Ankara ile Washington arasındaki gerilim, ABD’nin Türk vatandaşlarına vize hizmetini kaldırması, ardından da Türkiye’nin mütekabiliyet esası gereği hiç alttan almayarak ve gayet yerinde olarak ABD vatandaşlarına vize engeli koymasıyla dört başı mamur bir krize dönüştü.
Skandalın müsebbibi ABD Büyükelçiliği kararını “yaşanan son olaylar” gibi muğlak bir sebeple gerekçelendirirken “ABD misyonunun tesis ve personel güvenliği” gibi meçhul bir zaruretle güçlendirmeye çalışması ise tam bir manipülasyondu.
Washington, personeli Metin Topuz’un FETÖ şüphesiyle tutuklanmasından rahatsız.
Ama söz konusu zanlı dokunulmazlık zırhıyla kuşatılmış bir diplomat değilken, Türk hukuk sistemine bağlı bir TC vatandaşı iken Washington yerel bir personelinin ifade vermesinden, belki itiraflarda bulunmasından neden rahatsız olur ki?
Üstelik savcılık, adı geçen kişinin 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçlerinde yüzlerce aktif ByLock kullanıcısı FETÖ üyesiyle “yoğun” irtibatlı ve bir kısmının yurt dışına kaçışında suç ortaklığı bulunduğunu, isimleri sayılan 121 kişinin FETÖ ve darbe suçundan yargılanmakta olduğunu somut olarak ortaya koymuşken?
ABD gibi bir devlet alelade bir FETÖ şüphelisinin itiraf edeceği hangi bilgi nedeniyle NATO üyesi bir müttefiki ile köprüleri atar?
Kim bu adam? ABD’nin nesi olur?
SINCE 1982
Metin Topuz’un büyükelçilikteki görevi 1982’de başlamış. 1970’lerde CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze’nin Başkan Jimmy Carter’a “our boys have done it / bizim çocuklar başardı” diye müjdelediği 12 Eylül askeri darbesinden iki yıl sonra yani. Tam da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ Çatı Davası İddianamesinde tespit ettiği gibi 1970’lerde ekilen FETÖ tohumunun 1980 darbesiyle birlikte devlet içine sızdırıldığı tarihlerle eş zamanlı.
Ancak “our boys” bu kez başaramadığı için mi hayal kırıklığı yaşamakta ABD?
40 yıldır “sızıntı” ile “katre-katre” birikerek, “zaman” içinde “şelale” olması beklenen ve “aksiyon” talimatı verilen FETÖ, hasat zamanında her şeyi eline yüzüne bulaştırdığı için mi kaba güçten, vize iptalinden medet ummakta “büyük devlet”?
İşgali girişimleri Erdoğan, meşru hükümet ve millet tarafından bir güzel tepelendiği, FETÖ devletin-milletin içinden sökülüp atıldığı için mi bu kadar agresif, bunca bozuk Washington?
ETEĞİ BAŞINDA!
Sözcü Heather Nauertkriz sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı adına konuşurken duygulardan bahsedip yaşadıkları derin rahatsızlığı ilan etti ve tam olarak şöyle dedi: “Türk Hükümetinin elçilik çalışanımızı tutuklamasıyla hayal kırıklığı yaşadık”.
Meğer incinmiş Amerika Birleşik Devletleri.
15 Temmuz’da 250 kişiyi katleden, 2 binden fazla insanımızı öldürme kastıyla yaralayan terör örgütü liderine kol kanat geren, kaçak teröristlere kucak açan ABD. Ama yerel personel tutuklandı diye incinen ABD!
PYD-SDG’nin PKK’nın ta kendisi olduğunu bildiği halde terör örgütüne gözümüzün içine baka baka ağır silahlar veren, her türlü lojistiği sağlayan ABD. Ama yaptığı düşmanlık suratına vuruldu diye rahatsız olan ABD!
Silahlandırdıkları PKK binlerce insanımızı öldürüyor, PYD sınırımızı kuşatıyor. Ama incinip ilişki kopartan ABD!
“Yaptığın müttefikliğe uymaz” dendiğinde “bu sadece taktik ayol” diye geçiştiren ABD. Terör desteği yüzünden ağır zarara uğrayan ve beka riskini bertaraf etmek için Rusya ve İran ile işbirliğine giden Türkiye ama yüzünü buruşturan ABD!
Diplomatlık değil ajan-provakatörlük yapan John Bass ardında bir enkaz bırakırken bile “DEAŞ’ın patronu biziz, dilersek yine patlatırız” diyor ama ABD hiç gocunmuyor!
FETÖ şüphelileri istendiğinde “biz hukuk devletiyiz, yargıya müdahale edemeyiz” diyen ABD ama Türkiye’de savcılık bir FETÖ şüphelisini yargının huzuruna çıkardı diye utanmadan “hükümet tutukladı, salıversin” diyen, inciniveren yine ABD!
İncinmek değil oysa bu. İçinde bulunduğu acziyeti ve rezaleti görmemek için eteğini başına geçirmek... Hem saklayamıyor, hem trajikomik, hem pek çirkin…