ABD güdümündeki HDPKK ve FETÖ'nün desteklediği altılı masanın, cumhurbaşkanı adayı konusundaki anlaşmazlığı malum.
CHP genel başkanı uzun süredir adaylığını pekiştirme peşindeydi ve bunu parti içinde başardı. İtiraz edenler ve gayri memnunlar bulunsa da CHP kurumsal olarak genel başkanın adaylığına kilitlendi. Partiden aykırı ses çıkmadı.
Fakat altılı masada durum farklı görünüyor. Özellikle İP kazanacak/seçilecek aday üzerinde durarak ve Mansur Yavaş ismini telaffuz ederek Kılıçdaroğlu'nun seçilemeyeceğine gönderme yapıyor.
Bununla birlikte CHP'nin genel başkanı etrafından bütünleşmesini de görüyor, adaylığını masaya dayatacağı için tedirgin oluyordu.
Bence Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretinden sonra bu tedirginlik yerini kararlılığa bırakmış olabilir.
Çünkü ABD ziyareti Kılıçdaroğlu'nun elini güçlendirmedi aksine zayıflattı.
Ziyaretin bu derece amatörce ve şeffaflıktan uzak arkasında cevapsız onlarca soru bırakacak şekilde gerçekleşmesi Kılıçdaroğlu'nun lehine olmadı. Aleyhine oldu. Kendisini savunanlar bile bu ziyareti eleştirdi.
Çünkü önemli bir muhatap bulamamış olması Kılıçdaroğlu'nun ciddiye alınmadığını gösterir.
Türkiye'nin ana muhalefet liderini hele de muhtemel cumhurbaşkanı adayıysa hangi ülke olursa olsun ciddiye alır.
Ne kadar yoğun olursa olsun ABD siyasileri ve basını adaylığını fiilen ilan etmiş Türkiye'nin ana muhalefet liderini ciddiye alırdı.
Almadı!
Türk basını takip etmek istedi basına kapalı bir seyahat düzenlendi.
Yanında götürdüğü gazetecileri bile atlatıp akıllara durgunluk verecek şekilde acemi bir muhabir gibi gerçekle bağdaşmayın bir video çekerek güya Başkan Erdoğan'a mesaj gönderdi.
Ensar ve Türgev'in ABD'deki vakfı TÜRKEN'in tamamıyla sivil bağışçıların desteğiyle yapılan öğrenci yurdunun önünde durup gerçekle alakası olmayan bilgiler üzerinden saldırması onu büyütmedi aksine küçülttü, zayıflattı. Çünkü Başkan Erdoğan'ın oğlunun TÜRKEN'le ilgisi Türgev vakfına yakınlığından ibarettir! Bu konuda geçmişte benzer yayınlar yapılmış ve iddia sahipleri rezil olmuştu!
Oysa helalleşme başlatmış genel başkan olarak o yurda gidip oradakilerle konuşsaydı ilgilenseydi daha fazla puan toplardı.
Bu yaptığıyla genel başkana yakışmayacak bir basitlik sergiledi attığı iftira ile bir de aile edebiyatı yapmaya kalkıştı.
Kusura bakmasın tam bir rezaletti!
Bu vesileyle 8 saat ortadan kaybolduğu için ister istemez bir yığın şaibenin muhatabı oldu!
Ben icazet almaya gittiği kanaatinde değilim zira Kılıçdaroğlu'nun ABD-Türkiye ilişkilerinde ABD'nin safında olduğunu dolayısıyla icazete ihtiyacı olmadığını düşünüyorum.
ABD için Kılıçdaroğlu'ndan daha uygun aday olamaz.
Bence icazete değil destek olarak yorumlanacak temaslar kurmaya gittiğini düşünüyorum. Ama destek cinsinden bir temas kurulamadığı anlaşılıyor.
Taziyeye gittiği Washington Times gazetesinin içinden bir fotoğraf bile alamadı.
Alman Marshall Vakfı'nı ziyaret etmesi ABD kapılarının açıldığını gösterir mi pek emin değilim.
Neoliberal politikalara karşı olduğunu ilan eden Kılıçdaroğlu bu politikaların ağababalarıyla görüştü üstelik de görüştüğü ilim adamları sık sık Türkiye'ye gelen akademisyenlerdi!
Ben Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretini yadırgamıyorum. Siyasetçidir herkesle görüşebilir.
Yadırgayacağım şey ziyaretin zamanlaması, amatörlüğü, şeffaflıktan uzak olması ve Türkiye'nin ana muhalefet lideri olarak Türkiye ABD ilişkilerinde bir şeyler söylememesidir.
Mesela oradan ABD'ye, 'Neden PYD'yi FETÖ'yü destekliyorsun? Neden Yunanistan'ı tahrik ediyorsun? Neden Ege adalarına zırhlı araçlar çıkarıyorsun? Neden F35 programından Türkiye'yi çıkardın? Neden Güney Kıbrıs'a uygulanan silah ambargosunu kaldırdın? Neden Türkiye'ye CAATSA yaptırımları uyguluyorsun? Neden Rusya Ukrayna savaşının uzaması için gayret ediyorsun?' gibilerden sorular sormasını beklerdim.
Şayet Türkiye politikalarını destekleyen açıklamalar yapsaydı ABD ziyaretinden kimseyle görüşmese bile ABD'yi eleştirmiş bir solcu(!) olarak güçlenmiş şekilde dönebilirdi.
Tam tersini yaptı savaş konusunda bütün dünyanın gıpta ettiği Türkiye politikasını görmezden gelip 'Türkiye'nin Ukrayna yanında durması lazım" diyerek ABD siyasetini benimsediğini açıkladı!
Washington DC küçük bir şehirdir. Oraya kadar gidip TC Büyükelçiliğini ziyaret etmemesi de ana muhalefet lideri için büyük ayıptır!
Evet, Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyareti tam bir fiyasko ile sonuçlandı ve güçlü gittiği ABD'den zayıflamış olarak döndü.
İP'in elini güçlendirdi.
Bu saatten sonra adaylıktan vazgeçmeyebilir ama ortak aday olamayacağı anlaşılıyor!
Bunun anlamı çoklu aday demektir.
Fakat ortak aday olamayacağını anladığında kıvrak bir manevrayla adaylıktan da çekilip Ekmelüddin olayındaki gibi sürpriz bir karar da verebilir!
Ben, HDPKK'nın FETÖ'nün ve masanın diğer ortaklarının destekleyebileceği ortak aday konusunda İmamoğlu'nun Yavaş'tan daha şanslı olduğunu düşünüyorum.
Varsın masa tartışadursun.
Kılıçdaroğlu ABD'de muhabircilik oynarken Cumhur İttifakı'nın adayı Astana'dan küresel krizlere çare arayan bir dünya lideri olarak bütün dikkatleri üzerine çekmiş deneyimli bir siyasetçi ve devlet adamı olarak dünyaya ve tabanına güven veriyordu.
Bütün anketler son birkaç ayda toparlanan Cumhur İttifakı'nın ülkenin umudu olmaya devam ettiğini gösteriyor.
Daha sıradan bir ziyareti beceremeyen birinin ülkeyi yönetmesini kim bekler ki?!
Masaya geçmiş olsun.
TAZİYE:
Bartın'daki patlama sonucu vefat eden işçilerimize Cenab-ı Hakk'dan rahmet-i vasia yakınlarına sabr-ı cemil ve ecr-i azım diliyorum.
Mekânları cennet olsun