James Reese’in Şubat 2019’da başlattığı yolculuk, hedefine hızlı ulaştı. Amerika’nın filmlere konu olan Delta Gücü’nde 25 yıl boyunca en üst düzeyde hizmet verip 2007’de emekli olan bir asker olarak belli ki, uzmanı olduğu bir konu hayli işine yaramıştı: Detaylı planlama…
Kilpatrick Stockton hukuk şirketindeki avukatlık kariyerini ekonomi büyüme danışmanlığı ve küresel piyasalar analizleri ile de desteklemiş, neo-con/Siyonist George W.Bush-Dick Cheney’in 2000 Başkanlık seçim kampanyasında önemli rol almış, bu nedenle de 2005-2009 arasında ülkesinin Kopenhag büyükelçisi olarak geçirmiş James Cain…
Petrol dünyasının arka sokaklarının uzman ismi, Ortadoğu’nun riskli bölgelerinde görev yapmak üzere İngiltere merkezli Gulfsands petrol şirketini 1997’de kurmuş, 2008’de Suriye’nin (günümüzde PKK kontrolündeki) Block-26 petrol bölgesinden günde 17 bin varillik üretimi sağlamış bir enerji profesyoneli, John P.Dorrier…
Amerikan sisteminin farklı noktalarından aynı hedefe yürüyen bu üç ismi bir araya getiren sadece para olabilir mi? ‘Evet’ demek için hayli zorlanmak gerekiyor ama, bakın, birlikte kurdukları Delta Crescent petrol şirketinin PKK ile vardığı anlaşma siyasi sonuçları açısından şimdiden önemli hal aldı bile…
· “BİR HAYALİM VAR” DÖNEMİNDEN İMZAYA…
Belli ki, bu üçlünün fikir önderi emekli yarbay James Reese… 15 Ekim 2019’da Washington Examiner’den Tom Rogan’ın “Kürtleri Kurtaracak, Erdoğan’ı Paketleyecek, Amerikan Çıkarlarına Hizmet Edecek Anlaşma Sanatı” (1) başlıklı yazıda bugünlere uzanan planını rahat aktarıyor:
“Başkan Trump’ın Ortadoğu’ya dönük endişelerini cevaplayacak bir proje bu. Amerika bu bölgede çok sayıda kayıp verdi ve büyük bir hazine batırdı. Biz, Amerikan ekonomisine destek sağlayan bu çalışmayla Başkan’ın da desteğini alacağımıza inanıyoruz.(…) Deyr Zor’daki Kürtler’in ve Arap aşiretlerinin bu çalışmaya ihtiyacı var. Dış destek olmadan bölgedeki petrol sektörünü büyütmeleri mümkün değil, bunu Amerika yapmazsa, Rusya yapacak. Rusya önce bölgedeki bir-kaç kuklayı kullanıp petrol sahalarına el koyacak sonra da herkesi devre dışı bırakıp Beşar’la birlikte çalışacak (…) Petrolün Kürtler’in eline geçmesi Erdoğan’ı rahatsız edecektir ama, öncelikle, bölge petrolünün Türkiye’deki petrol borularından akışı için bir tarife uygulaması imkanını oluşturuyoruz. Erdoğan’ın bu tür gelirlere ihtiyacı var. Ayrıca, kendisine buradan sağlanacak gelirin PKK’nın kasasına girmeyeceğine ilişkin garantiler verilecek. Eğer bunlara rağmen yine destek olmazsa, bu kez Amerika’nın Türkiye’ye dönük ekonomik yaptırımları devreye girecektir…”
Amerikan Kongresi’ndeki Siyonist lobinin önemli ismi Senatör, Lindsey Graham’ın arabuluculuğuyla, henüz 20 ay önce kurulmuş bir Amerikan petrol şirketinin elebaşı Mazlum Kobani ile anlaşma imzalamasının 10 ay önce açıklanmış planı budur…
Belli ki, James Cain işini iyi yapmış Beyazsaray’a kadar projeyi götürmüş, John P.Dorrier uzmanı olduğu bölgenin planlamasını güzel oluşturmuş, James Reese ise savaş yıllarından aşina olduğu, eğittiği bir grupla ortak çalışmanın zeminini güçlendirmiş.
· “YENİ PKK”YA ARALANAN KAPI…
Plan, Kandil’de sembolleşen PKK’nın, o haliyle var olmamasına dayanmak zorunda. Mazlum Kobani’nin ABD ve Avrupa’da köpürtülen, PKK ile bağlantılı olmaktan çıkarılan görüntüsüne yaslanan yeni bir strateji ile karşılaşmamız kaçınılmaz görünüyor.
Ecevit’e 2000’li yılların başlarında sorduğum, “Sizce Amerika Öcalan’ı bize neden verdi?” sorusuna aldığım “Bunu biz de kendi aramızda çok tartıştık ama elle tutulur bir nedenini bulamadık” cevabını unutmam mümkün değil. Oysa, zaman, Abdullah Öcalan’ın –daha bağımsızlıkçı kimlik ve küresel dengeci alışkanlar taşıdığı için- ABD-İsrail tarafından tasfiye edildiğini ve yerine kendileriyle çok uyumlu müttefik olması için Kandil kadrosunun getirildiğini gösterdi…
Bekaa Vadisi’nde yerleşik Abdullah Öcalan’lı PKK 1.0 sürümü, Kandil ikametgahlı Murat Karayılan-Cemil Bayık’la PKK 2.0 sürümüne dönüşmüştü.Şimdi belli ki, Haseke merkezli Mazlum Kobani liderlikli bir PKK 3.0 sürümüne hazır olmamız isteniyor.
Eski haliyle artık son kullanım tarihine gelmiş PKK’nın tasfiye edildiği, yaşlı kadronun Ortadoğu’nun dışına çıkarıldığı, ama Mazlum Kobani ile terörden elini-eteğini çekmiş, aksine DEAŞ gibi terör gruplarıyla çatışan demokratik (!) halk hareketinin yerini aldığı bir senaryo…
Şu anda saatin tik-takları bu senaryo doğrultusunda işliyor olabilir. “O petrol geliri Kandil’e gitmiyor ki, Suriye halkının üçte birinin ekonomik refahı için kullanılıyor” lafı için emperyalizmin bazı düzenlemelere ihtiyacı var.
Bu plana Kandil direnir mi, Ruslar’ı yabana atmayın, eski kadroyu bu Amerikan planını hançerlemek için kullanacaktır. Bu plana, Barzani soğuk bakar mı, evet, Amerikan-siyonist ittifakın Mazlum Kobani’yi Kürt coğrafyasının tamamına dönük kullanacağını anladığı an büyük kavga çıkaracaktır…
Petrol anlaşmasını bölgedeki Arap aşiretleri kabullenir mi, hayli zor, kendilerine büyük bir pasta dilimi düşmesi için çatışmayı bile göze alabilirler…
Bu nedenle –şimdilik- sakin…
Önce bölge dinamiklerinin nereye doğru savrulacağını görüp sonrasında müdahale etmekte yarar var…
(1) https://www.washingtonexaminer.com/opinion/the-art-of-a-deal-to-save-the-kurds-placate-erdogan-and-serve-americas-interest