Önce, günlük tartışmaların içinde kaybolmasın diye, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’e basın toplantısında söylediklerini buraya bir yazalım, çünkü önemli: “PYD’nin PKK’dan bir farkı yoktur. Liderleri de rejim tarafından Kandil’den davet edilmiştir. Şu anda üst düzey kadroların çoğunluğu PKK terör örgütünden oluşuyor. Ankara’daki son iki saldırının sorumluları da YPG-PYD kamplarında eğitilmiştir. Bu örgüt ofisini Moskova’da açmıştır. Sembolü de zaten bellidir. Dolayısıyla Irak’ta, Suriye’de ve diğer yerlerde bu tür terör örgütlerine bel bağlamak yerine Stoltenberg’in de dediği gibi NATO ve müttefiklerin çabalarıyla yerel güçleri yapılandırarak terörle mücadele daha sağlıklı ve kalıcıdır.”
Diplomasi dilinde Türkiye NATO’ya şunu açıklıkla ifade ediyor: DAEŞ’le mücadele gerekçesiyle PKK gibi terör örgütleriyle çalışacağınıza, normal devletler gibi hareket edin, gelin, ittifak olarak bu işin altından birlikte kalkalım...
France 24’ün Haseke cephesinden aktardığı görüntülerle cevabı aldık. Amerikan, İngiliz ve Fransız askerleri YPG ile omuz omuza savaşıyor!..
Belli ki, Amerikan yönetimi, DAEŞ’le mücadelede bir başka terör grubuyla ittifakı önceliğe almış durumda. Bu örgüte verdikleri silahlar, NATO müttefikleri bir ordunun askerlerini şehit etse de, yollarına devam ediyorlar.
Konu aslında bizim açımızdan kapanmıştır!..
Kızıl Kmer’den sonra PKK...
ABD’nin “bölgesel mücadeleler tarihini” bilenler açısından PKK ile kurduğu ittifak sürpriz değil. Washington, 1975-1979 arasında Kamboçya’da “kendisi gibi düşünmeyen” 3 milyon masum sivili öldürerek “soykırım”la tarihe geçen Kızıl Kmer’le de benzer ittifak kurmuş bir devlet. Sovyetler desteğindeki Vietnam’ın soykırıma son verdiği ve Kızıl Kmer yönetimini yıkarak kendisine yakın rejim kurmasından sonra yaşanılan tarihi gerçeklerden söz ediyoruz. Brzezinski’nin Çin’le kurduğu işbirliği çerçevesinde, bölgede Sovyet etkinliğini önlemek için geliştirdiği kirli bir ittifak!.. “Soykırım” sırasında Kızıl Kmer’e 15 bin askeri danışman gönderen Çin’in kanlı ellerini sıkan “taktik” bin anlayış!..
Henry Kissinger’ın Kamboçya’yı bombalama emriyle başlattığı ve soykırımcı lider Pol Pot üzerinden bu ülkeyi Çin’in kucağına itelediği süreci tamamlayan Brzezinski olmuştu, hepsi bu.
PKK, Suriye Savaşı ile birlikte hızla Kızıl Kmer’leşti. Kontrol altına aldığı bölgelerde yaptığı etnik temizlik, kendisi gibi düşünmeyen Kürtler’e dönük saldırılar ve nihayetinde, Türkiye topraklarındaki bir “vekalet savaşı”nın piyonu olması...
Amerika bir dönem kendisiyle de savaşmış Kızıl Kmer’ i bölgesel stratejileri çerçevesinde koruyup, kollamış, soykırımcı lideri Pol Pot, Amerikan müttefiği Tayland’ın himayesinde Tayland-Kamboçya sınırındaki ormanlık bölgede sürgünde ölmüştü (1998), kendisiyle hiç savaşmamış PKK ile neden ittifak kurmasın?..
Demokrasi... İnsan hakları...PKK ittifakı...
PKK’nın Türk güvenlik güçlerinin duvarına çarpan “özyönetim” macerasını başarması halinde tıpkı Kızıl Kmer gibi güneydoğuda soykırıma yöneleceğini bölgede Kürtler anladı, Amerikan yönetimi, anlamazlıktan geliyor!..
İhanet bildiri ve manşetlerinin yanında demokrasi, fikir özgürlüğü, insan hakları iddiasıyla duran bir devlet açısından hayli karanlık bir davranıştan söz ediyoruz.
Buradaki ana soru, Kızıl Kmer yönetimindeki Kamboçya, Çin’le birlikte Sovyetler’e karşı desteklenmişti, Suriye’de zemini yaratılan “PKK devleti” kime karşı desteklenmektedir?
Döndüm, Brzezinski’nin 10.Ekim.2014 açıklamasına baktım:”DAEŞ’le mücadeleyi bir Amerikan savaşı haline getirmemeliyiz, Suriye’de Amerikan postalı kötü bir fikirdir, devamı, Afganistan-Pakistan’a kadar uzanan bir çalkantı yaratır. Eğer Türkler bu işe girmekte tereddüt gösteriyorsa, Kobani’deki Kürt güçlerini destekleyip bu yolla, kendimizi genişletip, yapılandırabiliriz...” ( http://www.newsmax.com/Newsfront/Brzezinski-ground-troops-ISIS-allied/2014/10/10/id/599897/ )
Brezezinski bu açıklamayı yaptığı gün, Demirtaş’ın ayaklanma çağrısı sürüyor, Kobani gerekçesiyle 46 masum insanımız öldürülüyordu!..
Konu anlaşılmıştır...
Şimdi şu, İncirlik meselesini ne yapacağız, onu tartışalım...