ABD; her ne kadar krizi derinleştirme yolunu takip etse de gözüken şudur, İran ve ABD arasında büyük savaş söz konusu olmayacak. Umman Körfezi’nde petrol tankerine saldırının İran tarafından yapıldığını iddia eden ABD, şimdiye kadar delil ya da belge sunmadı.
İran’ın, kendisine yönelik saldırılara agresif cevap vereceğini uzun zamandır tahmin etmekteyiz. Lakin krizin savaşa dönüp dönmeyeceğini, bölgesel gelecek açısından önemsemek gerekir. Ve anlaşılan şu ki; ABD İran’la savaşmak istememekte! Peki, neden bu kadar gerilim? Geniş açıdan baktığınızda İran ABD’ye direnen yapı olarak gözükse de, geçtiğimiz tarihi süreçte beklendiği gibi direniş sergilememiştir. Yani “ABD’nin, İran’ı şeytanlaştırma planı neye hizmet etmektedir” sorusu, anlamlı sorudur.
İran içinden parçalanır mı veya sistemi çöküyor mu? Bu mevcut sistem yerine kendinin planı nedir? İran’ı hangi formatta görmek istiyor? Ne kadar acı bir durum değil mi? Her şey ABD’nin istek ve arzuları istikametinde şekillendirilme yolunda. Evet, küresel güç olmanın avantajı budur. Ama unutmamakta yarar vardır, bu küresel güç kalıcı değildir ve bu kadar agresifliğinin sebebi de budur!
Peki, İran üzerinden inşa edilmek istenen şey nedir? Orta Doğu coğrafyası, geleceğin dünya sisteminin esas ana hattını oluşturacaktır. İran üzerinde devrim, ayaklanmalar, darbe planları da bugün içinde bulunduğumuz dünyanın bizi nereye itmek istediğini açıktan anlatmakta!
Orta Doğu coğrafyasında hâkim olan devletlerin, buraları ortadan kaldırma ve küçük parçalara bölüştürme gayeleri, asıl konudur. İran’la ilgili arzu edilen, sistemin ortadan kaldırılmasıdır! Dayatma yoluyla halkı ile sistemi arasında gerilime sebep olacak ortamı pekiştirme yolunda ABD! İran’da içinde bulundukları durumdan memnun olmayanların sayısı giderek artmakta.
Evet, İran’ın bu durumda tüm sınırları zorlayacağı açıktır. Devlet yapısını korumak için, Irak ve Suriye gibi olmamak için, İran kendi yapısı içinde tüm adımları atacak gibi durmakta.
Savaş arzu etmeyen ABD, meselenin kendiliğinden çözülmesini beklemekte. İran’ın içindeki etnik kimlikleri kullanacağı, hatta artık kullandığı bilinmekte. Körfez ülkelerinin desteği ile televizyon ve medya kurumları devreye girmiş durumda. Yani etnik kimlikler üzerinden ve Körfez eliyle ABD, İran içindeki yapıları harekete geçirme niyetinde. Anlaşılan bu niyete karşılık verenler de vardır.
ABD; Irak gibi sonuç istemese de, İran’ın sistemini değiştirmekte ısrarlıdır. İran kimse ile açıktan savaşmayan, sakin yürüyen ve hatta aktörlerin hepsi ile uygun dille ilişki kuran bir yapıya sahiptir. Yani İran; her ne kadar İslam dünyasında dini anlamda mihenk taşı olmaya soyunsa da, bu konuda cesurca adımları olmadı. İran’daki sistemi bir zamanlar destekleyenler, İslam coğrafyasındaki mezhep ayrışımını pekiştirme niyetinde oldukları açıktır. Şimdi İran neden işlerine yaramıyor? Neden İran’daki sistemle hesaplaşma yolunu tutmuş gözüküyorlar? ABD; elindeki tek güç olma kabiliyetini her geçen gün kaybettikçe, buna engel olan ortamı değiştirme yolunda! Orta Doğu’da dengelerin yerinden oynatılması, yeni küresel güç sisteminin Amerika aleyhinde değiştirilmesini önlemekte. İngiltere’nin sesi yine çıkmıyor! Dikkat ederseniz; ABD, İsrail ve Körfez troykası ortada. Peki, İngilizler ne istiyor? Ona bakarsak esasında gidişatın yönünü anlamak kolay olacaktır.
Sessiz İngiltere! İran’ın devlet yapısının ortadan kaldırılmasına gönlü var mı? Rusya ile İran arasındaki ittifakın bozulmasını isteyen, İngiltere! Aynı İngiltere; Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerini ortadan kaldırmak da istemektedir. Evet, İran’la ABD arasında savaş olmayacak. Lakin bu coğrafyanın geleceği, büyük savaştan geçecek! İşte bu sebepten, Türkiye’nin içindeki siyasi hesaplara ve sessiz İngiltere’ye bakmamız şarttır!