ABD Dışişleri bakanı John Kerry’nin dili mi sürçtü yoksa?
Dünya satranç tahtasının şahının ağzından kelimeler öylesine çıkmayacağına göre, Washington, Şam konusunda kabuk değiştirmeye başladığını nihayet alenileştiriyor diyebiliriz.
Ne dedi John Kerry geçen Pazar günü? Suriye lideri Beşar Esad ile görüşülebileceğini söyledi. Bu açıklamadan birkaç gün önce ABD gizli servisinin şefi de “Suriye devlet mekanizmasına bağlılığını ilan etti.” Devlet mekanizmasının yıkılmasından yana olmadıklarını beyan etti. Sonra ver elini Washington’dan gelen resmi ayar açıklamaları. Birbiri ardına Dışişleri, Beyaz Saray sözcüleri, üstüne danışmanlar ABD’nin Suriye politikasının “esasında değişmediğini” anlatmaya çalıştılar. Pek diplomatik bir ifade olmayacak ama daha güzel ifade edecek bir kelime bulamadım burada durumu anlatacak: “Yersen!”
Ğri oturup doğru konuşalım: ABD, Esad’dan vazgeçmek istemeyeceğini bu açıklamalarla ilan etmiş durumdadır.
ABD, meşruiyetini yitirmiş Şam rejimini yeniden gündeme getirerek Suriye’deki farklı gruplara da hareket alanı sağlamış oluyor bir bakıma. Bu yorumu yapan siyasi gözlemciler, Washington’un Suriye konusunda verdiği sinyallerin “politikasızlığın politikası” olduğu görüşünde.
ABD, Suriye konusundaki adımlarıyla Rusya-İran ikilisine de göz kırparak, Ortadoğu’da bu iki gücün hareket alanını genişletmelerine müsaade ediyor.
İran’ın Irak’ta etkisinin artması, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin İran’ın adımları sonucu hareket alanının daralması Washington’un işine geliyor. ABD’nin Türkiye’nin etkinliğinin artmasına karşı İran’ı sahaya işbirliğine elverişli bir ortak olarak görmesi de pek uzak olmasa gerek. Ortadoğu burası... Oyun içinde oyunların coğrafyası.
Seçimlerden sonra Türk-İsrail ilişkileri
Benjamin Netanyahu, İsrail seçimlerinde yeniden birinci çıktı. Başa baş bir seçim yarışı gerçekleşti ama yeniden İsrail politikasının direksiyonuna geçmeyi başardı. İsrail halkı Netanyahu’yu sevmiyor. Washington, özellikle Filistin devletinin varlığına karşı açıklamaları nedeniyle İsrail Başbakanı’na mesafeli duruyor. Ama Ortadoğu’nun istenmeyen adamı Netanyahu yerli yerinde duruyor. Türk-İsrail normalleşme sürecinde de bundan sonra istenmeyen adamın varlığında adımlar atılacak. Normalleşme sürecinde top İsrail’in sahasında. Özür, tazminat ve ambargonun yumuşatılması şartlarında İsrail’in adım atması gerekiyor. Atlantik ötesi bir nefretin temsilcisi olan Netanyahu başta olduğu sürece de üzerinde çalışılan yumuşama gerçekleşmeyecek gibi. Buraya not düşelim.