Esed; İdlib’te kimyasal silah kullandı. Rusya, ısrarla “kullanmadı” diyor. İran, ABD’nin fırlattığı füzeleri ve ABD’yi kınadı.
Rusya’nın ısrarı altında yatan neden; Esed’e yönelik operasyonun başlanmasını önlemektir. Ayrıca Esedsiz olacak yeni kurgu, kendisinin gözardı edilmesine sebep olacaktır. Rusya; ABD’den istediğini alamadı. Ambargoların kalkması, Rusya’nın hayat memat meselesi oldu. Esed’in kellesini, ABD ile anlaştığı gün vereceği kesindir. Peki, bunu bilmesine rağmen, ABD neden anlatmıyor? Attığı füzeler caydırıcı değil, lakin bunca senedir önünün kesilmesi mümkün felaketlerin derinleşmesine neden izin verdi? Neden Rusya’nın devreye girmesine, İran’a ses çıkarmadı?
Şimdi bazıları, “bunu eski yönetim yaptı” diyebilir. Katılmamız şu nedenle mümkün değil. “ABD’yi liderlerin politikaları değil, ülkenin çıkarları yönetir” gerçeği söz konusudur.
Suriye’de; Rusya ve İran’ın devreye girmesi ABD için çıkar mı?
İran’ın; Esed’e engel oluşturacak tüm siyasi muhalefetin ortadan kaldırılmasına yönelik planı, tıkır tıkır işliyor. Esed'e, bu aklı ve cesareti veren de budur. Kuşkusuz ki; Rusya’nın şu an verdiği desteğin ileride değişmesi konumunda, İran planının hep zinde tutulması mantığı devrede olduğu aşikârdır.
O halde İran; İdlib’deki kimyasal müdahalenin bir yerinde var mı?
Esed gibi öldüren, hayat hakkı tanımayan zihniyetler, korkak olur. Öldürmenin, yok etmenin altında yatanın, korku psikolojisi olduğu nettir. Yalnızca korkaklar bu kadar zalim olabiliyor. Dolayısı ile İran ve Rusya olmadan hareket etmesi müşkül! Lakin İdlib’te bu hunharca saldırıdaki Rusya’nın telaşı, olayın içinde bizzat olmadığı kanaatini pekiştirdi. İran’ın sessizliğini; sadece ABD füze fırlattığında bozması ve İdlib’te olaylar olurken sessiz kalması manidardır.
Rusya karasal güç değil, Suriye'de. İran’dır, karasal güç. İran’ın yorgunluğu ve esasında daha fazla bitkin düşmemesi için, “toptan öldürme” fikri akıllarınca dünyayı esaslı çözüme bir an önce itebilir. ABD bu oyunu anladığı ve aslında masada koşulsuz taraf olarak görmediği için füzeyi fırlattığı, akla daha yatkın yorum olabilir. Suriye’nin parçalanmasını isteyen ABD, ileride konuşmak istediği Suriye’nin yerel unsurlarıdır. Dolayısıyla, Rusya ve İran’ın etkisinin olduğu güçleri, ya masa dışı bırakmak ya da koşulsuz masaya oturtmak istediği, akla gelen sonuç olarak görülebilir.
Rusya; ABD’nin, Suriye saldırısının teröristlere yaradığına inanmakta! Lakin kendisinin yaptığı da Esed’i daha etkili hale getirerek, oyunu bitirmektir. Şimdi ABD; rejimin uçaklarına saldırmaktan Esed’i mi uyardı, yoksa Rusya İran’a ayar mı verdi? Rusya’nın “savaşın eşiğine geldik” mesajı, ABD füzelerinin Rusya’ya ayar çektiği kanaatini pekiştiriyor. ABD; Esed’i hedef gösterdi lakin verilmek istenen mesajın “ana kahramanının Rusya olduğuna inanmakta”, Rusya!
İran’ın son olaydan rahatsızlığının nedeni ise, işin sonunda İran’ın hedef haline gelmesi korkusu yatmakta! ABD’nin; İran’ı hedef alan söylemleri yeniden devreye girdikten sonra, neredeyse her gün İran içindeki muhalif sesler tutuklanmaya başlandı. Dışarıda özellikle Türkiye'ye muhacir gelen İran Türklerinden olan aktivistlerin evleri ve oradaki aileleri, İran istihbaratı temsilcilerince sık sık gözetimde. Bu sadece Türkler için değil, Arap ve Kürt aktivistler içinde geçerli durum. Anlaşılan İran; ABD’nin siyaset değiştirmesi halinde hedefe girmekten ve bu durumda İran içerisindeki özellikle Güney Azerbaycan gerçeğinin kullanılmasının devreye girmesinden korkmakta! Tam da bu nedenle; Türkiye - İran sınırında mezhepçi olayların çıkması manidardır! Tam da bu nedenle; İran Türklerine yönelik söylemlerin, kimlik üzerine inşa edilmesi şarttır. İran Türklerinin; esasının kimlik bağı üzerinden Türkiye merkezli düşünülmesi üzerine, defalarca yazmışlığım vardır. İran; mezhepçi bakış açısını, bu duruma pompalamakta. Türkiye'den çıkan sesler, çıkmadan evvel bu hassas ortamı anlamalıdır. Bir tarihçinin; devletin kanalından Şah İsmail’e yönelik herhangi olumsuz yorumu, yayıncılık veya bir tarihçinin kendi düşüncesi olarak algılanıyor. İran bu tür çelişkiyi derinleştirmek için, Türkiye'den çıkan ve ayrıştıran yorumların üzerine, zaten Türkiye ve İran Azerbaycan Türkleri arasına fitne sokabiliyor. Konudan uzaklaşmış olsam da, İran'daki Türklerin, Türkiye bağı konusundaki hassasiyetlerini doğru okuyarak, yeni nizam inşasına ihtiyaç olduğunu tekrarlamak isterim.
Türkiye'nin; Suriye'deki tutumu ve gelişecek sonucun, etraftaki hatta İran dâhil akrabalarının olduğu her belleği etkileyeceği aşikârdır.
Türkiye'nin sınır ötesi varlığı; coğrafyanın kaderini, Amerika, Rusya ve İran’ın istekleri perspektifini suya düşüren, önemli bir silahtır.