ABD dünyadaki satranç oyununa İran’ı resmen dahil etti. Tabii ki İran’ın hamlelerini ciddiye almak gerekiyor. Nasıl oldu da Oğul Bush’un döneminde, şer ekseni doktrininin KAHRAMANI olan İran, günümüzde ABD’nin İslam coğrafyasında taraf mukabili oldu veya bu rol dizayn edilmeye başladı.
Aslında İran’la ilgili olumlu gelişmeye sevinmemek elde değil. Sonuçta “Müslüman, Müslüman kardeşinin başarısına sevinmelidir” felsefesini öğretti bize İslam. Ama burada neden meseleye sadece Müslüman kardeşimizin başarısı olarak bakabilmiyoruz olaya acaba.
Neden ABD fikir değiştirdi? Şer ekseni kahramanı olarak tanımladığı İran mı değişti?
Yoksa İran geleneksel politikalarından vaz mı geçti?
ABD haksız olduğunu mu anladı?
Ne oldu da sükunetle Şii Hilal gözükmeye başladı.
Aslında bu durumu Ruhani göreve geldiğinde, hemen yazmıştım. İran’ın yeni döneminin sinyalinin Hasan Ruhani ile verildiğini görmüştüm.
Elbette olaya safiyane bakarsam, buna Müslüman olan herkesin sevinmesi lazım. Lakin benim tedirginliğim daha da artmaya başladı. İran’ın başarısı mı beni rahatsız etti? ABD’nin İran’ı yok etme planının başarısız olması tabii ki olağanüstü sevinç duygusu yaratmakta. Lakin bu “yok” etmenin silahla değil, farklı yöntemle İran’ı Ortadoğu satrancına dahil ederek, İslam’a vermek istediği yarayı düşündükçe, İran’ın buna hayır diyemeyeceğini anladıkça rahatsız olmamak elde değil.
“İran kullanılıyor” havasını vermekten rahatsız olmayacak, çünkü nihai hedefi KULLANMAKTIR. Mantıklı değil mi? Aslında buna da sevinmemek elde değil. Hep İngilizler, Yahudiler, Haçlı zihniyeti bizi kullanmayacak ya. Biri de, bizden onları kullansın. Ne kadar kulağa hoş geliyor, bu cümleleri düşünmek bile. Ama hal ahval, o değil. İran kendi menfaatini, ümmet menfaatinden, İslam dünyasının menfaatinden hep üstte gördü. Dayandığı devlet anlayışının temelini, bu teşkil etmektedir. Benim bir türlü “ dindaşımın başarısı” olarak göremediğim bu tablodan korkmamın nedeni budur.
Evet İran ciddi bir devlet. Hatta bu kadar baskılara rağmen toplumun mihenk taşlarının yerinden oynatılamaması, ayrıca analiz ve araştırma konusudur. İran’ın güçlü olması, coğrafyanın geleceği için çok anlamlıdır. İran’ın ekonomik kalkınması da bir Müslüman olarak bakıldığında sevinilmesi gereken bir durum olurdu. Ama ben neden bu Tahran’dan bu kadar rahatsızım. ABD’nin yeni kurgusunun yeni aletine, bilerek ve isteyerek gidebilecek niteliğinden mi korkuyorum.
Yoksa kendi menfaati için Alemi İslam’a bir yeni tuzak mı geliyor, korku dolu içgüdümdendir mi bilemiyorum.
Ama bildiğim bir şey var. Bu coğrafyanın kabusu hiç bitmiyor ve bitmeyecek gibi. Çünkü Haçlı zihniyeti artık coğrafyaya direk, kendi asker ve silahları ile girmiyor. Bir zamanlar dolaylı yaptıkları, Müslüman’ı Müslüman’a düşürme planlarını, artık direk yapmakta. İran neden Esad’ı halen destekliyor? İran’ın Şii yayılmacılığı ABD’nin işine neden yaramaya başladı? Acaba ufukta Sünni-Şii çatışması mı var?
Canım Türkiye; bir an önce içerideki sorunları çöz. Başkanlığa geç. Erdoğan’ın zekasını, liderliğini, devlet adamlığını, Davutoğlu’nun bilgeliğini, ileri görenliğini iyi değerlendir. Bu coğrafyayı kurtarsan kurtarsan ancak sen kurtaracaksın. Sen kurtarmalısın! Ama önce içindeki hainlerden kurtul... Geç kalmadan KURTUL...