ABD nereye girdiyse oraya fitne, fesat, kargaşa, kan, gözyaşı, yolsuzluk, istismar ve ihanet götürmüştür.
ABD'den yardım isteyenler ve ona güvenenler hep kaybetmişler bin pişman olmuşlardır.
İşte Irak.
ABD işgaliyle Saddam'ın diktatörlüğünden kurtulmayı umanlar, şimdi Saddam yönetimini mumla arar oldular.
Irak'ta devlet diye bir şey kalmadı. Millet zaten paramparça.
ABD bir taraftan, İngiltere bir taraftan, İran bir taraftan, Arap ülkeleri bir taraftan Iraktaki Şii, Sünni, Arap, Kürt, Türkmen ve diğerlerini istismar etmenin gayreti içindeler.
Hepsi yüklendiği için de hiçbiri tam olarak hedefine ulaşamıyor. Olan Irak halkına oluyor.
Aslında genel olarak dini açıdan Sünniler ve Şiiler görünüyor. Etnik yapı olarak da Arap, Kürt ve Türkmen olmak üzere üç büyük sosyal yapı görünüyor.
Girift bir sosyal yapı var Irak'ta.
Toplum ne tamamen dini ne de etnik saiklerle yönlendiriliyor.
Sadece Kürtlerde etnik ve dini saik uyum içinde görülüyor. Ezici çoğunluk Sünni ve şafi. Birbirlerine daha sıkı sıkıya bağlılar. Otonom Kürt bölgesi o yüzden Irak'ın en güvenli ve istikrarlı bölgesi.
Bununla birlikte küresel güçlerin güdümündeki terör örgütleri onların da uykusunu kaçıracak boyutta.
Araplar Şii ve Sünni olmak üzere iki dini yapıya sahipler.
Şiiler de iki büyük grupta toplanıyorlar. İran yanlıları ve muhalifler.
Şu anda yaşanan kriz bu iki grup arasındaki anlaşmazlık sebebiyle yaşanıyor.
Yeşil bölgeye giren parlamentoyu işgal eden grup Mukteda Sadr Grubu. Bunlar İran nüfuzuna karşı direnen Şii Araplar.
Maliki'nin liderliğini yaptığı koalisyon ise İran yanlısı.
Irak'ta bizim altılı masanın özlediği parlamenter sistem var ve seçimlerin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen hükümet kurulamıyor.
Sadr grubu başbakanlık için anılan muhtemel şahısları istemiyor, seçimlerin yenilenmesini ve sistemin değişmesini istiyor, o yüzden taraftarlarını sokağa döktü ve parlamentoyu işgal ettirdi.
Sadr nasıl bir sistem istediğini söylemiyor ama mevcut parlamenter sistemin değişmesini istiyor!
İran yanlısı grup direniyor.
Devrim muhafızlarına bağlı Haşdi Şabi ismini verdikleri Şii milis kuvvetler aslında ülkedeki İran nüfuzunun silahlı gücü sayılır.
Bu yüz binlik paramiliter kuvvet, Irak ordusuna dâhil edildi ve maaşa bağlandı. Görünüşte resmi Irak gücü, gerçekte ise İran nüfuzunun hâkim olduğu bu silahlı kuvvet, bölgenin istikrarı konusunda da üzerinde durulması gereken bir işleve sahip.
Bu grup 1500 civarında PKK militanını da Haşdi Şabi'den gösterip ayda 500 dolar civarında Bağdat'tan maaş almalarını sağlamaktadır!!!
Sorumluluğu Türkiye'ye yüklenmek istenen Duhok provokasyonu sonrasında İran yanlısı Şiilerin ve Haşdi Şabi'nin Türkiye aleyhtarı gösterileri çok anlamlıdır!!!
Tekrar konuya dönecek olursak şu anda Irak'ta yaşanan kriz, İran yanlısı Şiilerle onlara yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle muhalefet eden biraz daha Arap milliyetçisi denebilecek Şiiler arasında çıkan krizdir.
Sadr yanlıları Irak genelinde barışçı gösteri çağrısı yaparken İran yanlısı Maliki taraftarları da benzer bir çağrıda bulundu. Bu yazıyı gönderdiğim saatlerde gösteriler devam ediyordu.
Özetle Sadr, seçimlerin yenilenmesini ve sistemin değişmesini istiyor.
Bunun anlamı Kazımı başkanlığındaki hükümetin bir yıl daha görevde kalması demek oluyor ki Iraklı uzmanlar bundan ABD'nin istifade edeceğini söylüyorlar.
"Sadr'ı ABD mi destekliyor?" diye sorduğumuzda ise 'Hayır ama İngiltere olabilir!' çünkü 'Sadrın amcaoğlu Cafer Sadr İngiltere'de Irak büyükelçisi' diyorlar!
Iraklı dostlara sordum:
Peki, azınlıkta gösterilen ama gerçekte çoğunlukta olan Sünni kesim bu olayların neresinde?
Cevap: "Sünni kesim önceki yıllarda yaşananlardan edindiği tecrübe ile daha mantıklı daha gerçekçi davranıyor. Çünkü her ne kadar Şiiler birbirileriyle çatışıyor olsalar da Sünniler karşısında birleşiyorlar! Sünniler önceleri de çok bedel ödedikleri için sürprizlere dolu gelişmeleri dikkatli bir şekilde gözlemliyor ve olayların nereye evrileceğini bekliyorlar."
Iraktaki Türkmen dostlara da durumlarını sordum, "mezhebi saiklerden ziyade Türkmen kimliğini öne çıkararak birlik ve beraberliklerini devam ettirmeye özen gösterdiklerini" söyledi.
Son söz: Batı emperyalizmi Irak'ı Lübnanlaştırarak sömürmeye gayret ederken İran'ın da batının bu kirli emeline hizmet edercesine politika geliştirmesi oldukça düşündürücüdür!