Geçen hafta PYD/YPG’ye destek vermesine atfen “ABD bir terör örgütüyle ortaklık yapıyor” diye yazmıştım.
Bu bir analiz değildi.
28 Nisan 2016 tarihli gazetelerde yer alan, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter’ın Senato’da sorulara verdiği cevaplarda vardı bu.
Bakan, PYD/YPG’nin PKK ile ilişkili olduğunu doğruladı. Ardından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, “Bazı bağların olduğunu göz ardı edemeyiz, kategorik olarak hiçbir bağ yok diyemeyiz fakat YPG, PKK’dan farklı bir oluşumdur” dedi.
“Peki o halde ABD neden terör örgütünün bir unsuruna destek veriyor” sorusuna cevapları ise ortak: “Suriye’nin kuzeyinde etkili bir şekilde DAEŞ’e karşı savaşıyorlar.”
Peki öyle mi?
ABD, Koalisyon PKK/PYD/YPG’ye mahkum mu?
Değil.
Türkiye Suriye krizinin başından beri, özellikle de son 6 aydır ABD’ye ‘terör örgütlerinin kullanılmadığı’ bir DAEŞ’le mücadele planı sunuyor:
“ABD’nin ‘eğit-donat’ projesindeki Suriye muhalif güçleri (Özgür Suriye Ordusu/ÖSO) ABD ve Türkiye özel kuvvetleri ve hava desteğiyle, 98 kilometrelik Türkiye sınırından DAEŞ’i güneye doğru sürer ve Rakka’ya doğru gidilebilir.”
Ancak ABD, Koalisyon bu teklife de sağır!
Tıpkı, hem DAEŞ’in ilerlemesine, hem de göçmen krizine karşı ‘güvenli bölge’ oluşturulması önerisine sağır kaldığı ve krizin Avrupa’yı tehdit eder boyuta ulaşmasına neden olduğu gibi...
***
PKK/PYD ile ortaklık da daha büyük krizlere neden olacak.
Zira ABD “PKK ile YPG’yi bir görmüyoruz” derken, PKK tam aksine YPG’ye ABD’nin verdiği desteği ‘kendisine verilmiş destek’ olarak kullanıyor.
Bölgede ‘boyun eğmeyen’ Arap ve Kürt aşiretleri yurtlarından sürerken;
Bölgenin tek güvenli adası Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’yi tehdit ederken;
Bölgenin tek istikrarlı ülkesi Türkiye’ye karşı en kirli terör yöntemlerini kullanırken ABD desteğinden güç alıyor.
Hedef kitlesine “ABD Türkiye’ye bize karşı terörle mücadele desteği verdiğini söylüyor, bizi terörist örgüt diye niteliyor ama görüyorsunuz sahada bizimle birlikte” mesajını veriyor.
Daha ilerisi, kimi haber kaynaklarına da yansıyan, “ABD doğrudan PKK ile de görüşüyor” haberlerini de kullanıyor.
Sahadan gelen bilgiler, bu iddianın da ‘yabana atılır’ cinsten olmadığı yönünde...
***
ABD Senatosu, -her zaman olmasa da- özellikle askeri konularda siyasetçilerin, istihbaratçıların, askerlerin kaçamadığı sorgulamalar yapar.
Bunu sıkça ‘adam yemek’ için yapar, zaman zaman da Amerikan vatandaşlarının ‘sistemi sorgulamaması’ için ‘görevini yapma’ zorunluluğundan...
Savunma Bakanı Carter’ın nasıl sorgulandığına bakın:
Senatör Lindsey Graham: “YPG, PYD’nin silahlı kanadı mı?”
Carter: “Evet.”
Graham: “Raporlar, bunların PKK ile bağlantılı olduğunu belirtiyor, doğru mu?”
Carter: “Evet.”
Graham: “PKK, Türkiye için bir terör örgütü.”
Carter: “PKK sadece Türkiye’nin değil ABD’nin nazarında da terör örgütüdür.”
Graham: “Türkler’in YPG’yi silahlandırdığımız için bize kızgın olması sizin için şaşırtıcı mı?”
Carter: “Hayır.”
ABD yönetimi, ‘büyük güç’ olmanın vurdumduymazlığıyla hareket ediyor.
Ancak işler planlandığı gibi gitmediğinde, Türkiye buna engel olduğunda, ‘sistemin güvenliği’ için şu sorular da sorulacak:
- “DAEŞ’le mücadelede, terör örgütü PKK ile ilişkisi bilinen YPG’den başka destek verilecek yerel güçler yok muydu?”
- “Dünya çapında terörle mücadele ettiğini söyleyen Amerika Birleşik Devletleri adına PKK terör örgütü ile de doğrudan ilişki kurdunuz mu?”