Devletler stratejilerini belirlerken gündelik gelişmelere göre plan yapmazlar..
Geçmişiyle bugünüyle ve gelecek projeksiyonu ile birlikte değerlendirirler gelişmeleri..
Obama döneminde, özellikle son zamanlarda iki konu öne çıkmıştı..
- FETÖ Lideri’nin iadesi konusunda isteksiz davranılması..
- Bölge ittifak gücü olarak PKK’nın tercih edilmesi..
Ve Obama bu iki mesele ile ilgili bulunduğu pozisyonu hiç güncellemedi..
Şimdi Trump döneminde, egemen bir devlet olarak Türkiye’nin, ABD ile ilişkilerin toparlanmasındaki iki kriter aynen duruyor.. Üstelik biz tavrımızı çeşitlendiriyoruz bu arada.. Yani ABD gibi sert bir tutum da takınmıyoruz.. Misal FETÖ elebaşı için, “iade” istediğimiz gibi, soruşturma süresince ABD’de tutuklu yargılanması yahut bir üçüncü ülkeye deport edilmesi de Türkiye’nin kabul edebileceği başlıklar.. Ya da PKK ile ilişkiler konusunda.. Çerçevesi doğru çizilmiş bir ilişki sistemini de tartışabileceğimizi söylüyoruz..
Ama ABD ısrarlar diyorsa ki;
- PKK benim bölge ittifak gücümdür.
- PKK’yı (PYD/YPG adıyla) silahlandırmaya devam edeceğim.
- Terör devletinin hamisi benim.
- PKK benim için DEAŞ’a karşı mücadele veren kahraman bir yapıdır.
O zaman, Hoppala yavrum yaz geldi, çarşıya kiraz geldi…
Bir dönem Bush’la çok yakın çalışan bir isim.. ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard N. Haass, diyor ki; “..ABD ile Türkiye müttefik belki olabilir ama asla ortak olamaz” .. Aynen Haass gibi düşünüyorum.. Asla ABD ile ortak olamayız.. Bunun Obama ile ya da Trump ile ilgisi yok.. Biz doğrudan teröre hedef olduğumuz noktada, terör örgütlerinin üssüne, üstelik de kılı kırk yararak operasyon düzenliyoruz ve yine de ABD bunu ‘kabul edilemez’ buluyorsa.. Kendisi 10 bin kilometre öteden gelip yalanlarla ülke işgal ediyor müslüman kesiyorsa.. Biz nasıl ortak olabiliriz ki?.. En fazla stratejik ilişki kurabiliriz.. O da bir yere kadar..
Ya bedava yapanlar!
Kasap Nusret’in‘tuz dansı’, meğer bir reklam kampanyasıymış.. Yani kendi kendine efsane haline gelen bir hareket değilmiş o bilekten tuz fırlatma hareketi.. Bu kardeşinizi takip edenler bilecektir.. İlk günden itibaren söyledim.. Değil nusr’ET, dünyanın en tanınmış markaları bile karakteristik hareketlerini spontane bir biçimde Hollywood yıldızlarına futbolun efsane isimlerine yaptıramazlar.. Olmaz. Bakın o anlı şanlı şöhretler, her o hareketi yaptıklarında hesaplarına bir miktar para yatmış.. Peki aylardır, ‘moda oldu’ zannederek bedavadan yere tuz dansı yapan yeni yetmeler ne olacak?.. Onların hakkını kim gözetecek?..
CHP zihniyeti
Bir kavram olarak CHP zihniyetini ete kemiğe büründürmeye çalışıyoruz 90 senedir.. Hemen her örnek üç aşağı beş yukarı oturuyor aslında.. Ama geçenlerde sosyal medyada ‘Jay Hawkins’ adıyla yazan bir hesapta bir tanım gördüm.. Tam isabet.. “…CHP zihniyeti dediğimiz olgu, smokin giydirip operaya götürerek evriltmeye çalışılan, ruhsal açıdan sakatlanmış bir neslin tezahürüdür…”