ABD başkanlık seçimi kampanyasında adayların boyu posu ölçülürken, -ABD’nin dünyadaki konumuna ne katkı yapacaklarına- da bakılıyor. ABD, dünyada bir zamanlar tartışmasız olan liderlik konumunun gölgelenmesinden rahatsız. Birinci sıraya geçmek için uğraşan Çin, ABD’nin ensesinde. Çin’in birinci sıraya geçmesinin, ABD için hayırlı sonuçlar yaratmayacağı biliniyor. ABD bu yüzden huzursuz ve ‘Çin’i nasıl geride tutarız?’ ve ‘Hangi Başkan ile daha itibarlı oluruz?’ sorusunu soran seçmen çok.
6 Kasım seçimi yaklaştıkça taraflar en ufak açıklardan büyük sorunlar yaratarak rakibi yıpratma mücadelesindeler. Ve umulmadık konular, umulmadık yerlere gidiyor, hatta Türkiye’ye kadar uzanıyor.
Muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti’nin başkan yardımcısı adayı Paul Ryan’ın bir mali reform planı var. Radikal biçimde bütçe harcamalarını kısıp, ABD’nin yarı-batık maliyesini düzeltmeye çalışıyor. Cuhuriyetçiler’in kampanyasının önemli bölümü bu plana dayanıyor. Plan bütçe kısıntıları getirirken, Demokratlar, bu planın ABD’yi geri bıraktıracak bir plan olduğunu savunmaya başladılar.
Söyledikleri şu: Ryan planı altyapı, eğitim, bilim harcamalarını da kısıyor. Bu planı uygularsak, Çin’in gerisinde kalırız. Plan, dünya liderliğini Çin’e teslim planıdır. Yine Demokratlar Çin örneğini verdikten başka, -Diğer yükselen ülkelerin de okul eğitimine ve meslek öğretimine yüklendiklerini, yeni altyapı projeleri yaptıklarını ve bilime- teknlojiye ağırlık verdiklerini söylüyorlar. ABD’nin de bu ülkeler gibi harcama yapmasını savunuyorlar.
Diğer yükselen ülkeler kim? Çin’den sonra Brezilya, Hindistan ve Türkiye... Türkiye’nin adının bir çırpıda bu ülkelerin arasında geçmesi, önemli.
Türkiye’nin eğitim, altyapı ve bilgi-teknolojiye öncelik verdiğinin teyidi de önemli. ABD siyasileri daha önce Kongre’deki konuşmalarında Türkiye’yi Brezilya, Rusya, Hindistan’ın olduğu BRIC grubuna sokmuşlardı. Bu sınıflamalar ‘resmi niteleme’ olmasa da siyasilerin algılamasında Türkiye’nin Brezilya-Hindistan ile gruplanması ve ilk akla gelen 3-5 ülkeden biri olması dikkat çekici. ABD her ne kadar Çin ve Rusya’yı -hasım- tarafta saysa da, Brezilya, Hindistan ve Türkiye, ya ‘müttefik’, ya da ‘bağımsız, ancak rica edilirse ABD ile proje bazında müttfefiklik yapabilir’ grubunda sayılmakta.
Bu arada Demokratlar’ın resmi söyleminde ‘Obama yönetiminin Hindistan, Brezilya, Rusya, Türkiye ve Güney Afrika gibi gelişen güçlerle daha güçlü işbirliği istediği’ vurgusu da var. Yani ABD iç siyaseti dışarıya bakarken, dost sayısının azaldığı bir dünya görüyor, Türkiye dahil yükselen ülkeleri izliyor ve bu ülkelerle yakın işbirliği amaçlıyor. ABD siyaseti için Türkiye artık ‘haritada yeri bulunamayan ülke’ değil, Brezilya, Hindistan gibi akla gelen, akılda kalan ve ABD’nin iyi ilişki kurmak istediği bir ülkedir.
ABD siyasetinde asla elin titremeyecek
ABD Başkanlık seçiminde adaylar kılı kırk yararak inceleniyor, en ufak tutarsızlık ve çelişki, adaylar aleyhine yıpratma savaşına malzeme oluyor.
Demokratlar bu kez Cumhuriyetçiler’in başkan yardımcısı adayı Ryan aleyhine hatırı sayılır bir koz buldular. Milletvekili olan Ryan, Obama’nın seçim kozlarından Sağlık Sigortası aleyhine atıp tutuyordu. Şimdi anlaşıldı ki, seçim bölgesine Obama Sağlık Sigortası fonlarından yardım istemiş. Yani dışarıda Obama’ya muhalif, Obama Sigortası’na muhalif, içeride gizlice o sigortadan para istiyor. ‘Seçmenlerinin çıkarı için yapabilir, gerekirse şeytandan da para -kaynak isteyebilir- denebilir. Ama bu tutarsızlık, Ryan’ın aleyhine gelişiyor. ABD siyaseti tutarsızlığı affetmiyor.
twitter.com/selimatalayny