AB’de Komisyon başkanının, yani bir anlamda yürütmenin başının kim olacağına ilişkin tartışmalar sürmekle birlikte, Parlamento Jean-Claude Junker’e onay verdi. Muhtemelen ay sonunda liderlerden de onay alıp görevine başlayacak. Almanya’nın Komisyon başkanlığı konusunda son derece aktif bir rol aldığını ve Junker’i canhıraş biçimde savunduğunu hatırlatalım. Lüksemburglu Junker, tıpkı Merkel gibi AB’nin muhafazakar kanadını temsil ediyor gevşek bütünleşmeye, genişlemeye, özellikle de Türkiye ile genişlemeye karşı çıkıyor.
AB’de tek mücadele konusu komisyon başkanlığı değil. Yeni dönemde AB Konsey başkanı, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi ve Ekonomik ve Sosyal Komite başkanları da değişecek ve kıran kırana bir yarış söz konusu.
Almanya, hakkını Komisyon başkanı seçiminde kullanıp kenara çekilmiş gibi gözükmüyor; her post için mücadele vermeye devam ediyor. Ancak başta Fransa olmak üzere, AB’nin güney ekseni her yarışı Almanya’nın adayına kazandırmama konusunda atağa geçmiş gibi; sürekli alternatif isimler ileri sürüyor. Hatta, ‘onun adayı olmasın da kim olursa olsun’ türünden bir tutum olduğu bile ileri sürülebilir.
Önemli postlar
İki gün önce Brüksel’de toplanan AB liderleri, adı geçen postlar konusunda karar vermek için bir araya gelmişlerdi; ancak karara varamayıp dağıldılar. Böylece ilk raundun kazananı olmadı.
AB Konsey başkanı seçiminde, sağ-sol, kuzey-güney, kadın-erkek, genç-yaşlı dengeleri gözetiliyor. Bu çerçevede AB Konsey başkanlığı konusunda daha az tartışma olduğu söylenebilir. Görevi bırakacak olan Belçika eski Başbakanı Van Rompuy ve anılarımızda, bir tören sırasında kendi ülkesinin milli marşı yerine Fransa milli marşını söyleyerek yer etmişti. Koltuğu devralmaya en yakın aday ise, Danimarka’nın sosyalist ve kadın Başbakanı Helle Thorning-Schmidt.
Thorning-Schmidt ismi konusunda Almanya’nın itirazları var. Merkel, Euro bölgesinde bile olmayan bir ülkenin Konsey başkanı olmaması gerektiğini savunuyor. Bununla birlikte, fazla etkili olamayacak gibi. Böylece Konsey başkanlığının kara Avrupa’sından İngiliz ekolüne, erkeklerden kadınlara, yaşlılardan gençlere ve sağcılardan solculara geçeceği öngörülebilir. Gerçi bu postun büyük bir ağırlığı yok, ama yine de Komisyon başkanını dengeleme işlevi görebilir.
AB liderlerinin karar alamadan dağılmasına yol açan konu ise, AB Dış Politika temsilcisi ile Ekonomik İşler’in başına geçecek isimler.
Almanya-Fransa çekişmesi
AB Dışişleri temsilcisi İngiliz Ashton’un yerine İtalya’nın kadın ve solcu Dışişleri Bakanı Federica Mogherini önerilince, ki herhalde Fransa önermiştir, zirvede kriz çıkmış.
Mogherini’ye yönelik en temel eleştiri, Ukrayna krizi sırasında Rusya’yı eleştirmemiş olması. Yani Rusya bu zirveye damgasını vurmayı becermiş. Polonya ve Baltık ülkeleri bu kişiyi katiyen istemeyeceklerini beyan etmişler. İkinci bir isim olarak da AB’nin insani yardım programlarından sorumlu Bulgar, gene kadın, Kristalina Georgieva’dan söz ediliyor, ancak bu isme de Bulgaristan Başbakanı razı değil.
AB Dışişleri bakanlığının ‘güney eksenine’ geçmesi konusunda ısrarlı olan ülkeler, sonunda Bulgaristan’a razı hale gelebilirler. İnsanın içi acıyor. Bulgaristan AB kriterlerini tam olarak yerine getirmeden üye olmuştu diye.
Fransa ile Almanya arasındaki kavga ise, Ekonomik İşler’le ilgili. Hollande bu mevki için kendi Maliye Bakanı Pierre Moscovici’yi öneriyor. Almanya ise, bakan önce kendi ülkesindeki bütçe açığını düzeltsin diyerek karşı çıkıyor. Moscovici, Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakan ekipten ve Türkiye’yi çok iyi tanır. Umalım ki Fransa bu yarıştan galip çıksın.