Çifte standardın ayan beyan sırıttığı bir ülke var karşımızda!
Erdoğandüşmanlığını diline pelesenk etmiş Abdullatif Şener’e TBB başkanıMetin Feyizoğlu’na ve HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk'ün "hayır" kampanyası yürütmesine izin veren; diplomatik dokunulmazlığı bulunan Dışişleri Bakanının iniş iznini iptal eden, bir hanım bakanın kendi konsolosluğuna girmesine mani olan Hollanda var karşımızda.
Hadi diyelim ki bu Hollandalının faşizan tavrı, peki neden hiçbir batı ülkesi bu faşizan tavrı bir cümleyle olsun kınamadı.
Sustu, yapılan onayladı!
İşte batının bittiği nokta burasıdır.
***
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Avrupa'yı Avrupa yapan değerler artık ortadan tamamen kalkmıştır, ayaklar altına alınmıştır, çiğnenmiştir. Hollanda'da bugün bu ortaya çıkmıştır ama hiçbir Avrupa ülkesi de Hollanda'nın bu eşkıya tarzı yaklaşımını kınamamıştır, eleştirmemiştir, adeta örtülü bir şekilde destek vermektedir. O nedenle artık Avrupa sona doğru yaklaşmaktadır. Avrupa rüyası artık bitmiştir" derken yerden göğe kadar haklıdır.
***
Bunlar Hollanda faşizmi sonrası söylenmiş sözler ama fotoğrafın tamamını okuyan bir tespit.
Çünkü mesele Hollanda değil. Hollanda, Avusturya, Danimarka, Belçika dahil çoğu batı ülkesi Almanya’nın yörüngesinde dönüp duran ülkelerdir. Bir bakıma AB’nin lideri de Almanya’dır.
Güçlü Türkiyetarafından ticaret ve nüfuz alanının daraltılacağı endişesi taşıyan Almanya, bakanlarımız Bozdağ ve Tüfekçi’nin programlarına engel olarak yörüngesindekilere yeşil ışık yaktı, onlar da harekete geçti.
Yani tavır Hollanda tavrı değil Almanya/AB tavrıdır.
***
Gelişen, büyüyen, güçlenenve kendi kararını kendisi veren Türkiye batıda makbul değildir.
AB’nin Kopenhag Kriterleridiye bilinen demokrasi, özgürlükler ve insan hakları sadece batılılar ve yandaşları için geçerli değerlerdir.
Ortadoğu’daki kaos ve milyonlarca Müslümanın ölmesi batının umurunda değildir. Aksine doğudaki kaosu beslemek bir batı kriteri haline gelmiştir.
Onun için de PKK’ya ve FETÖ’ye mensup müseccel teröristler, Türk bakanlara tercih edilir olmuştur!
***
Ve biz AB ile sözde hâlâ müzakere yürüten bir ülkeyiz.
Bu faşizan tavırları onaylayan AB, bize hangi değeri katacaktır?!
Demokrasi desek bu millet 15 Temmuz’da milli iradeye nasıl sahip çıkılır bütün dünyaya göstermedi mi?
İnsan hakları ve özgürlükler desek asırlardır bu millet onu da dünyaya göstermedi mi?!
Eğer o hak ve özgürlük anlayışı olmasaydı bugün Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan ve Avusturya olur muydu?!
***
Artık öyle anlaşılıyor ki batıda yükselen İslamafobia ve Türk düşmanlığı zaten ümitsiz vakaya dönüşen AB üyeliğini imkânsız hale getirmiştir.
Zaten kapalı kapılar ardında batılı yetkililer bunu da itiraf ediyorlar.
Bence ‘AB’nin kapısında bekleyen bir ülke olarak mı kalalım yoksa müzakerelerden vaz mı geçelim’ konusunu da halka sormanın zamanı gelmiştir.
Sizce?!