ABD seçim kampanyasında karşılıklı itişme sürüyor. Olumsuz kampanyadan daha çok muhalefetteki Cumhuriyetçiler sorumlu. Obama yönetimi hem kampanya yapıp hem de devlet yönetmek durumunda olduğundan, her idari ve icrai işi Cumhuriyetçiler seçim malzemesi yapma derdindeler. Cumhuriyetçiler ekonomik, siyasi, sosyal ne bulurlarsa kullanıp, -durumdan memnun olmayanların- sayısını artırmaya çalışıyorlar. Sonra da memnuniyetsizlere -çare bizde- mesajı veriyorlar. 4 yıl önce ekonomik krizin çıkışı, ekonomik balonun oluşması da Cumhuriyetçiler’in marifeti, ama faturayı Obama’ya yıkma çabasındalar.
Ekonomik veri açıklanıyor, veri iyiyse Cumhuriyetçi muhalefet Obama yönetiminin veriyle oynadığını öne sürüyor. Komplo teorilerinin biri bin para. Obama hakkında akıl almaz söylentiler yayılıyor. Gerilim, ekonomik sıkıntı, bulanık hava sanki Cumhuriyetçiler’in istediği bir durum.
Aynı durum dış politikaya da yansıdı. Seçim yüzünden Obama yönetimi dış dünyadan uzak durmaya çalışıyor, çünkü ne yapsalar Romney tarafı bir kulp buluyor. Romney dünyada esip gürlüyor: Rusya’yı düşman sayıp hedef tahtasına oturttu. Çin ile ticaret vesilesiyle kapışacağını söylüyor. Suriye’de -muhaliflere silah verin- diyor, ama -sonra ne olacak- sorusuna cevap vermiyor. İran ile en sert itişme yanlısı. Obama’nın İsrail’i yalnız bıraktığını söylüyor.
Gerçi Cumhuriyetçiler’in geçici olarak kampanya vesilesiyle atıp tuttukları da anlaşılıyor. Geçen Başkan Yardımcısı Biden -İran’ın bomba yapacak tekniği, gücü yok, sakin olun. Yaparlarsa da çaresine bakarız- demek zorunda kaldı. Yine Biden, TV tartışmasında rakibi Ryan’a -Ne yapalım İran’da savaşalım mı? Suriye’de savaşalım mı?- diye sorunca, Ryan sustu. Hatta Biden -savaş olmaz- dediğinde, rakibi Ryan da başıyla onayladı. Yani ikisi de tırmanmanın sınırlarını biliyor, ama kampanyada mikrofonu görünce, Cumhuriyetçiler kahraman kesiliyorlar.
Libya’da Bingazi’deki ABD elçiliğine saldırı ve Büyükelçi dahil 4 kişinin öldürülmesi bile Cumhuriyetçiler’in kampanya malzemesi oldu. Partizan biri sızdırdı: Elçilik birkaç ay önce merkezden ekstra güvenlik için para-kadro istemiş. Merkez de bürokratik kapsamda reddetmiş. Cumhuriyetçiler burdan başlayıp ne yönetimin sorumsuzluğunu bıraktılar, ne kifayetsizliğini... Neredeyse saldırıyı Obama’nın düzenlediğini ya da elçilik kapısını Obama’nın açıp saldırıyı davet ettiğini söyleyecekler. Sonra olayın teşhisinin yanlış yapıldığını savundular. Önce Beyaz Saray sözcüsü ve Dışişleri olayın aynı günlerde ortaya çıkan İslam karşıtı malum filmden kaynaklandığını söylemişlerdi. Sonra saldırının planlı olduğu anlaşıldı. Bu da yönetimin aleyhine malzeme oldu. Ardından Cumhuriyetçiler bu büyük ‘skandaldan’ Obama’nın bizzat sorumlu olduğunu işlediler... Karalama kampanyası öyle dayanılmaz hal aldı ki, Dışişleri Bakanı Bayan Clinton medyaya çıkıp -Bakan benim, ne olduysa ben sorumluyum- dedi. ABD devlet yapısı da ağır partizanlık altında bölünmüş durumda.
Sonuçta ABD’de pireden deve yapan ve pire için yorganı ve sistemi yakmaya hazır bir Cumhuriyetçi parti var. Siyasi kazanım için yarın yokmuş gibi hareket ediyorlar. Bu çabaları sonuç verecek mi? Çarşamba günkü TV tartışmasını, asabi bir Romney’ye karşı sert bir Obama kazandı. Bu avantajı Obama’nın sürdürmesi beklenir. Ancak Cumhuriyetçiler de her taşın altında ‘birşey’ aramaya devam ediyorlar.
twitter.com/selimatalayny