ABD İç Güvenlik Bakanlığı, devlet kurumlarından Moskova merkezli Kaspersky’nin ürettiği tüm güvenlik yazılımlarının bilgisayar sistemlerinden kaldırılmasını istedi.
ABD Senatosu da, şirketin tüm ürünlerinin devlette kullanılmasını yasaklayan bir yasayı gündemine aldı.
Gerekçesini Ulusal Güvenlik Bakan Vekili Elaine Duke açıkladı: “Bu şirketin Rus Hükümeti ile arasındaki olası bağı, federal belge ve bilgi sistemlerine yapılacak illegal erişimden yararlanma riski doğurur.”
Yani;
Kaspersky yüklenmiş tüm bilgisayarlardan ve bu bilgisayarların erişebildiği veri tabanlarından bilgi toplanıyor; bu bilgiler de Rus istihbaratı ile paylaşılıyor ‘olabilir’!...
Bakanlık devlet kurumlarına 90 gün süre verse de, ABD‘deki birçok satıcı ‘ticari olarak’ Kaspersky yazılımlarının satışını durdurdu bile.
ABD, Rus yazılım şirketinin Rus hükümeti ile ‘olası’ bağını ‘risk’ görüyor.
Ve en sert önlemi alıyor.
Akla gelen ilk soru şu;
Başka ülkelerinyazılım şirketleri o ülkelerin hükümetlerinden, istihbarat servislerinden ne kadar ‘bağımsız’?
***
Benim gibi Bilişim Teknolojileri (BT) ile ilişkisi bilgisayar ve cep telefonu kullanmaktan öteye gitmeyen sıradan insanlar, şu kadarını biliyor:
1- Hastane, okul, askerlik, iş, maaş, mal varlığı ve harcamalar gibi tüm işlemlerimizi yaparken bütün bilgilerimizi sisteme aktarıyoruz.
Özel şirketler, bankalar bütün ticari işlemlerini, müşteri, üretim, satış, kredi, yatırım, vergi bilgilerini, bilişim sistemi üzerinden yapıyor.
Devlet de güvenlik, istihbarat, maliye, bankacılık, tarım ve sanayi üretimi, yatırımlar, stratejik kararlar vb gibi bütün verilerini bilişim sistemine aktarıyor.
2- Bu veriler bir yerde depolanıyor.
3- Resmi ve özel kurumlarda çok sayıda kullanıcı, bilgi paylaşımı veya hizmet sunumu amacıyla -belli kısıtlamalarla- bu verilere erişebiliyor.
Bütün bu veriler, bir ‘işletim sistemi’, ‘yönetim sistemi’ ve konularına göre farklı ‘yazılımlarla’ toplanıyor, depolanıyor ve işleniyor, paylaşılıyor.
Dünyada veriyi toplayan ve işleyen sistemler ve konularına göre diğer yazılımlar ağırlıkla ABD’li şirketlerin ürünleri. Örneğin ‘veri tabanı’ yönetim sistemi yazılım pazarına IBM, Oracle, Microsoft, işletim sistemi pazarına yine Microsoft hakim.
İşletme yönetim sistemlerinde ise Almanya merkezli SAP öne çıkıyor.
Bu şirketleri ‘itham’ etmiyorum.
Ama ABD dolaylı olarak ediyor.
ABD için bir Rus şirketinin ‘Kremlin ile bağlantılı olma ihtimali’ varsa ve bu bir ‘ulusal güvenlik riski’ doğuruyorsa, Türkiye için de bir ABD şirketinin Washington’la, bir Alman şirketinin de Bundeskanzleramt’la (Almanya Başbakanlık binası) ‘bağlantılı olma ihtimali’ pekala risktir.
***
Türkiye sınır güvenliği ve terörle mücadele için on milyarlarca dolar harcayarak ‘yerli ve milli’ silahlar, savaş uçakları, insansız hava araçları, tank, top, füze, güvenlik ve istihbarat sistemleri geliştirmeye çalışıyor.
Oysa bilişim teknolojileri sınır tanımayan bir dünya yarattı.
Ve şu 5 soru hayati önemde:
1- Güvenlik, istihbarat, sağlık, nüfus, maliye, bankacılık, yargı gibi kurumlar ‘hangi ülkelerin şirketlerinden’ alınan yazılımlarla yönetiliyor?
2- Devletin kullandığı yazılım ve donanımın ne kadarı yerli, ne kadarı yabancı; bir ‘envanter’ çıkarıldı mı?
3- Risk analizlerine göre ‘mutlaka yerli ve milli olmalı’, ‘ortak geliştirilebilir’ ve ‘satın alınabilir’ yazılımlar kategorileri yapıldı mı?
4- Yerli-milli ve ortak yazılımlar için bir takvim ve yol haritası var mı, hangi adımlar atıldı?
5- Sadece devletin bilişim teknolojilerine son 10 yılda harcadığı para ve her yıl ödediği ‘lisans bedeli’ ne kadar?
Bu sorulara o kadar farklı cevaplar geliyor ki, güven vermiyor.
Bu konuyla doğrudan ilgili TÜBİTAK güven verici adımlar atıyor, ancak ‘sonuç alma’ yönüyle de hayal kırıklığı yaratıyor.
Kimse ‘adamlar yapmış, şimdi o teknolojiyi yakalamak 20 yıl ister’ demesin.
İHA’lar için de böyle söylenmişti. Türkiye şimdi Bayraktar’la bu alanda ABD ile yarışıyor…
Havacılık radar ve seyrüsefer yazılımları, helikopter, füze, tank projeleri için de böyle söylenmişti. Şimdi Aselsan, Roketsan, TAI, TUSAŞ, BMC, Koç gibi şirketler bunları üretiyor.
Bilişim teknolojileri ‘akıl’la ilgili.
Ve Türkiye’de bu akıl var.
Aksini söyleyen önce kendi aklına güvenmiyor olmalı.