğumuzun işaretidir. "Giderek daha fazla agresifleşecekler" dememin sebebi budur.
Türkiye'nin ve Erdoğan'ın, sadece Müslümanların değil mazlum olan tüm bölgelerin insanlarına ve onların sesine destek veren tek adalet mercisi olması, sessiz çoğunluğu harekete geçirecek güce sahiptir. İşte bu durum, coğrafyamızın geleceğini de şekillendirecek. Türkiye'nin sapasağlam ayakta kalması ve geleceğin sesi olmaya devam etmesi, hayati ehemmiyet taşımaktadır. Acele etmeden coğrafyada olacaklara odaklanmak ve oyun içindeki oyunu okuyarak karşı oyun kurma zorunda olduğumuz dönemdeyiz. Dünyaya yeni söz ve yeni fikir üretip sunan ve içinde adalet barındıranların dönemi başlayacak. Türkiye tam da bu yolda...